DİSK’e bağlı Limter-İş sendikası, son dönemde sendika yöneticilerine dönük artan baskı ve tehditlere ilişkin Tuzla Gemi Tersanesi önünde basın açıklaması düzenledi.
“Tehditlere, saldırılara boyun eğmeyiz! İşçi haklarını savunacak, sendikal mücadeleyi büyüteceğiz” pankartı açılan eylemde “Tersane işçisi köle değildir”, “İşçiye kalkan eller kırılır”, “Taşeron sistemi kaldırılsın”, “Kahrolsun ücretli kölelik düzeni”, “Birleşe birleşe kazanacağız”, “Yaşasın sınıf dayanışması” sloganları atıldı.
Eyleme Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) milletvekilleri Kezban Konukçu ve Çiçek Otlu’nun yanı sıra çok sayıda siyasi parti, demokratik kitle örgütü, sendika temsilcisi katıldı.
“Mücadeleci sendikalarda örgütlenin”
İlk sözü alan Yeşil Sol Parti milletvekili Kezban Konukçu, Limter-İş’i Tuzla tersanelerinde iş cinayetlerine karşı verdiği mücadeleden tanıdıklarını söyledi. “İşçi sınıfı Limter-İş sendikasını çok iyi biliyor, patronlar da çok iyi tanıyor” diyen Konukçu, taşeron patronlarının tehditte bulunma cüretini talan ve soygun sistemini sürdüren iktidardan aldığını ifade etti. Var olan yasaları dahi tanımayan iktidarın işçilerin kanı ve canı pahasına kendi yandaş patronlarının sermayesini büyütme çabasında olduğunu dile getiren Konukçu, “Onların umurunda olan tek şey iktidarları ve o iktidarlarını koruyan sermaye düzeni” dedi.
Tersaneler gibi ağır çalışma koşullarının olduğu yerlerde Limter-İş’in yıllardır taşeron sisteminin kaldırılması için mücadele yürüttüğünü ifade eden Konukçu, şöyle devam etti: “Tersanelerde, inşaatlarda, ağır çalışma koşullarında çalışan işçi arkadaşlarımıza seslenmek istiyorum: Mücadeleci sendikaları bulun, mücadeleci sendikalarda örgütlenin. Hiçbir şey sizin canınızdan kıymetli olamaz, hiçbir şey sizin çoluğunuzun çocuğunuzun rızkından kıymetli olamaz.”
“Bir gideriz, bin geliriz”
Dev Yapı-İş Genel Sekreteri Nihat Demir, siyasal iktidarın zorbalığının tüm topluma sirayet ettiğini söyledi. Taşeron sisteminin işçilerin kanını emdiğini, tersanelerde, inşaatlarda sürekli iş cinayetleri gerçekleştiğini vurgulayan Demir, mücadeleci sendikalara dönük tehditlerin sürekli yaşandığını ifade etti. Demir, şöyle devam etti: “Biz bir gideriz, bin geliriz. Bunu hala öğrenemediniz mi? Sizin o ağababalarınız bizimle yıllardır uğraşıyorlar. Biz hiçbir zaman, hiçbir şekilde inşaatların, tersanelerin, fabrikaların önünü terk etmeyeceğiz, işçiler ve emekçilerle birlikte yolumuza devam edeceğiz.”
“Bu saldırı bütün mücadeleci sendikalara yapılmıştır”
TOMİS’ten Nimet Erben, işçilerin bedel ödeyerek kazandığı anayasal sendikalaşma hakkını kullanmak istediğini ancak sermaye sınıfının sendikalaşma hakkına dönük saldırılarını giderek yoğunlaştırdığını söyledi. İşçilerin mücadeleci sendikalarla yol yürümek istediğini ancak sermaye sınıfının bu sendikalara dönük baskı ve tehditlerde bulunduğunu ifade eden Erben, “Burada yapılan saldırı ne sadece Limter-İş sendikasına yapılmıştır ne de o saldırıyı yapan tek başına o patrondur. Bu saldırı bütün işçi emekçilere, mücadele eden sendikalara yapılmıştır, yapanlar da o patronun arkasında duran sermaye düzeninin ta kendisidir” dedi.
“Sendikamızın yanı başındayız”
Birleşik İşçi Hareketi’nden Meliha Kayacı, Limter-İş’in sınıfsal tavrı nedeniyle bu saldırıları yaşadığını söyledi. Tuzla Gemi Tersanesini işaret eden Kayacı, şayet Limter-İş patronla işbirliği içinde bir sarı sendika olsaydı alkışlanacağını kaydetti. “Biz BİH olarak bu saldırının karşısında, sendikamızın yanı başındayız” diyen Kayacı, patronların tehditlerine karşı örgütlü mücadeleyi büyütme çağrısı yaptı.
“Suç duyurusunda bulunacağız”
Basın açıklamasını okuyan Limter-İş Genel Başkanı Kanber Saygılı, sendikalarının yıllardır işçilerin haklarını savunmaktan asla geri durmadığını, bu nedenle tehditlere maruz kaldığını söyledi.
6 Eylül’de Tuzla Gemi Tersanesi-GEMAK’a bağlı taşeron Kafkas Gemi’de Limter-İş üyesi işçilerin hakları gasp edilerek işten çıkarıldığını hatırlatan Saygılı, işçilerin haklarını almak için direniş başlattığını kaydetti. Kafkas Gemi ortaklarından Yılmaz Soysal’ın burada kendilerine hakaret ettiğini ifade eden Saygılı, ısrarlı mücadeleleri sonucu işçilerin haklarını kazanarak direnişi bitirdiklerini söyledi. Arabulucuk anlaşmasının imzalanması sonrası Yılmaz Soysal’ın kendisine ve genel sekreter Hakkı Demiral’a ağır tehdit ve hakaretlerde bulunduğunu aktardı.
Sonraki gün ise sendika binasına girerken Soysal’ın elindeki sopayı göstererek gözdağı vermeye çalıştığını ifade eden Saygılı, tüm bu tehdit ve hakaretlere karşı hukuki süreç başlattıklarını söyledi.
“Tersane işçilerinin hak ettikleri ücretleri almaları taşeronların ve Tuzla Gemi patron ve yöneticilerinin canını fena şekilde acıtmıştır” diyen Saygılı, işçilerin hakları için mücadele etmekten asla geri durmayacaklarının altını çizdi.
“Doğru bildiğimiz yoldan yürümeye devam edeceğiz”
“Öte yandan önümüzdeki günlerde tersanelerde ücretsiz izin adı altında yaşanacak olan kitlesel işçi kıyımlarında işçiler sendikalarıyla birlik olup hak talebinde bulunmamaları için şimdiden önlem almak, sendikamızı işlevsizleştirmek istiyorlar” diyen Saygılı, bu tehditlerle ilk defa karşılaşmadıklarını ve asla böyle tehditlere boyun eğmeyeceklerini vurguladı.
Saygılı, şöyle devam etti: “Hiç sözü uzatmadan ifade etmek isteriz ki, dost da düşman da bilsin ki sendikamız Limter İş tehditlere karşı doğru bildiği yoldan yürümeye devam edecektir. Sendikamız ödenmesi gereken bedel varsa öder, ödetmesi gereken bedel varsa da ödetir.”