Ve sıra geldi indirim marketlerine:
Önce BİM ile tanıştı Türkiye: “TOPTAN FİYATINA PERAKENDE SATIŞ”
Ardından DİASA çıktı piyasaya (Şimdiki ŞOK Market): “ÜRETİCİDEN”
Ve
A101: “HARCA HARCA BİTMEZ”
Önceleri büyük şehirlerin belirli noktalarında görüldüler sadece sonra hızla yayıldılar. Mahalle aralarına, kasabalara hatta köylere kadar girdiler. Misal benim yaşadığım yöre. Nüfusu 20 000 bile olmayan kasabada dört tane var bunlardan. Çevre köylerde bulunanlarla birlikte ise bu sayı 10 oluyor.
Memleketin ekonomik anlamda sürekli krizlerle boğuşması bunların beslenip büyümesine neden oldu. Malum her kriz yeni fırsatlar yaratır. Böylelikle “indirim marketleri” ülkenin en fazla ciro yapan işletmeleri arasında müstesna yerler edindiler ve zamanla yerlerini sağlamlaştırdılar.
İndirim marketleri bunlar. Düzenli olarak gıda maddeleri satarlar ama satacak başka şey bulunca hiç kaçırmazlar fırsatı. Buzdolabı, çamaşır makinesi, telefon veya bilgisayar. Fark etmez onlar için. Yeter ki satacak bir şeyler bulsunlar. Yakında kampanyalarla motosiklet satışına başlarlarsa şaşırmayacağım.
Doğruya doğru fiyat etiketleri daha düşüktür bunların diğer marketlerde olanlara kıyasla. Düşük olmasına düşüktür de bilinen ve görece güvenilir markalar yer almaz raflarında. Yok hata etmeyeyim kimi zaman görürsünüz bilinen markaları. Ancak burada bir detay vardır tüketiciye yansımayan. Markete gelen 12 li 24 lü ambalaj kutularının üzerindedir bu detay. …
Markete özel bilinen markanın bilinen kalitesinden farklı bir üretimdir söz konusu olan. Kazaen de olsa bilinen markaların standart ürünleri girmişse raflara, o zaman fiyat etiketine bakın lütfen Migros veya CarrefourSA dan farklı olmadıklarını göreceksiniz.
Raflarda yer alan ürünlerin bir kısmı bilinen tanınmış işletmelerin bu marketler için gerçekleştirdiği özel üretimin ürünleridir. Kendi markaları ile ürettiklerinin içine koyamadıkları düşük kalite hammadde ve özensiz üretimin sonucu ortaya çıkar bunlar. Bir kısmı da maddi sıkıntı içine girmiş küçük üreticinin içine düştüğü çaresizlik istismar edilerek ucuza kapatılmış mallardır.
Bir de özel indirim aldatmacası var. 10 liralık alışveriş yaparsan eğer 44 liralık balı 21 liraya alırsınız. 10 lira iki adet 5 litrelik su parası. Bu alışverişi yapana neden 23 lira indirim yaparlar? Önceden bindirilmiş fiyatları mı indiriyorlar acaba?
Bunlar sömürünün bir yüzü. Diğer yüzünde ise çalışanların vahşice istismar edilen emeği söz konusu.
Bir görev bölümü yoktur bu maketlerde. Markete gelen ürünü önce depoya oradan raflara taşıyan da raf düzenlemesi yapıp fiyat etiketlerini yerleştiren de paspas yapıp yerleri silen de kasada ürün teslimatı ve tahsilat yapan da aynı kişidir. Her çalışan her işi yapar burada. Böyle olunca da sık sık hata olur. Etiket fiyatı ile kasa fiyatı farklı çıkar kimi zaman. Müşteri etiket fiyatını ödemek ister personel kasa fiyatını almayı. Tartışma çıkar kimi zaman. Personel de ister müşterinin talebini karşılamayı ama bilir aradaki farkın kendi maaşından kesileceğini. Bu nedenle diretir.
Marketlerde çok yaygındır hırsızlık olayları. Büyük marketler güvenlik görevlisi çalıştırırlar hırsızlığı minimize edebilmek için. İndirim marketlerinde bu da yoktur. Ürün sayılarında kaydi stok ile gerçek stok arasındaki fark da personelin ücretinden kesilir çoğu zaman.
Bir de çalışma süreleri var tabi, kimi kısmi statüde kimi tam zamanlı çalışır burada personelin ama fazla çalışma ücreti yoktur bu işletmelerin lügatinde oysa hemen hepsi günde 12 saat açıktırlar. Vardiya mı? O ne demek? Kısmi çalışma sağ olsun. Hem böyle olunca yıllık ücretli izin hakkını gaspedip SGK priminde bile tasarruf sağlayabiliyorsun. Yetmedi mi? İŞ-KUR’dan eğitim teşviki al. Eğitim (!) amacı ile istihdam ettiğin insanların ücretini İŞKUR ödesin üstelik sana bir de prim versin. Çift kaymaklı ekmek kadayıfı.
Kıdem tazminatı mı?
Bu marketlerde tazminat hak eden personel toplam personelin %10 unu geçemez asla. İşgücü devir hızı ona göre ayarlanmıştır.
İşte böyle değerli arkadaşlarım.
Böyle çalışır indirim marketleri; kalitesiz ürünleri ucuza(!) satarak tüketiciyi, çalışma yasalarının arkasından dolanarak çalışanı zora düşen küçük üreticiyi istismar ederek de üreticiyi sömürürler.
Karları katlanır günden güne.
Tabi bir de şu var:
Ben bu yazıyı yazmak için klavye başına oturduğum andan son cümleyi yazdığım şu ana kadar geçen sürede memleketin herhangi bir yerinde bir bakkal veya bir manav daha kepenk indirme hazırlıklarına başladı bundan eminim ..
Yarın bitireceğim bu yazı dizisini.