Kayıp yakınları eyleminin 623’üncü haftasında 19 Ocak 2007’de katledilen Ermeni gazeteci Hrant Dink dosyasını paylaştı. Eylemde Dink cinayeti davasının Türkiye’deki hukukun geldiği durumu gözler önüne serdiği belirtildi
Kayıp yakınları ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi’nin her hafta düzenlediği “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” eyleminin 623’üncüsü, internet üzerinden online gerçekleştirildi. Bu haftaki eylemde, 19 Ocak 2007 tarihinde suikast sonucu öldürülen Ermeni gazeteci Hrant Dink’in yaşamına yer verildi. Dink’in yaşam öyküsünü İHD Diyarbakır Şubesi Yürütme Kurulu ve Kayıp Komisyonu üyesi Gurbet Yavuz anlattı.
Türkiye’deki basın özgürlüğünün yıllardır engellendiğinin yine sansür ve diğer baskı yöntemleri ile halkın haber alma hakkını ihlal boyutlarının katlanarak devam ettiğini ifade eden Yavuz, 2020 yılı verilerine göre Türkiye’nin dünya basın özgürlüğü bağlamında 180 ülke arasında 154’üncü sırada yer aldığını aktardı. Yavuz, Türkiye’de bugüne kadar 66 gazetecinin öldürüldüğünü ve 67 gazetecinin ise cezaevlerinde tutulduğu bilgisini paylaştı.
Türkiye’deki gazetecilerin maruz kaldığı durumu hatırlatan Yavuz, daha sonra Gazeteci Dink’in hayat hikayesini paylaştı.
Soykırım dediği için katledildi
Gazeteci Dink’in yaşamı boyunca her fırsatta Türkiye’deki halkların barış içinde yaşamasını savunduğunu ifade eden Yavuz, Dink’in ilk olarak 2002 yılında Urfa’da verdiği bir konferansta “Ben Türk değil Türkiyeliyim ve Ermeniyim” dediği için “Türklüğü aşağılamaktan” üç yıl boyunca yargılandığını ve sonra beraat ettiğini fakat sonrasında 1915’te Ermeni halkının maruz kaldığı olaylara ilişkin “1915’te olan bir soykırımdı çünkü dört bin yıldır bu topraklarda yaşayan bir halk ve onun uygarlığı artık yok” dediği için bazı karanlık odaklar için artık hedef haline geldiğini dile getirdi.
Dink’in yaptığı bu konuşmalar yüzünden sürekli olarak yoğun soruşturmalar ve tehditler ile karşı karşıya kaldığını aktaran Yavuz, “Hrant Dink 19 Ocak 2007’de Şişli Halâskârgazi Caddesi üzerindeki Agos gazetesinin çıkışında, yakın mesafeden atılan üç el silah atışıyla öldürülür. Katil zanlısı olarak, 17 yaşındaki Ogün Samast adlı bir kişi, güvenlik kameralarından elde edilen görüntülerin yayınlanmasından sonra, kendi babası tarafından polise ihbar edilmesi sonrası Samsun otogarında yakalanır. Hrant Dink için 23 Ocak 2007 Salı günü Agos gazetesi önünde tören yapılır. O gün cenaze törenine yaklaşık 100 bin insan katılır” dedi.
Dink’in davası halen sürüyor
Yavuz, Hrant Dink cinayetinin katil zanlısı Samast’ın cinayeti işlediği dönemde 18 yaşını doldurmadığından kaynaklı 22 yıl 10 ay hapis cezası verildiğini, ana davada ise cinayeti azmettiren Yasin Hayal hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, Ahmet İskender ve Ersin Yolcu’ya ise cinayete yardım etmekten 12 yıl 6’şar ay ceza verildiğini, ancak bu kararın daha sonra Yargıtay tarafından bozulduğunu hatırlattı. Bunun üzerine Dink ailesinin AİHM ve Anayasa Mahkemesine başvurduğunu aktaran Yavuz, yargı sürecini şöyle anlattı: “AİHM ve Anayasa Mahkemesi farklı tarihlerde ihlal kararları verir. İhlal kararları ve Yargıtay bozma ilamı sonrasında soruşturmalar ve yargılamalar yeniden başlar. En son ana dava ve birleşen tüm dosyalar İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde görülür. Farklı illerde yürütülen ve çoğunluğu kamu görevlileri olan soruşturmalar birleştirilir. Mahkeme 9 sanık açısından zaman aşımı dikkate alarak 17 Temmuz 2019 tarihinde çeşitli cezalar verir. 7 si Tutuklu ve 13 ü firar çoğunluğunun üst düzey kamu görevlisinin olduğu 76 sanıklı dava devam etmektedir. En son 122. Celsesi yapılan dava 15 Ocak’ta görülmüştür.”
Türkiye hukuku!
Dink cinayeti ile Türkiye’deki hukuki durumun çarpıcı bir şekilde gözler önüne serildiğini belirterek “Faillerin kamu görevlisi olduğu tüm dosyalarda olduğu gibi cezasızlık politikasına giden tüm pratikler sergilenmiştir. Ancak avukatların çabaları ve Türkiye’de değişen siyasi atmosfere göre dosya şekil almıştır. Ancak hala sanık olmayan, korunan üst düzey kamu görevlisi failler bulunmaktadır. Bu sebeple kamu görevlilerinin fail olduğu bütün dosyalarda adil bir yargılama içerisinde faillerin cezalandırılacağı umuduyla mücadelemizi sürdüreceğiz” dedi.