Yeni düzenleme üç kurumu kaldırıp yerine Boğaziçi Başkanlığı ile Boğaziçi Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma ve Düzenleme Kurulları getiriyor. Hepsi de başkanın adamları olacak.
İstanbul seçimlerini kaybeden iktidar en azından Boğaz’ı geri almanın yolunu bulmuş. Düşen haberlere göre Şehircilik Bakanlığı, 28 maddelik bir Boğaziçi Kanunu teklifi hazırlamış. Tasarı ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve dört ilçenin Boğaz’da yetkisi kalmıyor, Boğaz’da artık yeni kurulacak Boğaziçi Başkanlığı ile iki yeni kurul söz sahibi olacak. Başkanlık ve kurul üyelerini Cumhurbaşkanı atayacak.
Mükemmel değil mi? Yeni düzenleme üç kurumu kaldırıp yerine Boğaziçi Başkanlığı ile Boğaziçi Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma ve Düzenleme Kurulları getiriyor. Hepsi de başkanın adamları olacak.
Tabii ki haber ilk çıktığında Erdoğan’ın kaybettiği seçimleri böyle geri aldığı söylendi. Ama bu görüntü siyasetin sevdiği bir kavganın en güzel ateşleyicisi. İşin aslını sorgularsanız aslında bu işin altında Erdoğan’ın imzası varsa, başkalarının da parafı olduğunu göreceksiniz.
Göreme Vadisi Milli Parkı’na ne oldu?
Geçen hafta Göreme Vadisi’nin milli park olmaktan çıkartıldığı haberlerini hatırlarsınız. O işin arkasından “Kapadokya Alan Başkanlığı” meselesi çıktı. Tam adı Kapadokya Alanı Hakkında Kanun. Tasarı Meclise gelmiş, 23 Mayıs 2019’da TBMM’den geçmiş, 1 Haziran 2019’da da Resmi Gazete’de yayımlanmıştı. Kanun bütün Kapadokya’yı başkanın alanı yapıyor. Hatta tasarının sahibi AK Parti Nevşehir Milletvekili Yücel Menekşe Kapadokya Alan Başkanlığı’nın dört ilçe ve dokuz beldeyi kapsayacağını açıklamıştı.
Ne kadar güzel değil mi? Tasarı kanunlaştıktan beş ay sonra 22 Ekim’de Göreme Vadisi “milli park” statüsünden çıkartılarak Kapadokya Alan Başlanlığı’nın yönetimine devrediliyor.
Çok açık ki her şeyin başı Kapadokya Alan Kanunu.
Ama nedense kime bu işin bağlantısını kurmuyor. Çünkü bağlantısı kurulsa Boğaziçi Alan Kanunu tasarısının başta ana muhalefet olmak üzere vekillerimizin başkanlık rejimine bir armağanı olduğu ortaya çıkacak.
CHP: Yaşasın Alan Başkanlığı rejimi
12 maddelik Kapadokya Alan Kanunu Tasarısı sadece 10 vekilin ret oyu ve 237 evet oyu ile geçiyor. 291 vekili olan AK Parti ve 49 vekili olan MHP toplamı 237 evet oyu verirken 300 civarı vekili olan muhalefetin sadece 10’u hayır oyu veriyor. Yani “hayır” demekte pek isteksizler.
Nedenini ise genel kurul konuşmalarından anlıyorsunuz. CHP adına söz alan Adana vekili “Bugün çıkarmış olduğumuz Kapadokya Özel Koruma Bölgesi’nin sadece Kapadokya için değil, bu 16 jeopark alanı ilan edilebilecek son derece eşsiz güzellikteki jeolojik yapılar için de yapılması gereklidir.” diyor. Yani tasarıyı o kadar kendine ait görüyor ki “çıkarmış olduğumuz” diyebiliyor. Hatta başka alanlara da önerecek kadar seviyor.
Zaten genel kurulda tasarıyı destekleyen CHP oylamaya da katılmıyor. O yüzden CHP adına bir vekil bile hayır oyu vermiyor. O gün verilen on ret oyu da İYİ Parti’li vekillere ait.
Nevşehir’in AK Parti’li vekilleri tasarıya tam destek veriyorlar. Çünkü tasarının sahibi onlar. CHP ise 41 yıl aradan sonra Nevşehir’den vekil çıkarmış. Göreme Vadisi’nin statüsü Erdoğan’ın bir imzası ile değişince CHP’li vekil bir açıklama yaparak karara karşı dava açacaklarını söylüyor. Ama aynı vekilin Kapadokya Alan Kanunu Mecliste oylanırken neden hayır oyu vermediği akla gelen sorular arasında. Çünkü kendisi o gün Nevşehir Belediye Spor’a destek olmak için Kocaeli’ndeki maça gidiyor!. 23 Mayıs günü Nevşehir Belediye Spor maçı kendi kalesine attığı bir golle 1-0 kaybediyor. Tıpkı Kapadokya gibi.
İşin aslı yeni asfalt-beton projeleri!
CHP’nin en temel sorunu politika alanında AK Parti’den ayrışamaması. Toplum itiraz etmediği sürece itiraz etmiyor, konuyu konuşmadığı sürece detayları paylaşmıyor. En basitinden CHP’nin baştan çalıştığı ve toplumu bilgilendirdiği bir kanun tasarısını hatırlamak mümkün değil. Takip ettiği bir politik alan da yok. Pratik olarak popüler olmadığı sürece konuya dahil olmuyor, zaman ve emek harcamıyor.
Peki bu işler bu kadar zor mu? Mesela Boğaziçi Alan Başkanlığı’nın öncülü Kapadokya Alan Başkanlığı geldiğinde bunun asfalt ve betona yarayacağını bilmiyor olabilirler mi? Böyle olması imkansız. Çünkü zaten bu işin arkasında milyarlarca liralık asfalt-beton projeleri olduğunu bütün müteahhitler ve kamu biliyor. Kimse bize söylemiyor. Sadece işin asfalt boyutu 4 milyar TL! Evet sıkı durun, Göreme’den de geçecek olan Ankara Niğde Otoyolu tam 4 milyar TL’ye ihale ediliyor, 2018’de ilk kazma vuruluyor. Bu aslında 330 km’lik bu otoyol projesi ve 2020’de hizmete açılacak. Müthiş bir zamanlama değil mi? Tabii burada bir geçiş garantisi de vardır diye tahmin ediyorum. Onu da tasarıya destek veren vekilimiz bulsun.
Yani 2020’de bitecek otoyol projesi için güzergahı canlandırma derdi ile iktidar bu kanunu işleme koyuyor. Muhalefet de bu projenin adını anmıyor ve sadece hızlı tren hattının Göreme’den geçeceğine atıfta bulunuyor. İlginç.
Boğaziçi’ne kayyım
Çok açık ki CHP Kapadokya Alan Başkanlığı meselesinde eksiksiz destek verdi. Ekrem İmamoğlu İstanbul seçimleri için koştururken CHP’li vekiller 12 maddelik Kapadokya Alan Kanunu’na açık çek verdiler. Bu destekle işi öğrenen AK Parti dönüp Boğaziçi Alan Kanunu tasarısı üstüne çalışıyor. Olayın özeti bu.
CHP uzun zamandır herhangi bir kanunu durduramadı. Hatta çalışıp kamuoyunun örgütlediği bir kanun da ortalıkta yok. OHAL şartlarında bizler Üretim Reformu Paketi ile zeytinlik ve meraların betona açılmasını engelleyebiliyorken Cumhuriyetin kurucusu olan bir partinin bunları yapmaması çok garip değil mi? CHP’nin sadece popülist politika yapma sevdası, halka ve demokrasiye gelince sırtını dönme pratiğinin maliyeti bugün sadece Demirtaş’ı hapiste tutmak, başka ülkenin topraklarına asker göndermek, ezici çoğunlukla seçilmiş belediye başkanlarına kayyım atamakla ile sınırlı değil. Kayyım atanarak görevden alınan Cizre Belediye Başkanı yüzde 77 oy alarak seçildi. Boğaziçi’ne alan başkanlığı kılıfı ile yerine kayyım atanacak İmamoğlu da 806 bin oy farkla seçildi. Bu değerli farklar ortada iken iktidarın hiçbir meşruluk sıkıntısı yaşamaması akıllara nereden yüz bulduğu sorusunu getiriyor.
Bir yurttaş olarak CHP’nin halka ve doğaya dair işlerde sırtını dönmesinden çok mutsuzuz. Bunun kahrını hepimiz çekiyoruz, faturasını bizler ödüyoruz. CHP tabanında bir dizi partilinin bu durumdan ıstırap duyduğunu da çok iyi gözlemliyorum. İktidarın ne kadar zayıf olduğunu yerel seçimlerde bu halk gösterdi.
Elimizdekini vermezsek bu iktidara gidici. Zaten bütün olay da bu değil mi?
Kaynak: Gazete Duvar