TÜBİTAK birincilik ödülü sahibi üniversiteli F. B., 2 öğrenci ile kaldığı Koç Üniversitesi yurdunda Kürt ve Alevi olduğu için ırkçı saldırıya uğradı. F. B.’nin, kendileri ile kaldığı odadan ayrılmasını isteyen Hasan Ege K., F.B’yi önce kemerle dövdü. Kızgın ütüyü F. B.’nin yüzüne yapıştırmaya çalışan Hasan Ege K.’nin yönlendirmesi ile Arda D. de F.B’nin yüzünü ve karnını kesici aletle kesti. Soruşturma başlatıldı.
Halk TV’den Dinçer Gökçe’nin haberine göre, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturmada olay geçen 15 Kasım gecesi yaşandı. Stanford Üniversitesi dahil; yurtiçi ve yurtdışındaki bir çok üniversiteden kabul alan F. B., Koç Üniversitesini tam burslu kazandı. 21 yaşındaki F. B. geçen 19 Ekim günü, 3 öğrencinin kalabildiği yurt odasına yerleşti.
Odadan ayrılması için baskı kurmuşlar
F. B.’nin kaldığı odadaki Hasan Ege K. (21) ile arkadaşı Arda D. (22) ile kısa süre sonra gerilim yaşanmaya başlandı. Soruşturma dosyasına giren kayıtlara göre, Hasan Ege K. ve Arda D., F. B.’den odayı terk etmesi için baskı kurmaya başladı.
İkili bir süre sonra, F. B.’ye şiddet uygulamaya başladı. Gördüğü baskı nedeni ile geçen 13-14 Kasım’da okulun laboratuvarında yatan F. B., 15 Kasım gecesi banyo yapmak için odasına gittiğinde banyodan çıktığı esnada Arda D.’nin saldırısına uğradı.
Yüzünden ve karnından yaraladı
Arda D., derslerde kullandığı ve başında kesici cisim bulunan kretuar ile F. B.’ye yöneldi. Üzerinde bornoz bulunan F. B.’yi boğazından yaralamaya çalışan Arda D., bu kişinin kendisini korumaya çalışması ile yüzünü ve karnını kesti. F. B. yüzünden aldığı yara sonrası çığlık attı. Bu esnada, yan odalarda kalan öğrenciler kapıya geldi.
Yüzü ve karnı kanayan F. B., yurt binasının yangın alarmına basarak güvenliği çağırdı. Bir süre özel güvenliğin gelmesini bekleyen F. B., daha sonra gelen ambulansla hastaneye kaldırıldı.
Yurt odasında yaşanan dehşete ilişkin yapılan suç duyurusu sonrası soruşturma başlatıldı. Arda D., savcılık ifadesinde F. B.’nin kendisine sarkıntılık yaptığını öne sürerek “Üzerime gelmeye devam etti. O an yaşadığım olayın siniriyle derslerde kullandığım ve sanat bıçağı olarak adlandırılan ucunda neşter bulunan malzeme ile F.’yi belinden ve yüzünden çizerek yaraladım” dedi.
Şüphelilerden Hasan Ege K. ise, Halktv.com.tr muhabirinin sorularını yanıtsız bıraktı.
“Belinden kan aktığını gördüm”
Soruşturma dosyasına göre F. B.’ye yönelik ırkçı ifadeler kullandığı anlaşılan Hasan Ege K. ise ifadesinde olayın kendisi dışında yaşandığını öne sürdü. Hasan Ege K. ifadesinde “Arda, F.’ye kretuarı salladı. Ben de o sırada F.’nin belinden kan aktığını gördüm” diye konuştu.
“Alevi olduğum için odadan atmak istiyordu”
Yüzünden ve belinden yaralanan F. B. ise ifadesinde “Hasan Ege K., ben Alevi olduğum için ve bana karşı ayrımcılık yaptığından dolayı beni odadan atmak istiyordu. Kendisinden şikayetçi olacaktım. Ancak, öğrenci olduğu için sabıkasına yansımasını istemediğim içim şikayetçi olmadım. Halen bana ayrımcılık yapmaya devam ediyor” dedi.
Bu kişinin yüzüne ütüyü yapıştırmaya çalıştığını anlatan F. B., Arda D.’nin, yüzünü kesmesinden sonra da kendisini yumruklamaya devam ettiğini kaydetti.
İthaki Yayınları Hasan Ege Karanfil ile olan sözleşmesini feshetti
İthaki Yayınları, oda arkadaşına saldırdığı ve ırkçı ifadeler kullandığı öne sürülen Hasan Ege Karanfil ile olan sözleşmesini X sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla feshettiğini duyurdu.
İthaki Yayınları, yaptığı paylaşımda “Hasan Ege Karanfil isimli yazarın sözleşmesi feshedilmiştir. Kamuoyuna duyururuz” ifadelerini kullandı.
5 ayrı ses kaydı dosyaya girdi
Öte yandan savcılık soruşturma dosyasına, 5 ayrı ses kaydının çözümü girdi. Kendisini odadan atmaya çalışan Hasan Ege K.’nin, F. B.’ye yönelik “Türkiye’nin, belli bir noktadan sonraki doğusu olduğu gibi ateşe verilse…” diyor. K., F. B.’nin etnik kimliği için “Alt ırksınız. İtlaf edilmeniz lazım. Köle olduğunuzu kabullenmelisiniz. İtaat etmek zorundasınız. Seni bu odadan istemiyoruz. Buradan gitmezsen seni öldürürüz ” ifadelerini kullanıyor.
Konu ile ilgili telefonla ulaşılan Hasan Ege K., söz konusu kayıtların “montaj” olduğunu öne sürdü.
“Olayları organize edene dokunulmadı”
Soruşturmaya ilişkin F. B.’nin avukatı Alper Sarıca, yaşanan olaylar nedeni ile okul idaresinin de ciddi ihmali olduğunu belirterek, TÜBİTAK birincisi bir öğrencinin ayrımcılığa maruz kalmasının vahim nitelikte olduğuna işaret etti. Av. Sarıca, “Müvekkilin, kendisine bu saldırıyı yapan fail ile birlikte okuldan uzaklaştırılması, savcılıkça da hakkında adli kontrol istenerek mağduriyetinin iyice artırılması, bu vahşeti tertipleyen diğer oda arkadaşına ise bugüne dek hiçbir yaptırım uygulanmaması oldukça dikkat çekici. Müvekkil açısından hukuki sürecin sonuna kadar takipçisi olacağım” ifadelerini kullandı.
Avukat Alper Sarıca: Yurt müdürü okulunu dondurmasını tavsiye ediyor
Olayla ilgili ayrıca sosyal medya hesabından açıklamalarda bulunan Avukat Alper Sarıca ırkçı saldırıyı düzenleyenlerin hiçbir yaptırıma uğramadığını, F.B.’nin ise uzaklaştırma aldığı sınavlarına girmediğini, yurt müdürünün ise kendisine okulu dondurmasını tavsiye ettiğini söyledi.
Avukat Alper Sarıca’nın paylaşımı şöyle;
“Bu ülkedeki samimiyetsizlikten, ikiyüzlülükten bıktım, usandım. Eğer medyaya yansımayacaksa kimsenin hak, hukuk, adalet derdi falan yok. Medyaya yansıyan en basit olaylarda küçük su sinekleri bile tutuklanırken yansımayan olaylardaki ejderhalar dışarıda kol geziyor. En büyük trajedilere şahit olanlar da ölü taklidi yapıyorlar;
Kasım ayı sonunda ofise gelen, alanında Avrupa ve dünya birincilikleri bulunan, devlet büyükleri tarafından başarıları takdir edilen ve tam burslu olarak Türkiye’nin tartışmasız en iyi üniversitelerinden birinde okuyan gencecik pırıl pırıl bir öğrenci.
Bu öğrenci yurtta 2 oda arkadaşıyla kaldığını, birisinin kendisine sırf “Kürt ve Alevi olduğu için” sürekli eziyet ettiğini, aşağıladığını, en son üniversite güvenliğini aramasından yarım saat kadar sonra diğer oda arkadaşını azmettirerek kendisini öldürtmeye çalıştığını anlattı. Yüzünden ve karnından ciddi şekilde bıçaklandığını, yangın alarmına basarak ve tuvalete saklanarak kurtulduğunu, ambulansla hastaneye kaldırıldığını söyleyerek yüzündeki sargının ve vücudundaki dikişlerin sebebini izah etti. En şaşırtıcı kısmı ise; bahse konu oda arkadaşları tarafından suçtan kurtulmak için sırf cinsel saldırı ile itham edildiği için kendisini öldürmeye teşebbüs eden kişinin serbest bırakıldığını, azmettiriciye savcılık ve okul tarafından hiçbir yaptırım uygulanmadığını, kendisine ise her hafta imza yükümlülüğü verildiğini, okuldan uzaklaştırıldığını söylemesi oldu.
Anlattıklarını şaşkınlık ve üzüntü içinde dinledim. Üstelik kendisine salt Kürt ve Alevi olduğu için yapılan eziyetleri, aşağılamaları ses kaydına almıştı. Üniversitedeki yurt müdürüne ses kayıtlarını dinletmiş, yurt müdürü hukukçu olmadığı halde bu ses kayıtlarının usulsüz olduğunu söyleyerek göz ardı etmişti. (Ki bence tereddütsüz şekilde geçerli) Müvekkilim bu ses kayıtlarını almamış olsa mağduriyetini kanıtlaması muhtemelen mümkün olmayacaktı. Oda arkadaşları kendisine karşı birleşip yaşananları inkar edeceklerdi ki zaten somut olayda da öyle yaptılar.
İstanbul CBS dosyasına ses kayıtlarını çözümüyle birlikte sunmamızın üzerinden 1 aydan fazla süre geçmesine rağmen sadece ikmalen ifadesinin alınmasına karar verilen oda arkadaşının ses kayıtlarındaki dehşete düşüren ifadelerinden birkaçı;
“Türkiye’nin bir noktadan sonra doğusunun olduğu gibi ateşe verilmesi gerektiği, Kürtlerin alt sınıf/köle olduklarını kabul etmeleri gerektiği, Kürt olmalarının değil kendinin Türklerle eşit görmelerinin suç olduğu, müvekkilin Kürt olduğu yetmezmiş gibi bir de Alevi olduğu, bunları seçemese de intihar etmeyi seçebileceği” vs.
Şahsın müvekkilimin yüzüne ütü basmaya çalışma ve ona kemerle vurma eylemleri de ses kayıtlarına açıkça yansımış.
Ben derhal üniversite rektörüne ulaşmaya çalıştım. Sekreteri yoğun olduğu için görüşmeyeceğini söyledi. Sosyal medyadan yazdım cevap vermedi. Üniversite baş hukuk müşavirinden randevu alıp gittim. Elimizdeki somut delilleri sundum. İdari soruşturma sonunda müvekkil hakkındaki cinsel saldırı suçlamaları çürütüldü ve kendisine ceza verilmesine yer olmadığına karar verildi. Buna rağmen Müvekkilim bir ay boyunca üniversite ve yurt binalarına ve dolayısıyla sınavlarına giremedi. Kendisi için telafi sınavları açılmadı ve şuan ses kayıtlarını gözardı eden yurt müdürü okulunu dondurmasını tavsiye ediyor. Tekrar yurda yerleşen müvekkilim her gün faillerle karşılaşıyor. Sınavlarına giremediği gibi sağlığı ve psikolojisi de bozuldu, muhtemelen bursunu kaybedecek.
Hiç beyin göçünden falan yakınmayın. Vatandaşının başarısını kutla, takdir et fakat ülkendeki özel ve resmi kurumlar onun uğradığı ayrımcılık, ırkçılık, faşistliğe karşı, sosyal medyaya yansıyan rakı masasındaki küfür kadar hızlı ve ciddi tepki göstermesin.”