9.7 C
İstanbul
26 Kasım Salı, 2024
spot_img

Katar hangi Dünya’nın kupası? – Koralp Selçuk

Çoğunluğumuzun çocukluk yaşlarında kurduğu bir hayalin kırıklığından bahsediyor Katar bizlere, esasen Katar sürecin bugün öznesi. Mahallede top oynarken kendinizi medya popüleri bir sporcunun yerinde hayal etmiş olduğunuzu tahmin ediyorum, tüm komşularınızı gururlandırmak adına topu sürdüğünüz bir mahalle maçı düşünün, elbet bu görkemli anın tanıklarının da olmasını istersiniz.

Sujan Miah’da bu ha-yallere sahip bir emekçi idi, Bangladeş’ten Katar’a ulaştığında. Alın teri ile inşa edeceği stadyum projesini görüntülü bir arama ile abisi Jamal Mollah ile pay-laşıyor Sujan. Stadyum’da seyirci olma ümitleri ile birlikte elbette. Hakkıdır, bileğinin gücü ve alın teri inşa edecek o görkemli yapıyı. Jamal, artık karde-şini görme imkanına sahip değil, dünya kupası stad-yumu inşaatında aşırı sıcak ve kötü koşullar yüzünden Sujan hayatını kaybetti.

Katar’da binden fazla Bangladeşli aile bir oğlunu, babasını, erkek kardeşini veya kuzenini kaybetti. Bu konuda yayınlanan beş bölümlük ‘Katar’ın Köleleri’ dizisi için Bangladeş’teki ziyaret edilen akrabalardan bir tanesi de Jamal.

Kitlesel bir övgü, hepimizi mutlu edecektir şüphesiz. Bir Dünya kupası bu ma­sum hayallerin merkezine saf bir arzu nesnesi olarak yerleşmeyi hak ediyor mu­dur?

Katar 2010 yılında, bu­günlerde düzenlenen Dünya Kupası için büyük çaplı bir inşaat sürecine başladı. Katar yönetiminin tek kaygısı ise, dünya spor gündeminin merkezi olacak bu organizasyonda gövde gösterisi yapmak. Bu uğur­da canlarını hiçe sayacakları emekçilere muhtaç Katar, bugün bizlerin dünya futbol gündemidir.

Uluslararası Çalışma Örgütü verilerine göre Katar’da bulunan yaklaşık 1,5 milyon emekçi, tüm gün boyunca süren aşırı sıcak ve susuzluk ile mücadele dolu bir mesaiyi tamamlıyor. Ya­şam koşullarının pahalılığı ile tanınan Katar’da emekçi­ler, düşük ücret ve barınma dışında karşılanmayan tüm ihtiyaçları, sefalet koşulla­rıyla ölüme sürükleniyor. İçme suyunun olmadığı, klimasız ve kötü hijyen koşullarına, yaşamı pahası­na katlandıklarını belirtiyor emekçiler.

Doha’da son dönemde inşa edilen kanalizasyon sistemi 20 adet gökdelen gibi gösteri emarelerini de dahil ettiğimizde, Katar’da- ki göçmen işçi cinayetleri­nin stadyum inşası ile sınır­lı kalmadığını da anlamak mümkün. Spor tarihinde, Pekin Olimpiyatlarından Brezilya Dünya Kupası’na kadar yakın tarihteki ulus­lararası spor müsabakaları için ölen emekçilere, Katar henüz netleşmeyen fakat iddialar dahilinde 1.200 ile 10.000 arasında değişen iş cinayetlerini ekliyor.

Göçmen işçi cinayetlerinin Katar’a tabi olmadığını ve organizasyona sahiplik ya­pacak bir kapitalist ülkenin de stadyum emekçilerine hak ettiği değeri verme­yeceğini biliyoruz. Büyük sponsorlukların, reklam ve medya anlaşmalarının dahil olduğu, spor pazarlaması­nın zirvelerinden bir tanesi olan Dünya Kupası’nın, trend tüketim alışkanlıkları ve yaşam tarzından uzak Katar’da ve tarihteki ilk kış mevsimi Dünya Kupası ola­rak düzenlenmesini sağla­yan etmenlerin ne olduğuna da göz atmakta fayda var.

2010 yılında FIFA Başkan yardımcısı Platini, Katar’da düzenlenecek olan Dün­ya Kupası fikrine, futbol kültürlerinin olmaması ve Avrupa kıtasından gelecek taraftarlar için zorlu ülke yasakları gerekçesi ile sıcak bakmıyordu. Bu koşullar üzerinden değerlendirildi­ğinde, hala sıcak bakmıyor olduğunu düşünmemek elde değil, zira Katar hala aynı fakat Platini, projeye ikna. Dönemin Fransa Cum­hurbaşkanı Sarkozy dave­tinde düzenlenen yemekte, Katar Başbakanı Şeyh Hamad Bin Jassim Al-Thani ve birkaç yıl içinde babası­nın yerini alacak olan Şeyh Tamim Bin Hamad Al-Thani isimlerinin Platini’yi harika bir futbol ülkesi oldukları yönünde ikna etmiş olduk­larını düşünmüyoruz. Ya da Zürih’te açıklanacak olan ev sahipliğinin, açıklama öncesi El Cezire kanalında haber olarak servis edilme­sinin de. Tekelci basının, Katar’dan daha iyi bir fut­bol ülkesi bulamayacakları tezine dayanarak gerçekleş-

tiği ihtimali de hesaplarımız arasında değil. Akabinde yürütülen soruşturma içerisinde de pek çok FIFA yetkilisi yolsuzluk ispatları ile tutuklandı; sofrada bu­lunan 4 karar merci hariç! Devam eden süreçte, Katar sermayesi Fransa’nın köklü kulüplerinden Paris Saint Germain’i satın aldı.

Katar’ın Dünya Kupası ev sahipliği için ikna edici­liğinin iyi yemek ve sohbet olduğu da ayrıca değer­lendirmelerimiz arasında değil. 90’ların ikinci yarısın­da kurulan Al Jazeera, batı standartlarını taşıyan böl­genin önemli medya gücü idi. Coğrafyada ABD’nin ve emperyalizmin sözünün taşınması için önemli roller üstlendi. Aspire Academy gibi Afrika ve Ortadoğu gençlerinin sporcu olarak yetiştirilmesi için kullanılan üsler ve El Udeyd gibi Ame­rika’nın üssü konumunda bir askeri konuşlanma da emperyalistler tarafından takdir edilmiş olmalı. Do­ha’nın, Suriye’deki cihatçı çeteler için harcamalarının 2 milyar doları bulduğu söyleniyor. 90’ların ikinci yarısı ile başlayan bu süreç içerisinde emperyalistler için merkezi konumda yer almak isteyen Katar, sadece Dünya kupası için değil, Tenis, Golf gibi spor orga­nizasyonları ve otel inşaları dahil birçok yatırımı emek­çilerin canları pahasına çalışmaları ile inşa ediyor.

Sermayenin bu çalışma ortamı, popüler seyirci kitlesine sahip bir spor branşını içerdiğinde ise, yaşam koşulları, işçi hakla­rı, LGBTİ hakları ve temel özgürlükler üzerinden bir dizi tartışma ile büyüteç Katar’a tutulmaya başlandı. Katar yönetiminin bas­kıları ile FIFA tarafından yasaklanan, LGBTİ hakla­rını işaret eden ‘one love’ pazubandının takılmasına ilişkin yasağı protesto eden Almanya futbolcularına, TC yönetimine dair desteği sonrasında kadro dışında bırakılan Mesut Özil ile yanıt veren seyirci kitlesini de, Hollanda, Belçika, İngil­tere gibi yasalarında, insan hakkı ihlallerine göre Katar kıyasına ilişkin görece adil olarak bahsedilen ülkelerin bu yasağa uymasının da, kurallara saygılarından olduğunu düşünmüyoruz elbette. Birbirlerine çarp­makta da bir beis görme­mek ile birlikte.

Sermayenin Dünya ku­pasındaki faaliyetlerinde sportif olarak bulunamayan TC ise, tüm bu projelerin alt yapısında çalışan inşaat firmaları, sıcak para giri­şinde kendilerine uzatılan yardım eli için, tabağı boş göndermemek adına insan haklarına dair ihlallerde maharetlerini ustaca sergi­leyen polislerini de Katar’da görevlendirerek selamladı.

Tüm bu yaşananlar sporun tekil bir gündemi­nin skor olmadığını gözler önüne sermektedir.

Dünyanın endüstriyel spor işleyişinin tüm arızala- rının gözler önüne serildiği bu sürecin tartışma nok­talarının tekil bir ülkeden ibaret olduğu ihtimali de hesaplarımız arasında değil. Sporun bir propaganda yöntemi olarak ele alınması, insanlık tarihinde olduk­ça eski bir tarihe sahip. Atina’da M.Ö düzenlenen bir olimpiyatta, emekçiler sermaye sahiplerinin baş tacı değillerdi. Anadolu’da yağlı güreşlerde seçilen ağa, meydanın güreşte en maha­retlisi ya da halkımızın en saygını değil.

Brezilya’da düzenlenen 2014 Dünya Kupası için favelalarındaki isyanlar, Evsiz İşçiler Hareketi, bugün de bizlerin gerçekliğini aynı güncellik ile taşımakta.

Son Haberler

ÇOK OKUNANLAR

ÖZGÜR BİR DÜNYA İÇİN!

KALDIRAÇ DERGİSİ'NİN KASIM SAYISI ÇIKTIspot_img

ARTIK TELEGRAM'DAYIZ!

spot_img

DÜNYAYI İSTİYORUZ!

İŞÇİ GAZETESİ'NİN 218. SAYISI ÇIKTI!spot_img

Bizi takip edebilirsiniz

369BeğenenlerBeğen
851TakipçilerTakip Et
14,108TakipçilerTakip Et
1,920AboneAbone Ol