Ağrı’nın Doğubayazıt ilçesinde belediyeye atanan ve Ehmedê Xanî’nin büstünü yıktırmakla gündeme gelen kayyumun, belediye kaynaklarının büyük bir bölümünü emniyet ve diyanet başta olmak üzere devlet kurumlarına aktardığı ortaya çıktı.
Bazîd Belediyesi’ne atanır atanmaz Ehmedê Xanî’nin büstünü yıkan kayyum, belediye kaynaklarının büyük bir bölümünü emniyet, diyanet ve adliyeye aktardı. Belediyenin hazırladığı rapora göre; harcamalar 2 milyon TL’nin üzerinde.
31 Mart’tan sonra seçilen HDP’li belediye eşbaşkanlarının yaptığı inceleme sonrası hazırladıkları rapor, kayyumun icraatlarını gün ışığına çıkardı.
Dört ihale de belediye dışı
Kayyumun 2018 sonu ve 31 Mart seçimi öncesi dört ihaleyi de başka kurumların ihtiyaçlarının giderilmesi için yaptığı ortaya çıktı. Belediye bu dönemde; Doğubayazıt Adliye binasının kamera ve güvenlik sistemi için 56 bin 578 bin TL, Kaymakamlık binasının doğalgaz dönüşüm işi için 124 bin TL, Emniyet Müdürlüğü’ne malzeme alımı için 113 bin TL ve Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı‘nın (SYDV) doğalgaz dönüşüm işi için ise 110 bin TL harcadı. Kayyum yine Kaymakamlıktaki Aile Destek Binası‘na mobilya alımı için 93 bin TL belediye bütçesinden verdi.
Doğrudan alıma yüz binler
Kayyumun belediye bütçesinin başka kurumlara aktırılması bununla da kalmadı. Doğrudan alım yöntemiyle farklı kurum, dernek ve vakıflar için yüz binlerce TL harcama yapıldı. Kayyum, Doğubayazıt Cumhuriyet Başsavcılığı ve adliye binası içerisinde eksikliklerin giderilmesi için iki yıl içerisinde 136 bin TL harcama yaparken, bu kalemlerin içerisinde; adliye binasındaki mescidin onarımı, kalorifer yapımı, bina önündeki kapıların yapımı ve binaya klima alımı yer aldı. Kayyum, iki yılda Diyanet Vakfı ve İlçe Müftülüğünün kitap, bina onarım ve bakım hizmetleri için 241 bin TL belediye bütçesinden kaynak harcadı. Bu harcamalarla sınırlı kalmayan kayyum, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) Aile Destek Merkezleri (ADEM) projeleri için malzeme alımlarına 470 bin TL verdi.
Mevzi ve zırhlı kulubeler
Kayyumun görevde kaldığı süre içerisinde belediye kaynaklarını en çok aktardığı kurumların başında ise emniyet ve askeriye geldi. Belediyenin hazırladığı rapora göre; zırhlı kulübeler için beton alımı, mevzilerin sundurma (saçak) işi, binaların bakım, onarımı ve emniyet, jandarma binaları için malzeme alımına 300 bin TL harcandı. Kayyum yine 2018 yılında belediye bütçesinden 125 bin TL’ye Pick-Up Navara 4×4 marka bir araç alarak İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne hibe ederken, kent merkezine 163 bin TL harcanarak kurulan LED ekranı ile belediye bünyesinde faaliyet gösteren Radyo Doğubayazıt da kaymakamlığa devrildi. Belediye bütçesinden 400 bin TL harcanarak yapılan Recep T. Erdoğan Parkı ise Köylere Hizmet Götürme Birliği’ne devredildi.
Gelirler Diyanet’e bağlandı
Bu harcamalarla sınırlı kalmayan kayyum, belediye için ilçe merkezinde satın aldığı bin metrekarelik bir alan için Doğubayazıt AVM içerisinde bulunan 22 Home Ofis ve 14 bin TL verdi. Kayyum döneminde eski Devlet Hastanesi civarındaki pazar alanında bulunan her bir seyyar satıcıdan günlük olarak alınan 2 TL işgaliye ücreti Diyanet Vakfı‘na bağlanırken, pazar alanının tüm temizlik, bakım ve onarımı ise belediyeye kaldı. Aynı alanda bulunan belediyeye ait otoparkın araç başına günlük 2 TL’lik işgaliye parası da yine Diyanet Vakfı‘na bağlandı. Kayyumun aynı zamanda Diyanet Vakfı Parkı yapılması için ise 80 bin TL harcadığı ortaya çıktı.
Nakitte de cömertmiş
Kayyumun belediye bütçesinden farklı kurumlara harcadığı toplam para miktarı ise KDV hariç 2 milyonun üzerinde olduğu rapora yansıdı.
Üç kent 3. haftasında
AKP-MHP iktidarının HDP’li üç büyükşehir belediyesini gasp ederek, devlet memurlarını kayyum olarak atamasına karşı Mardin, Van ve Amed’de başlatılan eylemler, 16. gününde. Dünkü eylemlerde de bir kez daha Türk hükümetinin bu yanlıştan dönmesi istendi.
Amed’de Lise Caddesi’nde sabah saat 11.00’de başlayan oturma eylemi, ilerleyen saatlerde slogan ve alkışlarla devam etti. Oturma eylemine katılan yerine kayyum atanan DBB Eşbaşkanı Adnan Selçuk Mızraklı, yurttaşlar tarafından ilgiyle karşılandı. Mızraklı, eylemcilerle tek tek tokalaştı.
Kayyumlara karşı eylem basın açıklamasıyla devam etti. Dünkü açıklamaya, HDP’li milletvekilleri ve yurttaşların yanı sıra Kürdistan Komünist Partisi Genel Başkanı Sinan Çiftyürek, Emek Partisi Eşbaşkanı Selma Gürkan, Eşbaşkan Yardımcısı Yusuf Türkmen, Emek Partisi Dersim ve Elazığ İl başkanları ve Merkez Yürütme Kurulu üyeleri katıldı.
HDP İl Eşbaşkanı Zeyyat Ceylan, kayyum zihniyetinin, inkar zihniyeti olduğunu ve halkı faşizme mahkum ettiğini belirtti. Her gün kayyumlara karşı mücadelenin devam edeceğini söyleyen Ceylan, halkın mücadelesinin kayyumları durduracağını söyledi.
Ortak mücadele için
Oturma eylemine destek ziyaretinde bulunan Emek Partisi Eşbaşkanı Selma Gürkan, hükümetin kanunsuz politikalarıyla atanan kayyumları kınayarak, “Burada bulunma sebebimiz tek başına dayanışma değil, dayanışma ile birlikte ortak mücadelenin iradenin mücadelesi ve beyanıdır” diye konuştu.
Kayyumla halkın iradesinin gasp edildiğini belirten Gürkan, şunları kaydetti: ”Kayyum politikası kadınların kazanımlarının gasp edilmesidir. Çocukların, gençlerin kazanımlarına el konulmasıdır. Hükümetin, Suriye’de sıkışmışlığı ve Kürt sorununda nasıl yürüyeceğinin de göstermişliğidir kayyum politikası. Halktan desteği azaldıkça emekçiler karşısında daha çok baskı, daha çok şiddete başvurmaktadır.”
Basın açıklamasından sonra yapılan 10 dakika oturma eylemi ile dünkü eylem sonlandırıldı.
Mardin susmuyor
Mardin’de ise polisin yoğun güvenlik önlemi aldığı Karayolları Parkı’nın girişinde oturan HDP’liler, şarkılar eşliğinde oturma eylemini sürdürdü. Oturma eylemleri sırasında yer yer bir kadın bir erkek olacak şekilde düetler de yapıldı.
Oturma eyleminin ardından HDP Batman Milletvekili Necdet İpekyüz açıklama yaptı. İpekyüz, “Türkiye’de bağımsız hukuk, bağımsız yargı diye bir şey yoktur. Barolar ve hatta Yargıtay’ın kimi üyeleri Saray’da yapılan törene gitmek istemediler. Biz öteden beri Türkiye’de tekçi Saray rejiminin Türkiye halklarına karşı bir darbe olduğunu, bu anlayışın giderek her şeyi alt üst edeceğini dile getiriyoruz. Bağımsız yargı olmadığı zaman anayasadan ve hukuktan söz edilemez” diye konuştu. 19 Ağustos’ta üç büyükşehir belediyesine kayyum atanmasına “darbe” dediklerini kaydeden İpekyüz, “Bu ülkede hukuk her gün çiğnendi, çiğnenmeye devam etti. Düşüncelerini ifade etmek isteyenler, sürekli engellenmeye çalışıldılar” dedi.
“Vali atanandır, bu kentin eşbaşkanları seçilenlerdir” diyen İpekyüz, şunları söyledi: “Bu kentte de tek adam rejimine yöneliyorlar. Tek adam rejimi için getirdikleri yönetici Türkiye 15 gündür onun yaptığı yolsuzlukları konuşuyor. Biz her yerde barışı dile getiriyoruz. Barışı savunuyoruz. Her yerde demokratik hukuku savunuyoruz. Bundan taviz vermeyeceğiz. 15 gündür buradan haykırdığımız bir şey var. Susmuyoruz, korkmuyoruz. Çünkü biliyoruz ki halkımız bizlerle beraber.”
Açıklamanın ardından kitle “Direne direne kazanacağız” ve “Mêrdîn ya me ye” sloganları eşliğinde HDP İl binasına yürüyüş gerçekleştirdi.
Kayyum gidene kadar
Kayyum protestosuna dönük tepkiler Van’da da sürdü. HDP milletvekilleri Muazzez Orhan, Murat Sarısaç, Şevin Coşkun, Habip Eksik ile belediye eşbaşkanları ve yurttaşların katıldığı protesto eylemi HDP İpekyolu İlçe Örgütü binası önünde gerçekleşti. Burada konuşan HDP Van Milletvekili Muazzez Orhan, eşbaşkanlığın mor çizgileri olduğunu söyledi.
Kayyum darbesinin 15. gününde sokaklarda olduklarını ve bu darbeyi kabul etmeyeceklerini söyleyen Orhan, şöyle konuştu: “31 Mart Yerel Seçimlerinden sonra halk, iradesini tecelli etmiş, yerel yönetimlerde belediye eşbaşkanlarını seçmiştir. Ancak halk iradesini meşru görmeyen, kabul etmeyen tekçi ve vesayetçi iktidarın siyasi darbesi halk iradesini gasp etmiştir. Halkların birlikteliği, demokrasi, barışın tesisi için bu ülkenin ana sorunu olan Kürt meselesinin barışçıl ve demokratik bir çözüme kavuşturulması, birlikteliğin, onurlu ve özgür bir yaşamın önünün açılması gerekiyor. Kayyumlar talandır, hırsızlıktır, yolsuzluktur. Sayıştay raporlarıyla bunlar kamuoyuna duyurulmuştur. Ancak AKP iktidarı ve kayyum zihniyeti hala bu talanı, bu yolsuzluğu, bu hırsızlığı savunarak diğer tüm muhalif kesimleri baskı altına almaya, halk iradesini yok saymaya devam etmektedir. AKP ve kayyum zihniyeti uzun süreli kalamaz. Biz itirazımızı yükseltmeye devam edeceğiz.”
Seslendirilen ezgiler ve atılan sloganların ardından oturma eylemi ile protesto son buldu.
Temelli: Kabustan uyanmalı
“Demokratik Anayasa” çalışmaları kapsamında TİHV ve İHD’lilerle görüşen HDP Eşbaşkanı Sezai Temelli, Türkiye’nin yaşadığı kabustan uyanması gerektiğini söyledi.
Üç büyükşehir belediyesinin gaspı ile “Demokratik Anayasa”, “Yargı Paketi” ve “Demokrasi İttifakı” kapsamında başlattığı görüşmelere devam eden HDP Eşbaşkanı Sezai Temelli ve Grup Başkanvekili Fatma Kurtulan ile İstanbul Milletvekili Erol Katorcıoğlu’ndan oluşan bir heyet, dün öğleden önce Beşiktaş’ta bulunan Üniversite Öğretim Üyeleri Derneğini ziyaret etti.
Bu bir darbedir
Burada açıklamalarda bulunan Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği Başkanı Prof. Dr. Tahsin Yeşildere, HDP heyetini ağırlamaktan mutluluk duyduklarını belirterek, Türkiye çok kötü bir süreçten geçtiğini, üç büyükşehir belediyesine kayyum atanmasıyla halkın iradesinin gasp edildiğini söyledi. Bu uygulamaların karşında olduklarını belirten Yeşildere, kayyumların halk iradesine vurulmuş bir darbe olduğunu söyledi. 4 Eylül’de kayyum atanan illere giderek oradaki eylemlere destek vereceklerini söyleyen Yeşildere, “Daha sonra da bunlara karşı neler yapacağımızı tekrardan oturup konuşacağız. Yeni bir anayasanın ve Türkiye’nin demokratikleşmesinde de elimizden gelen desteği vereceğiz” diye konuştu.
TİHV ve İHD görüşmesi
HDP heyetinin görüşmeleri, öğleden sonra da Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) ve İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi ile devam etti. İHD İstanbul Şubesi’ne gelen Temelli ve beraberindeki heyeti, TİHV Başkanı Şebnem Korur Fincancı ile İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri karşıladı. Temelli ve heyet görüşme öncesi gündeme ilişkin basına açıklamalarda bulundu.
Tüm haklara gasp
HDP Eşbaşkanı Sezai Temelli, tüm hakların gasp edildiği bir süreci yaşadıklarını, AKP’nin bu hak gasplarını da savaş politikalarıyla sürdürmeye çalıştığını belirterek, şöyle devam etti: ”Erdoğan HDP’yi, milletvekillerini, belediye başkanlarını yine tehdit etmiştir. Bununla aslında Türkiye halklarını, emekçilerini, kadınlarını tehdit etmiştir. Türkiye bu kabustan uyanmalıdır. Türkiye bu gidişe dur demelidir. Bu hak ihlalleri konusunda yan yana gelmelidir. Çağrımız bu yöndedir.”
Gitmeyen barolar onurumuzdur
Ardından konuşan TİHV Başkanı Şebnem Korur Fincancı, HDP’nin barış konusundaki ısrarlarının çok önemli olduğunu ifade ederek, şunları söyledi: “Bu süreçte adalet arayışı ile ilgili uğraşlar da hepimiz için olmazsa olmazlardandır. Bugün adli yıl açılışının bir parti başkanının başkanlığında yapılıyor olması Türkiye’de hukukun üstünlüğünün nasıl tümüyle ortadan kaldırıldığını ve hukukun ortadan kalktığını aslında ifade etmektedir. Böyle bir resim çizmektedir. Gitmeyen barolar onurumuzdur, bu tabloda yer almayarak. ürkiye’de haklar, adalet ve demokrasi ve insan hakları için mücadele etmeyi sürdürecekler. Bu mücadelenin içinde hepimiz var olacağız.”
Yeni bir sözleşme
Kayyum atamalarına karşı olduklarını dile getiren Fincancı, şöyle konuştu: “2016’da da sömürge valileri atanmıştır. Şunu görmek gerekiyor; umut verici olan, 2016’da da kayyum atandığında Türkiye’de halklar yeterince ses çıkarmamıştır. Bunun cesareti ile bugün 19 Ağustos itibarıyla kayyum ataması yaptığında halklardan çok büyük bir tepkiyi de almıştır. Bu tepkiyi büyütmek ve güçlendirmek hepimizin boynunun borcudur. Savaşın koşullarında ırkçılığın yükseldiği, eril şiddetin tüm topraklarımızı sardığı, emeğin ağır bir sömürü altında olduğu koşulları kaçınılmaz olarak görüyoruz. Yaşasın barış demek için bir arada olmalıyız. Bu ziyareti çok önemsiyoruz. Yeni bir anayasa ve yeni bir toplum sözleşmesine büyük bir ihtiyaç var.”
Ardından söz alan İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri ise, şunları vurguladı: “Bugün gerçekten yeni bir toplum sözleşmesine ve yasalara ihtiyacımız var. Bunların oluşturulmasında insan hakları ve demokrasinin öncelemesi, hedeflenmesi gerektiğini artık açıklıkla görüyoruz. Herkesin ihtiyacı olan adaletin, demokrasinin ve insan hakları mücadelesinin gerçekleştirilebilmesi de birleşik bir mücadele için önemlidir. Bunun adımları ve çabaları değerlidir.”