Umut, fakirin ekmeğidir. Yavan, içi boş bir ekmek.
İşçilere emek gücünün karşılığı olarak gösterilen, aslında artı değeri, yani sömürüyü gizlemeye yarayan üç kuruşluk ücreti, işçilerin elinden almak için binbir yola başvuruyorlar. Vergi ve cezalar bunun bir yoludur. Enflasyon bir başka yolu.
Bir de umut satarlar işçilere. ‘Belki de sıra sizde’ reklam spotu, bunun en özlü ifadesidir.
Kolay yoldan para kazanmak için işçilerin önüne şans oyunları konur. En fazla bir kişiye çıkacak ikramiye için milyonlarca kişi kuyruklara girerek sırasının geldiğini umar. Ama sıra hep şans oyunları şirketlerinin olur. Öyle ki, son yıllarda piyango hep Demirören’e çıkıyor. Yani, belki de bile olsa sıra size gelmez! Ülkemizde, piyango, loto, toto, at yarışı, onlarca oyunla işçiler birbirinin parasını alabilmek için yarışır. Evet, belki birileri biraz kazanır ama kasa her zaman kazanır, kesin olan budur.
Bununla kalmaz. “Saadet zinciri” diye bir şey var. “Yemleme” yöntemi ile önce küçük miktarlarda kârlar veren organizasyonlar, böylece güvenini kazandığı insanları zaman içinde donuna kadar soyarak ortadan kaybolur. Ünlüler bu organizasyonun reklamlarında oynar, siyasetçiler boy boy fotoğraf çektirir, medya bu ‘iş adamlarının’ başarı öyküleri ile dolar taşar. Her şey bittiğinde, işçiler elinde elma şekerinin sapıyla kala kalır!
Aynı film, son zamanlarda bitcoin vb. yoluyla çevriliyor. Biraz daha rahat geçinebilmek umuduyla çıkılan yolda, evini, arabasını satan, kredi çekip büyük borçlar altına giren işçi sayısı hiçte az değil. Denetimsiz, sahipsiz bir alanda ‘yemlenen’ insanlar soyuluyor.
Şimdilerde, borsa, iktidar tarafından bir yatırım aracı olarak sunuluyor. Büyük maliyetler yoluyla mesela dolar sabit tutuluyor, yatırım yapmak isteyen borsaya yönlendiriliyor. Borsada, hayali bir şekilde yükselen hisseler olduğu biliniyor. Sasa isimli şirketin CEO’su hisselerin neden yükseldiğini bilmediğini söylemek zorunda kalıyor. Ama ekonominin dibe vurduğu ülkemizde İstanbul Bor- sası tarihi rekorlar kırıyor. Yeni bir ‘keriz silkeleme’ için şartlar hazır. İşçiler, küçük yatırımcı, keriz gibi silkelenmek üzere her şey hazırlanıyor.
İşçiye bir kere gücün kendinde olduğunu unutturunca, onu bir sınıf olmaktan çıkarmış olursunuz. Ama biz işçiler bir kez kaderini eline aldığında, artık onun önünde hiçbir güç duramaz. İşçilerin gelecek için, çocukları için yapabileceği en iyi yatırım, sınıfsız, sömürüsüz bir dünya için mücadele etmektir. Umudunu kendi yaratmaktır bu.
Emin olunuz ki, örgütlü ve devrimci bir mücadelenin kazanma ihtimali, piyangonun size çıkma ihtimalinden fazladır, hilesiz, hurdasız.
İşte size ‘yatırım’ önerimiz!