2003’te kurulan KLS’nin geçmişi uzun yıllar önce kapanan TEBA fabrikasına kadar dayanıyor. KLS hastane, AVM, ilaç fabrikaları, havaalanları gibi yerler için devasa boyutta ısıtma-soğutma sistemleri üretiyor. Üretilen malların bir bölümü yurt dışına gönderiliyor.
İkisi yerli; biri Polonyalı VTS Group olmak üzere 3 ortaktan oluşan şirketin hisselerinin yüzde 25’i VTS Group’a ait. 2025’in sonunda hisselerin tamamını yabancı ortağın alacağı belirtiliyor. KLS yan yana iki fabrikadan oluşuyor. Bir tanesine saç rulolar geliyor; burada kesme, bükme, delme gibi işlemler yapılıyor. Bu parçalar daha sonra diğer fabrikaya montaja gidiyor. OSB içerisindeki bir başka atölyede ise yurt dışına gönderilecek siparişler demonte şekilde hazırlanıyor.
Aylık ciro 28.7 milyon TL, ücretler asgaride
Şirketin aylık ortalama 800 bin avro (bugünkü kurla yaklaşık 28.7 milyon lira) ciro elde ediyor. İşçi ücretleri ise asgari ücretten başlıyor. En yüksek ücreti alan 18 yıllık işçinin ücreti 26 bin lira ile yoksulluk sınırının yarısını bile bulmuyor. 6-7 yıllık işçilerin ücretleri ise 20-21 bin lira bandında. Fabrikada beyaz yaka ile birlikte 205 işçi çalışıyor. Yani KLS’de bir işçi aylık ortalama 140 bin lira değer üretiyor.
İşçilerde işitme kaybı var
İş yerindeki çalışma koşulları ise oldukça kötü. Dikkat çeken en önemli ayrıntı devasa klima sistemleri üreten işçilerin çalıştığı fabrikalarda klima olmaması. Basit aspiratörlerin bulunduğu fabrikada işçiler 40-45 derece sıcaklıkta çalışıyor.
Bir diğer sorun ise kesim sırasında çıkan yüksek desibelli ses. Bu ses nedeniyle neredeyse bütün işçilerde işitme kaybı var. İşçilerin ilk şikayet ettiği şeylerden biri de yemekler. Birbiri ile uyumlu olmayan, maliyetten kaçınılmış yemekler çıkıyor. Menülerin kalorisi metal iş kolu için yeterli değil. Günlük kalori tespiti de yok.
Hakaretler havada uçuşuyor
İşçilerin rahatsız oldukları diğer bir konu da kendilerine yönelik hakaretler ve kötü davranışlar. 18 yıldır fabrikada olan Menderes isimli bir ustanın, işçilere yönelik kaba saba ve küfürlü davranışlarının bulunduğunu ve daha önce bu konuda mahkemeden ceza yediğini anlatıyor işçiler. Ustabaşının daha önce bir işçinin şikayeti üzerine mahkeme tarafından para cezası ödemeye mahkum edilmiş. Şikayet eden işçi işten atıldığı için patronlara da “Taraflı davranmak”tan 12 bin lira ceza verilmiş. İşçiler bu ustabaşının beyaz yaka gibi davrandığını; iş güvenliği kurallarına da uymadığını belirtiyor: “Bizim insan kaynakları sadece kağıt üzerinde. İşçi alımını da çıkarmayı da Menderes yapıyor. Maaşları da o belirliyor, zamları da… Ne kadar iyi çalıştığınla değil, ne kadar dalkavukluk yaptığınla ilgili aldığın ücret.”
Tezgahın üzerine masa, üstüne merdiven
İş yerinde 6 metre yüksekliğinde cihazların montajı için kurulan iskele de iş güvenliği kurallarına uygun değil. İşçilerin anlatımlarına göre 3 metrelik cihaza montaj yapmak için tezgahın üstüne masa, masanın üstüne merdiven konuluyor, merdivene işçi çıkıyor. Ya da ikinci şık olarak forkliftin üzerine işçiyi çıkarıyorlar, forklift kaldırıyor, montaj o şekilde yapılıyor. İskele, emniyet kemeri, baret yok.
Tehlike yaratan diğer durum ise cihaz montajlarının yürüyüş yolları üzerinde yapılıyor olması. “Adım atacak yer yok, tökezlediğinde kafanı vurma ihtimalin çok yüksek. Sac tehlikeli bir malzeme, kesici. Haftada bir iki iş kazası geçiriyoruz. Bir arkadaşımız kızak bağlarken başını kaldırdığında saca vurdu, 10 dikiş atıldı, jilet gibi keskin” diye anlatıyor işçiler.
İSG eğitimlerinin de kağıt üzerinde olduğunu ifade eden işçiler, siparişler öne sürülerek sürekli acele etme baskısı gördüklerini de izah ediyor: “Her iş acil, ‘Tır kapıda bekliyor’ diyerek devamlı baskı halindeler. İşi eline alıyorsun daha malzemesi ortada yok, hemen ‘Bu yarın gidecek, tıra yüklenecek bekliyorlar’ deniliyor.”
İşçilerin talebi net
Bütün bu uygulamalara ve usulsüzlüklere karşı insanca çalışabilmek ve insanca yaşayabilmek isteyen KLS işçileri sendikalı olmak istiyor. Bu mücadele nedeniyle şu ana kadar 6 işçi işten atıldı. Direnişlerini bir bütün halinde Birleşik Metal-İş ile birlikte sürdürüyorlar.
İş yavaşlatma ve mesaiye kalmama eylemleri nedeniyle siparişleri yetiştirmekte zorlanan patronlar ise işçilere baskıyı arttırarak “Yıllık 270 saat mesai kalma mecburiyeti, var bunu kabul ettiniz” hatırlatması yapıyor; çalışma süresi 6 aydan az olanlara işten çıkartma tehdidinde bulunuyor. Vardiya amirleri dahil işçilerin talebi ise net: Sendikal hakların tanınması, atılan işçilerin geri alınması.