Menemen R Tipi Kapalı Cezaevi’nde kalan hasta tutuklular Ergin Aktaş, Ehmedê Xemî, Dicle Bozan ve Yusuf Bulut’un yaşadıkları sorunlara dikkat çeken insan hakları savunucuları, söz konusu merkezin adeta “işkence merkezi” haline dönüştürüldüğünü belirtti.
İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi üyelerince her hafta yapılan “Kayıplar bulunsun, failleri yargılansın” ve “Hasta mahpuslar serbest bırakılsın” eyleminin 416’ncı haftasında hasta tutukluların akıbetlerine dikkat çekildi. Konak’ta bulunan Başbakanlık binası önünde toplanan dernek üyeleri, “Tek tipe hayır”, “Susma, suça ortak olma, ölüyorlar” pankartları açtı.
Tek tip kıyafet uygulamasına karşı dövizlerin de açıldığı etkinliğe, tutuklu yakınları ile kimi sol siyasi parti temsilcileri ve Barış Anneleri Meclisi üyeleri de destek verdi.
Bu haftaki açıklamayı İHD Şube Yöneticisi Ahmet Çiçek yaptı. OHAL kapsamında yayınlanan KHK’lerle, cezaevlerindeki sorunların kat be kat arttığını dile getiren Çiçek, tutuklulara tek tip elbise giydirilmek istendiğini söyledi. Hukuki boyutuyla masumiyet karinesinin yok edildiğini belirten Çiçek, tek tip kıyafet uygulamasının işkence olduğunu ve kabul etmeyeceklerini ifade etti.
Ardından hasta tutukluların durumuna dikkat çeken Çiçek, bu hafta Menemen R Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan iki kolu olmayan hasta tutuklu Ergin Aktaş, yatağa bağlı yaşayan Ehmedê Xemî, bir ayağı kesilen Dicle Bozan ve kanser hastası Yusuf Bulut’un sağlık durumları hakkında bilgi verdi.
‘İŞKENCE MERKEZİNE DÖNÜŞTÜ’
Türkiye’de sadece 3 yerde R Tipi rehabilitasyon cezaevlerinin olduğunu belirten Çiçek, normal şartlarda rehabilitasyon merkezlerinde ağır hasta tutuklulara sağlıklı ve hijyenik bir ortam sağlaması gerektiğini dile getirdi. Ancak Menemen R Tipi Kapalı Cezaevi Rehabilite Merkezi’nin adeta “işkence merkezi” haline dönüştüğünü vurgulayan Çiçek, hasta tutukluların durumunu şu şekilde sıraladı:
“* Hasta mahpusların her biri tek kişilik bir odada kalmaktadır. Odalar arasında seslerinin birbirine ulaşacağı kadar bir mesafe vardır. Fakat tutuklular kendi aralarında konuştukları zaman infaz koruma memurları tarafından yüksek sesle müzik açılmakta ve seslerin birbirine ulaşması engellenmektedir.
* Mahpuslara gönderilen kitaplar ya yasaklı ya da bandrolsüz olduğu gerekçesiyle mahpuslara verilmemektedir. Aynı şekilde dergi ve gazeteler de verilmemektedir.
* Mahpusların yemekleri önlerine atılırcasına verilmektedirler. Bu yiyeceklerin içinden bulaşık teli gibi maddeler çıkmaktadır.
* Tutuklular bu hapishanedeki tecrit ve işkenceye varan uygulamalardan dolayı tedaviyi reddetmekte ve sevklerini istemektedirler.”
‘YATAĞA BAĞLI YAŞAYAN XEMÎ’NİN BEZ İHTİYACI KARŞILANMIYOR’
Çiçek, söz konusu koşullar altında yaşayan tutukluların iki kolu olmayan hasta tutuklu Ergin Aktaş, yatağa bağlı yaşayan Ehmedê Xemî, bir ayağı kesilen Dicle Bozan ve kanser hastası Yusuf Bulut olduğunu hatırlatarak şöyle devam etti:
“* Ehmedê Xemî: Belden aşağısı felç olduğu için tekerlekli sandalyeye bağlı olarak yaşamını sürdürmektedir. Daha önce göğüs ve sırt bölgesinden cerrahi müdahale ile ameliyat olmuştur. Tek başına bir koğuşta kaldığı için günlük ihtiyaçlarını karşılayamamaktadır. Yeteri kadar mesane (idrar torbası) ihtiyacı karşılanmamaktadır. Ayrıca bez ihtiyacı da karşılanmamaktadır. İstediğinde idareye dilekçe yazması gerektiği söylenmekte fakat Türkçe bilmediği için ve diğer mahpuslarla iletişimi olmadığı için dilekçe verememektedir.
BULUT VE AKTAŞ’IN TALEPLERİ KABUL EDİLMİYOR
* Yusuf Bulut: Bağırsaklarında başlayan sancılar üzerine hastaneye kaldırılmıştır. Bir süre tedavi olduktan sonra tekrar hapishaneye getirilmiştir. Kendisi bağırsak kanseridir. Yaklaşık 68 yaşındadır ve yaşından ötürü hastalıkları mevcuttur. Uzun süre yaşamını yatağa bağlı olarak idame ettirmiştir. Ailesi Adana’da olduğundan kaynaklı ziyaretçisi yoktur ve Adana’ya sevkini istemektedir. Sevki ise yapılmamaktadır.
* Ergin Aktaş: İki eli bileğinden kesiktir. Hapishane koşulları hijyenik olmadığından dolayı ve temizliğini yapamadığı için bu hastalığına bir de vücudunu mantar kaplaması eklenmiştir. Ayrıca hapishanedeyken KOAH hastalığına yakalanmıştır. Bütün bunlara bir de bel fıtığı eklenmiştir. ATK’den üç kez ‘Tek başına cezaevinde kalamaz’ raporu eklenmiş olmasına rağmen hala cezaevinde tek başına kalmaktadır. Durumunu belirten ve burada arkadaşlarının yanına geçerek yaşamını idame ettirmeyi talep eden dilekçeyi vermiş olmasına rağmen dikkate alınmamıştır. Yazı yazmak için kalemlerini bileğine iple bağlaması gerektiğinden ip istemiştir. Ancak hapishane yönetimi tarafından bu isteği yerine getirilmemiştir. Yemek yemekte zorlandığı için çatalın bileklerine bağlanması talebi de reddedilmiştir.
8 AYDIR BAĞIRSAKLARI VÜCUT İÇİNE ALINMADI’
* Dicle Bozan: 2017 yılında Dersim’de yakalandıktan sonra Elazığ Hapishanesinde bir süre kalmıştır, kendisini ‘tedaviye götürüyoruz’ diyerek Menemen R Tipi Kapalı Hapishanesine getirmişlerdir. Dicle, çok az Türkçe ve Latin alfabesi bilmektedir. Bu durumdan kaynaklı olarak sorunları ve ihtiyaçları ile ilgili dilekçe yazamamaktadır. Hem odasını hem de banyo tuvaleti görecek şekilde dışarıdan 3 kamerayla izlenmektedir. Dicle Bozan’ın sol ayağı kesiktir. Diğer ayağı yaralıdır. Yaraları iyileşmeye yüz tutmuştur. Başlangıçta o ayağının da kesilmesi istenmiş ama mahpus kabul etmemiştir. Bağırsakları zedelendiği için bağırsakları dışarıya alınmıştır. 3 ay sonra iyileştiği zaman bağırsaklarının içeri alınacağı söylenmiştir. Fakat 8 ay geçmiş olmasına rağmen bağırsaklarını vücudunun içine almamışlardır.”
Kaynak: MA