Mersin Kadın Platformu, 17 yaşındayken 7 Kasım 2019 tarihinde kardeşi Mehmet Ali Bahçe tarafından Mersin’de Bahçelievler Mahallesinde katledilen İrem Bahçe için görülen dava öncesi Mersin Adliyesi önünde açıklama yaptı
Mersin Kadın Platformu, bugün (28 Ocak) saat 13.00’te İrem Bahçe’nin davası öncesi Mersin Adliyesi önünde bir araya geldi. Kadınlar ellerinde “Biz ölmek istemiyoruz” yazılı bir pankart taşıdı. Kadınlar Mersin Adliyesi önünde 17 yaşındayken 7 Kasım 2019 tarihinde kardeşi Mehmet Ali Bahçe tarafından Mersin’de Bahçelievler Mahallesinde katledilen İrem Bahçe için görülen dava öncesi açıklama yaptı.
Urfa Haliliye’de ailesi ile birlikte yaşayan İrem Bahçe, hamile olması bahane edilerek aile meclisinin kararı ile sözde töre cinayeti lafları altında katledildi. Altı aylık hamileyken öldürülen İrem’in bebeği ameliyatla alınıp kuvözde yaşatılmaya çalışılmış ne yazık ki kurtarılamadı. Bebeği sahiplenen kimse olmadığı için kimsesizler mezarlığına defnedildi. İrem Bahçe’nin ölümünün “namuslarını” temizlediği bahanesiyle köylerine dönen ve hiçbir şey olmamış gibi yaşamaya devam eden aile, sorgulama sırasında da aynı soğukkanlılıkla “intihar” ettiğini söyledi.
Yapılan araştırmalarda beyanlar arasındaki tutarsızlık nedeniyle araştırmalar derinleştirildi ve 2021 yılında düzenlenen iddianamede İrem Bahçe’nin “töre” bahanesiyle ailesi tarafından katledildiği ortaya çıktı. İrem Bahçe’nin annesi Saadet Bahçe, babası Kasım Bahçe, erkek kardeşleri Mehmet Ali Bahçe ve Vedat Bahçe, amcaları İbrahim Bahçe ve Mehmet Veysi Bahçe tutuklu olarak yargılanıyor. Mersin Kadın Platformu, “Töre cinayeti adı altında hayatlarımızın yok edilmesini reddediyoruz” diyerek Adliye önünde bir araya geldi.
“Birbirimizin hayatını savunmak dışında bir seçeneğimiz yok”
Basın metnini Deniz Bingöl okudu. Bingöl şunları söyledi:
Dizayn etmeye çalıştığınız bu hayat bizim, vazgeçmiyoruz! Bugün bir kez daha erkek adalet değil, gerçek adalet demek için Mersin Adliyesi önünde toplandık. Bugün konuştuğumuz bu dava da yaşamlarımızın bir avuç erkeğin elinde olmaması için her gün savunduğumuz ama yine tek adam tarafından bir gecede kaldırılan İstanbul Sözleşmesi’nin hayatlarımızın güvencesi olduğunu kanıtıdır.
Uygulanmayan yasalar ve sözleşmeler arasında her gün kadınlar ve LGBTİ+’lar aramızdan ayrılırken mücadelemizi diri tutmaktan başka, birbirimizin hayatını savunmak dışında bir seçeneğimiz kalmadığını görüyoruz.
“Katliamların aracı olan elleri besleyen, teşvik eden iktidar ve köhnemiş yapısıdır”
Açıklamanın devamında şunlar söylendi:
Ülkede kadın cinayetlerinin, şüpheli kadın ölümlerinin, şiddetin, istismarın ardı arkası kesilmezken adına töre, namus dedikleri ataerkiye kaynaklık yapan çürümüş zihniyet bir kadını daha aramızdan alırken biz faillerin işbirlikçilerini biliyoruz. Katliamların aracı olan elleri besleyen, kadın düşmanı politikaları besleyen, erkek adaletin yapı taşı olan, yaşanan cinayetleri meşrulaştırıp, teşvik eden iktidar ve köhnemiş yapısıdır.
Her kadın cinayetinde, şiddet vakasında faillerin yargılanması ve gereken en ağır cezayı alması için mücadele ederken erkek adalet faiileri aklamaktan başka bir şey yapmıyor. Bu katliamların ortakları olduğunuzu biliyoruz. Siz failleri, katilleri, istismarcıları korumaya devem ederken biz sizin karşınıza dikilmeye, hayatlarımızı savunmaya, birbirimiz için var olmaya devam edeceğiz.
İki yılı aşkın süredir sonuçlanmayan bu davanın failleri ortadayken sağlanmayan adalete sesleniyoruz; failler en ağır cezayı alıncaya kadar pes etmeyeceğiz!
Erkek adaletin koruduğu ve hayatlarımızın yok sayıldığı bu düzeni biz kadınlar ve LGBTİ+lar değiştireceğiz. Hayatlarımızı sıkıştırmaya çalıştığınız bu şiddet sarmalı içinden bize dayattığınız her şeyi yıkarak çıkacağız. Tek bir kadının ve LGBTİ+’nın kirpiği yere düşmesin diye buradayız. Gerçek adalet sağlanana kadar evde, sokakta, iş yerlerinde, adliye önlerinde kısacası her yerde feminist mücadelemizi yükseltmeye devam edeceğiz.
Duruşma görüldü
Dava sanıkların tutukluğunun devamı ile 18 Şubat günü saat 14.00’e ertelendi.