Didim’de kaldıkları ev basılarak gözaltına alınan ve 29 Kasım’da keyfi gerekçelerle tutuklanan Serdar Gür, Yücel Memiş ve Rohat Ayas götürüldükleri Söke T Tipi Cezaevi girişinde çıplak arama işkencesine maruz kalmışlardır. Konuyla ilgili ailelerin katılımıyla İHD’de açıklama düzenlendi.
Devrimci Tekstil İşçileri Sendikası Genel Başkan Yardımcısı Fatma Alökmen, Ege İşçi Birliği’nden Yücel Memiş ve Serdar Gür, Ege Üniversitesi Makine Mühendisliği son sınıf öğrencisi Rohat Ayas’ın bulundukları ev, “İsimsiz bir ihbar” gerekçesiyle basılmıştı. Ev sahibi Emine Turan’a zeytin hasadında yardım etmek için orada bulunan arkadaşlarımız “Bilgilerine baş vurma” gerekçesiyle Didim emniyetine götürüldü. Sonrasında ise haklarında gözaltı kararı çıkarıldı. Bu keyfi uygulamayı protesto etmek için poliste ifade vermeyi reddeden arkadaşlarımızın tutumu, bunun Anayasal bir hak olduğu gözardı edilerek örgüt tavrı kabul edildi. Savcılığa çıkartılacakları sırada İzmir’de ikamet ettikleri evler basılıp arandı. Bu çabalardan bir “suç unsuru” çıkartılamayınca sınıf mücadelesi içindeki yerleri ve konumları sır olmayan arkadaşlarımızın katıldıkları 1 Mayıslar, 15-16 Haziran anmaları gibi eylemler, destek verdikleri ya da bir fiil örgütledikleri grev ve direnişler örgüt üyeliğine delil sayıldı. Avukatlarımızın Aziz Nesin hikayelerine taş çıkaran kurguya itirazları mahkeme tarafından dikkate alınmadı. Ve 4 arkadaşımız, ev sahibi Emine Turan ile birlikte örgüt üyeliği iddiasıyla tutuklandı. Bugün İHD’de yapılan basın toplantısını Sonay Tezcan okudu.
”Çıplak arama işkencedir”
Tutuklamalarla işçi sınıfı ve emekçilerin mücadelesinin hedeflediğini belirten Sonay Tezcan, çıplak aramanın insanlık dışı bir uygulama olduğunu söyledi. Sonay Tezcan, “İktidar sahiplerinin ısrarla ‘yok’ dediği işkence Serdar, Yücel ve Rohat’a gardiyanlar tarafından dayatılmış, bu sırada bizzat cezaevi doktoru da bulunmuş, onun gözetiminde gerçekleştirilmiştir. Biliyoruz ki; Söke’de yaşanan çıplak arama işkencesi, bu ülkede milyonlarca emekçiye yaşamın her alanında uygulanan hukuk ve insanlık dışı tutum ve dayatmaların bir parçasıdır. Çıplak arama işkencesi Türkiye’deki cezaevi yönetim ve denetim mantığının bir sonucudur” diye belirtti.
”İlaçlar verilmiyor”
Aydın E Tipi Kapalı Cezaevi’ne götürülen Fatma Alökmen ve Emine Turan’ın ise yaklaşık iki hafta boyunca tekli hücrede tutulduklarını aktaran Sonay Tezcan, şöyle devam etti: “Bu süre içerisinde sabahları kahvaltı yerine sadece kuru ekmek verilmiştir. Ciddi rahatsızlıkları olan Emine Turan’ın sağlık ihtiyaçları karşılanmamış, kullanması gereken ilaçlar temin edilmemiştir. Şu sıralar sevk edildikleri İzmir-Şakran Kadın Kapalı Cezaevi’nde de gerekli ilaçların verilmesi geciktirilmekte böylece ciddi sağlık sorunları yaşanmasına adeta davetiye çıkartılmaktadır.”
Sonay Tezcan, son olarak tutukluların biran önce tahliye edilmesini istedi.