Sosyal hakları ve bayram ikramiyesi için dilekçe toplayan ve görev yerleri değiştirilen Koç Üniversitesi temizlik işçisi kadınlar Ekmek ve Gül’e konuştu
‘60 YAŞIMDA HÂLÂ ÇALIŞIYORUM, EKMEĞİMİN PEŞİNDEYİM’
EMİNE KOCABAL: Biz 6 arkadaşımızı istenmedik projelere sürgün ettiler. Biz buna karşı geldik, direndik. Asgari ücret alıyorum, 500 lira Ticket alıyordum, bir tek servisim vardı, başka hiçbir yan gelirim yoktu. 8 yıldan beri burada çalışıyorum. Bayram ikramiyesi, erzak kolisi istedik. 200’ü aşkın işçi var, 105 imzayla genel sekretere gittik, bu imzaları verdik. Ondan sonra bunlar bize mobbing uyguladılar. Biz bu mobbinge karşı geldik. Geçtiğimiz cuma günü akşamı bizim elimize atamalarımızı verdiler. Saat 4 buçukta ama bunu bizim oradaki muhasebeci veriyor. Müdürümüz dahi yok, Hiç bilgilendirme yok. Ben buradan gitmeyeceğim. Hakkımı alıncaya kadar. Sabah dedim, Koç’ta olacağım öğlenden sonra karakolda olacağım. Fakat ben hakkımı almadan Koç Üniversitesinden bir de işime girmeden hiçbir yere gitmiyorum. Çünkü ben çoluğuma, çocuğuma, torunuma ekmek parası götürüyorum. 60 yaşımdayım. Ben ekmeğimin peşinde olan bir kadınım.
‘BİR KİŞİ DE KALSAK HAKKIMIZI ALINCAYA KADAR BURADAYIZ’
FATMA ÇAKIR: 8 yıldır Koç Üniversitesinde çalışıyorum, 3 çocuğumla birlikte mücadele veriyorum. Hayat şartları çok zor, geçim şartlarımız daha zor. Kiracıyız ve biliyorsunuz ki şu an kiralar da çok pahalı, her şey uçtu. Bir pazara, bir alışverişe gidemiyoruz. Artık aldığımız asgari ücret zaten belirli bir şey onunla geçinmek mümkün değil. Zaten bir kira parası bile değil artık. O yüzden biz hak talep ettik iş yerimizden. Aslında hani onlar bizi kendi şirketimize yönlendirseler de bizim muhatap aldığımız Koç Üniversitesi. Çünkü biz onları bildik. Onlar bize bütün ödemeleri yapıyorlar ve onlara hizmet ediyoruz. Biz o yüzden onlardan talep ettik. Kabul etmediler ama biz ne istediğimizi nereden istediğimizin bilinci içerisindeyiz. O yüzden biz hâlâ buradayız işte. Mücadeleye devam edeceğiz. Son 4 yıldır 5 rotasyon geçirdim. Çok psikolojik baskı gördüm. Çok yer değiştirmeler, mobbingler yaşadım. Sebep olarak şurada sana ihtiyacımız var, hiç sesi çıkmayan birini de rotasyona çekiyorlar. Bak onu da verdik, seni de verdik diyerek üstünü kapatıyorlar ve biz bunu ispat edemiyoruz. Yani bu gibi şeylerle mesela onlara laf taşıyan bir insanı bir işçiye kayırarak onu çalıştırıyorlar. Daha sonra onun yerine beni çağırıp onun yerini bana temizlettiriyorlar. Tekrar onu oraya alıyorlar. Yani hep birilerine hizmet ederek yani arkadaşlarımıza bile hizmet ederek bu zamana geldik işte bu yüzden bu direnişteyiz. Bizim mücadelemiz sadece üniversiteye değil bizim direnişimiz bütün haksızlıklara ve arkadaşlarımız da dahil buna.
Ben çocuklarım için mücadele veriyorum. Çocuklarım için buradayım şu an. O yüzden ben asla vazgeçmeyeceğim. Bugün değil. Bu bir ay da sürse iki ay da sürse ben buradan gitmeyeceğim, haklıyım ve çünkü haklı olduğumu biliyorum. Ben hakkını alıncaya kadar ve burada tek bir kişi dahi kalsak biz taşeron istemiyoruz.
‘KOÇ ÜNİVERSİTESİNİN İŞÇİLERİNİ JANDARMAYLA KARŞI KARŞIYA GETİRMESİ UTANÇ VERİCİ
(Jandarmaların kendilerine müdahale etmesine dair) “En çok dikkatimi çeken şey jandarma aniden geldi artık bunu tabii ki Koç Üniversitesinden kaynaklanan, onların verdiği emirle hareket eden bir jandarma olduğunu anladık. Çünkü Koç Üniversitesinin bizim şirketimiz, servislerimiz, Koç Üniversitesinin servisleri jandarmaya çalışıyor. Bu bariz ortada bir şey ispatlamaya ya da bir şey söylemeye gerek yok. Onun dışında jandarmanın bizi aniden alması, Koç Üniversitesinin işçilerine böyle bir şey uygulaması çok utanç verici bence.
‘AÇ MI KALMIŞIZ ÖLMÜŞ MÜYÜZ, UMURLARI DEĞİL…’
FATMA ELİBOL: “Koç Üniversitesinde 6 yıldır temizlikçi olarak çalışıyorum. Biraz iyileştirme talep edince, bunların çok sesi çıkıyor denildi ve mobbingin üstüne daha mobbing eklendi. Mesela Koç ailesi mi geliyor? Bir şey mi oluyor? Hop bize idari izin veriyorlar. Şu an mesela diyorlar ki insan lazım işçi lazım ama bizi zorunlu olarak izinlere çıkarıyorlar. Bunun bariz mobbing olduğu belli oluyor zaten. Hani zaten yanlış şurada, madem Koç bunu istemiyor o zaman niye taşeron firma çalıştırıyor? Niye kendi bünyesine almıyor yani zaten çelişki burada. Zaten kullanma amacıyla taşeron kullanıyor. Bizi hiç insan yerine bence koymuyor koymadığı için diyor ki, alın bunları ne haliniz varsa sorun istemiyorum yeter ki bana para kazandırın.
Aldığımız para kiraya faturaya yetmiyor ki, sadece ekmekle yaşamak mümkün değil. Aldığımız ücretle geçinmemiz mümkün değil. Bunu bildikleri halde yok sayıyor seni, sen isteyemezsin hayır diyor, nasıl geçinirsen geçin, aç mı durursun, ölür müsün… Hiç umurları değil. Koç olarak yakıştıramadım, hani çok çevredir çok duyarlıdır hep öyle oluyor ya ‘tribüne oynayan, göstermelik’ diye bir söz var ya Koç da tribünü oynuyor, göründüğü gibi değil yani. Kendine gelince bal kaymak, işçiye gelince ne halin varsa gör hesabı… Çalıştıkça bir şeyleri gördükçe Koç’un göründüğü gibi olduğuna inanmıyorum.”
Biz taşeronu kaldırıp kendi bünyesine ve geri işimizi istiyoruz. Akademisyen hocalarımız, öğrencilerimiz onların çok desteği var, emeği var. Yıllardır var zaten. Onlar bizi şey bilgilendirerek biz bu günlere geldik. Kadınlar daha güçlü olduğunu hissettiriyor. Hani kadınlar her şeye daha göğüs geriyoruz. Her anlamda işimizdeyiz, evimizi hallediyoruz, çocuklarımızı büyütüyoruz, kendimize zaman ayırıyoruz. Burada gelip bunlara karşı yine duyabiliyoruz. Bence çok güçlüyüz. Bizden, 4 tane kadından korktu Koç. Genel sekreter erkekti sonra kadın geldi. Biz çok mutlu olmuştuk kadın kadının halini daha iyi anlar diye ama tam tersi oldu inanılmaz bir şoktayız.