10.5 C
İstanbul
21 Aralık Pazar, 2025
spot_img

Kara tren, kanlı yazı… – İhsan Hacıbektaşoğlu

 

Çocukluğum Zonguldak’ta geçti. Trenlerle büyüdük.

O zaman Zonguldak-Karabük arası marşandiz trenleri çalışırdı.

Marşandizler kömürlüydü. Önde bacadan siyah bir duman çıkar, duman arkaya doğru yayılırdı. Tren geçerken çıkardığı duman tüm canlı hayatı boğardı. Ağaç, çiçek, böcek, insan ne varsa siyaha boyanırdı.

Tren yolu denize paralel geçerdi. Karadeniz’in zorlu coğrafyasını aşmak için onlarca tünel inşa edilmişti.

Hatırladığım kadarıyla Zonguldak’tan kalkan tren Çatalağzı’na gelene kadar yedi tünel geçiyordu. Mesafe ise13 km kadardı…

Bu demiryolları ve tüneller ağırlıklı olarak cumhuriyet döneminde inşa edilmişti. Daha az makina gücü daha çok insan emeği kullanılmıştı.

Çocukluğuma dair anılarımı yokluyorum ve ölümlü tren kazası bulamıyorum…

Çocukluğuma dair anılarımda anımsadıklarım ise sürekli işçilerin yol kontrolleri yaptığıydı. Tek rayda gidiş gelişin yapıldığı, bir sürü karayolu geçişlerinin olduğu sistem oldukça iyi kontrol edilirdi…

İşçilerin oturduğu devlet demiryollarına ait lojmanlar tren yolu hattı üzerinde yapılmıştı. İşçiler ellerinde fenerlerle gece-gündüz yolu denetler, en küçük bir proplem gördüklerinde anında bakım servisine bildirirlerdi.

Biz de tren yolu hattını ezbere bilirdik. Hangi tünelde kaç sığınak var, tren geçiş saatleri aklımıza kazılmıştı.

Oturduğumuz semtten Kilimli ya da Çatalağzı’na, veyahut Kapuz’a plaja gitmek için tren yolunu kullanırdık.

Paramız hiç olmazdı. Olsa da parayı yola vermeyi aklımızdan asla geçirmezdik… Ayrıca tren yolu bizim için bereketliydi. Trenlerin dökümden olan fren makasları zamanla erir ve yola düşerdi. Bunları toplar hurdacıya satardık ve bu bize harçlık olurdu… Harçlıklarımızla futbol topu, forma alır ve mahalle maçlarına göşterişli çıkardık…

Hiç aklımdan çıkmayan anılardan bir tanesi de biletçilerle yaşadığımız köşe kapmacadır.

Eğer uzak bir yere gideceksek treni kullanırdık. Gözümüz sürekli biletçilerin üzerinde olurdu. Biletçiler bir kompartımanı geçti mi biz durakta iner arka kompartımana geçerdik. Bu böyle sürerdi.

Bazen biletçiler hızlı davranır ve durağa gelmeden önce sıkışır kalırdık. O zaman tek çözümümüz kalırdı. Kapıyı açıp dışarı çıkar, merdivenlere çökerdik.

Bu esnada tren tünele girdiyse bizim için felaket olurdu. Çünkü tünelin içinde dumandan boğulur, ayrıca simsiyah olurduk…

Biletçiler bizi yakalasa da bir şey yapmazlardı. Bu kovalamaca bizim için güzel bir oyundan ibaretti…

Trenler üzerinde gidip geldikleri hat üzerinde güzel bir kültür oluşturdular. Üzerlerine türküler yakıldı.

O zamanlar tren yolları halkın malıydı. Paradan çok insan önemliydi…

Ya şimdi…

Tren kaza yapıyor ve onlarca insan ölüyor. Suçlu ise tabiat oluveriyor…

Açıklamaya bakar mısınız; yüksek miktarda yağmur yağmış. Rayların altı boşalmış…

Peki hani kontrol?

Çok net söylüyorum, bu katliamdan özelleştirmeye karşı çıkmayanlar da sorumludur. Sadece hükümet değil…

Bizim zamanımızda da vardı trenler, hem de kara trenler. Raylarda süzülürken tık nefes, çıkardığı sesler bize türkü olurdu…

Bazen karaya keserdi elimiz ve yüzümüz. Yıkardık ve geçerdi.

Şimdi kan sıçramış birilerinin yüzüne. İnsan kanı…

Yıkamakla geçer mi acaba?..

Son Haberler

ÇOK OKUNANLAR

ÖZGÜR BİR DÜNYA İÇİN!

KALDIRAÇ DERGİSİ'NİN ŞUBAT SAYISI ÇIKTIspot_img

DÜNYAYI İSTİYORUZ!

İŞÇİ GAZETESİ'NİN 222. SAYISI ÇIKTI!spot_img

ARTIK TELEGRAM'DAYIZ!

spot_img

Bizi takip edebilirsiniz

369BeğenenlerBeğen
851TakipçilerTakip Et
14,108TakipçilerTakip Et
1,960AboneAbone Ol