Toptancı sıfatı ile faaliyet gösterir bu işletme. Alışveriş yapmak için Metro Kart sahibi olmak gerekir. Bu kart vergi mükellefi profesyonellere verilirdi yakın geçmişe kadar. Artık alışveriş yapmak için mağazaya gelenlere günlük kart çıkartılıyor ve herkes alışveriş yapabiliyor.
Etiketlere baktığınızda uygun gibi görülür alacağınız ürünlerin fiyatı. Bunun nedeni ucuzluk değil KDV’nin etiketlerde ürün fiyatından ayrı olarak belirtilmesidir. Tabi bu işi itina ile KDV rakamını dikkat çekmeyecek biçimde yazdıklarından eğer buradan alışverişin acemisi iseniz kasa önüne gelip ödeme yaptığınız zaman neye uğradığınızı şaşırırsınız.
Gerçekte ise bir aldatma operasyonudur bu “toptancılık”. Ben şahsen hala varlığını sürdürebilmek için direnen küçük perakendecinin (Bakkal, manav, şarküteri vb.) Buradan alışveriş yaptığına tanık olmadım. Tüketici gider buraya da alışveriş için. Nasıl olsa günlük kart her isteyene veriliyor.
Buradan alışveriş yaparsanız eğer ihtiyacınız olan miktarı değil, şirketin size sunmuş olduğu ambalajın içindeki miktarı almak zorundasınız. Bu nedenle ihtiyacınızdan çok daha fazla miktarda ürün satın alır, eve geldikten sonra da bunları bozulmadan nasıl muhafaza edeceğinizi kara kara düşünür çoğu kez de başarılı olamayıp aldıklarınızın yarısından fazlasını çöpe atmak zorunda kalırsınız.
Memleket ekonomisine katkısı bu kadar değil elbette. Yirmi yıl boyunca özenle yetiştirdi bu şirket Ayşe Ayşin Işıkgece isimli hanımı. Ardından Tarım ve Orman Bakanlığı’na armağan etti. Hanımefendi önce TİGEM (Tarımsal Üretim Genel Müdürlüğü) Yönetim Kurulu Başkanı sonra da Tarım ve Orman Bakanlığı Bakan Yardımcısı olarak devam etti hizmetlerine.
Onun sayesinde Avrupa’nın en verimli tarım arazilerine sahip olan bir ülkede maydanozun demedi 6 lira, limonun tanesi 2 lira, kırmızı etin kilosu 100 lira oldu. İstavriti 40 liradan bulursak eğer sevinen insanlar haline geldik. Beyaz lahana ve patatesle besleniyoruz şimdilik. Yakında onların fiyatları da uçuşa geçer. Hiç kuşkum yok. Böyle değerli bir yöneticiyi yetiştirmek az hizmet mi? Sağolasın Metro.
Ha bu arada hanımefendinin eşinin hesabına 150.000 USD para yatırıldığı söylentisi çıktı. Bir ithalat işini sonuçlandırması istenmiş Ayşin Hanım’dan. Aldırmadım bu söylentiye. Ne de olsa meyve veren ağacı taşlarlar değil mi?
E tabi bu kadar değerli bir yöneticiyi 20 yıl boyunca her türlü fedakarlığa katlanarak yetiştirmiş olan Metro Market çalışanlarına da gerekli özeni gösterir hiç kuşkusuz.
İşte metro Market çalışanlarının sendikal yolculuğu:
2004 yılında DİSK üyesi Sosyal İş yetki aldı toplu sözleşme yapmak için. Tam yedi dönem sözleşme yaptı Metro işvereni ile. Pek de uyumsuz bir sendika olduğu söylenemez. Örneğin 2015 yılında yapılan sözleşme ile Metro işçilerinin ikramiye haklarının ellerinden alınmasına, primlerinin düşürülmesine imza attılar. İşçilerin itirazına rağmen sözleşme imzalamaktan çekinmediler. Sözde sınıf ve kitle sendikacılığı yapıyorlardı ama işverenle araları pek de fena sayılmazdı.
Ne var ki Metro işvereni pek memnun değildi bu ilişkiden. Onlar daha çok kendilerinden yana olacak bir sendikal örgütlenmenin hayalini kurmakta idiler. Bu hayallerini gerçekleştirecek bir fırsatı yakalamanın peşinde idiler.
Bu fırsat 2021 Şubat ayında ayaklarına geldi. Sosyal İş yeni dönem TİS için yetki çalışmalarını sürdürürken devreye giren şirket yönetimi işçileri baskı ve tehditle Sosyal İş’ten istifaya, bir sendikadan çok mafya örgütlenmesini andıran Koop İş e üye olmaya zorladılar.
Başarılı oldular. Koop iş aldı yetkiyi. Ağustos 2021 de sözleşme imzalandı Metro ile Koop iş arasında.
Sonrası mı?
Bunu da bir metro çalışanının ağzından öğrenelim:
“Gi̇di̇n ışıklarda cam si̇lin sıkışık trafikte su satın alın eli̇nize bi̇r tartı milleti tartın pazarda li̇mon satın ama buraya sakın girip çalışmayın”
Başka söze gerek var mı?