Kayyum döneminde Mardin Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Kent A.Ş.’de müdür olan polis memuru E.U.’nun, iş başvurusunda bulunan bir kadını fuhuşa sürüklemeye çalışmasının “Bilinçli bir yönelim” olduğu görüşündeki HDP Kadın Meclisi üyesi Aysel Erol, olayı “Devlet koruması altında yaşanan bir taciz” olarak tanımladı.
Kayyum tarafından yönetildiği dönemde İçişleri Bakanlığı tarafından Mardin Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Kent A.Ş.’ye müdür olarak görevlendirilen polis memuru E.U.’nun, işe alma vaadiyle kadınları fuhuşa zorladığını açıkça gösteren ses kayıtlarının yankıları sürüyor. Söz konusu durumun ardından, E.U.’nun, belediyede İtfaiye Daire Başkanlığı bünyesinde müdür olarak görev yapmakta iken, daha sonra belediyeden ayrıldığı öğrenilen eski uzman çavuş E.I. ile birlikte bir şebeke kurdukları ortaya çıktı.
Fuhuşa zorlanan kadınlardan D.S.’nin şikayeti üzerine Mardin Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hakkında soruşturma başlattığı polis memuru E.U.’nun, daha sonra geçici olarak Midyat Emniyet Müdürlüğü’nde görevlendirildiği de tespit edildi.
‘Bilinçli bir yönelim politikası’
Kentte ve kamuoyunda büyük tepkilere yol açan polis memuru E.U’nun ses kayıtlarına dair konuşan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Mardin Kadın Meclisi üyelerinden Aysel Erol, durumu bir polis memurunun kendi başına yaptığı bir yönelim olarak değerlendirmemek gerektiği görüşünde.
Detaylara bakıldığında durumun ancak bir fuhuş şebekesinin bulunduğu ve kadınlara dönük bilinçli bir yönelim politikası içerisinde olunduğu ile açıklanabileceğini kaydeden Erol, “Kayyumlar atandığı sırada ilk müdahale edilen alanlardan biri kadın kurumlarımız oldu. Bu kadın kurumları atanan erkek müdürler tarafından yönetilmeye çalışıldı. Kadın eşbaşkanlarımız ve kadın meclis üyelerimiz tutuklandı. Bölgede bulunan kadınları ekonomik gerekçelerle terbiye etmek üzerinden, kendi bedeni ile vurmak, fuhuş ve taciz politikası üzerinden bir siyaset üretmeye başladılar. Yaşananlara baktığımızda, bu olayın bu politikaların bir ürünü olduğunu görebiliyoruz” dedi.
‘Birilerinden destek ve kuvvet aldı’
Erol, bu nedenlerle yaşanan olaya basit bir şekilde yaklaşmamak gerektiğini söyledi. Olayın takipçisi olacaklarını belirten Erol, şunları dile getirdi: “Bunun bir an önce teşhir edilmesi ve cezalandırılması gerekiyor. Kimsenin, yanına kâr kalmayacağının bilinmesi gerekiyor. Bunun sadece bir kişinin cesaret ederek yaptığı bir şey olduğuna inanmıyoruz tabi ki. Birilerinden destek aldı, birilerinden kuvvet aldı. Çevresinde bu tür kişilerin olduğuna dair de çok fazla duyum alıyoruz. Yaşananlar ve iddialar bunun zincirleme bir durum olduğunu çok açık net ortaya koymaktadır. Devlet koruması altında yaşanan bir tacizdir. Bir kadın üzerinden diğer bütün kadınlara hakarettir.”
‘Hassasiyetle üzerinde duruyoruz’
Erol, bölgedeki feodal yapının yarattığı aile baskısından kaynaklı suç duyurusunda bulunan D.S. ile şu ana kadar doğrudan temasa geçemediklerini de paylaştı.
D.S.’nin de kendileri ile iletişime geçmeye çekindiğini söyleyen Erol, “Çünkü bu erkek zihniyetinin koruma altına alınabileceğini biliyor. Kadın arkadaşın, mağduriyetinin daha da artması yönünde bir endişesi var. Bu biraz genel bir sorun. Biz tüm bunlara rağmen kadın arkadaşın hassasiyetlerini dikkate alarak, konuyla yakından ilgilenmeyi sürdürüyoruz” diye konuştu.