Türkiye’nin dört bir yanında mücadele eden kıyı hareketlerinin mücadelelerini birleştirmek için 18 Mayıs’ta bir araya geldiği Kıyı Hareketleri Dayanışma Ağı (KIYIDA), Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın “Kıyılar Halkındır” kampanyasına ilişkin açıklamada bulundu:
“Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı başlattıklarını duyurdukları ‘Kıyılar Halkındır’ projesi kapsamında, kıyıları Kültür ve Turizm Bakanlığı ya da MUÇEV veyahut başka bir şirketle işleteceklerini açıklıyor. Bu açıkça, mevcutta işlenen suçların devamı anlamına geliyor. Kıyılar ticari bir mülk değildir ve o nedenle işletilemez. Biz kıyı hareketleri olarak, kıyıların bakanlık, yerel yönetimler, şirketler vb aracılığıyla işletilmesini değil, kıyı ekosisteminin korunmasını öncelik alarak, insanların serbestçe ulaşabileceği bir düzenlemeyi talep ediyoruz. Bu düzenlemenin aslında mevcut yasalarca karşılandığını biliyor ve yasaların uygulanmasının yeterli olacağını değerlendiriyoruz. Yerel yönetimlerin, kıyıların temizliği, şemsiye, tuvalet, duş vb kullanım ihtiyaçlarının karşılaması konusundaki yasal yükümlülüklerini de bu noktada hatırlatmak istiyoruz.”
“Kıyılar özel mülkleştirmeye konu edilemez”
Kıyı ekosistemlerini korumak ve kıyılara tüm insanların eşit ve ücretsiz olarak erişimini savunmak amacıyla yola çıkan KIYIDA hareketi açıklamasında “Tüm kıyıların ciddi ölçekte işgal altında olması nedeniyle, insanlar olarak denize ve kıyılara ulaşamıyoruz. İşgal diyoruz, çünkü Anayasa 43. maddesi ve Kıyı Kanunu’nun özellikle 5. ve 6. maddeleriyle; kıyıların kullanımında kamu yararının gözetilmesi gerektiği ve herkesin kıyılara serbest şekilde erişmesinin güvence altına alındığına bir kez daha dikkat çekmek istiyoruz. Kıyı hareketleri olarak, güvencemizi yasalardan alıyor, kamusal haklarımızı savunuyoruz. Yasalar açık; kıyılar özel mülkleştirmeye konu edilemez, yani ticarileştirilemez ve tamamen özgür bırakılmalıdır” denildi.
“Kıyı işgalleri konusunda en geniş hacmi otel işletmeleri kaplıyor”
Bakanlık tarafından yapılan açıklamalarda otel işletmelerinin kıyı işgalleri konusunda sorun oluşturmadığının, insanların kıyılara ulaşması konusunda hoşgörülü davranıldığının belirtildiğine de dikkat çekilen açıklamada ayrıca şunlara yer verildi:
“Oysa bizler yerellerimizden biliyoruz ki, kıyı işgalleri konusunda en geniş hacmi otel işletmeleri kaplıyor. Duvarlarla, çitlerle, kapılarla vb bariyerlerle, halkın kıyılara erişimi konusunda katı engeller oluşturulduğunu biliyoruz. Üstelik, yasal haklarımız çerçevesinde kıyıya ulaşmak istediğimizde, şiddet düzeyine varabilecek müdahalelere de maruz kalıyoruz.”
“Sermaye gruplarına peşkeş çekildiğini, ekolojik yıkımı biliyoruz”
KIYIDA mücadelesinin kamu otoritelerini de harekete geçirdiğine dikkat çekilen açıklamada son olarak “Şüphesiz demokratik toplumlarda, yurttaşların kamuyu denetleme görevi bağlamında bu durumu bir kazanım olarak değerlendiriyoruz” denilerek şunlar aktarıldı:
“Bununla birlikte, yıllardır pek çok yaşam alanının büyük – küçük fark etmeksizin sermaye gruplarına nasıl peşkeş çekildiğini, bu talan politikaları sonucunda nasıl bir ekolojik yıkım yarattığını da biliyoruz. Kıyıların yıkımına ve işgaline izin vermeyeceğimizi, herhangi bir ticarileştirmeye dayalı modeli kabul etmeyeceğimizi, tüm kıyılar özgür kalana kadar mücadelemize devam edeceğimizi kamuoyuyla saygı ve sevgiyle paylaşıyoruz.”