İzmir İl Temsilciğinde düzenlenen “Ekim Devrimi’nin 107. yılında Devrim için ileri; ya sosyalizm ya ölüm” başlıklı panel başta Ekim Devrimi olmak üzere devrim ve sosyalizm yolunda ölümsüzleşenler için saygı duruşuyla başladı. Panelde Kaldıraç Hareketi temsilcisi Hakan Dilmeç söz aldı. Dilmeç savaşa dair çok farklı analizler ve tartışmaların var olduğundan söz etti.
“Kapitalizmin bir işleyiş yasaları nedeniyle bugün yaşanan savaş gerçekliği kaçınılmazdır”
Dilmeç, ”Bilim dediğimiz şey en yalın haliyle doğanın ve toplumun yasalarını anlama çabasıdır. Toplumun yasaları denildiğinde Marks’ın şöyle bir tarifi var: ”Aslında tek bir bilim vardır. O da tarih bilimidir.” der. Dolayısıyla Marksizm bir bilimdir. İsterseniz bilimsel bir bakışta diyebilirsiniz. Kapitalizmin bir işleyiş yasası vardır. Bu yasalar nedeniyle bugün yaşanan savaş gerçekliği kaçınılmazdır. Kapitalizm krizlerle birlikte var olur. İki tane krizi vardır. Biri aşırı üretim krizi diğeri kar oranlarının düşme eğilimi olarak tarif edilir. Kapitalizmin işleyiş yasaları doğal olarak tekelciliğe doğru gider. Bugün yaşadığımız dünya tekelci bir dünyadır. Dolayısıyla tekelciliğin olduğu yerde emperyalizmin var olduğunu bilmek gerekir. Kapitalist-emperyalist bir dünyada yaşıyoruz ve bir paylaşım savaşının içinde yaşıyoruz. Bu anlamıyla yasaların işleyişi üzerinden bakıldığında bugün yaşadıklarımız kaçınılmazdır. Nasıl engellenir bu? İşte onu 107 yıl önce Ekim Devrimi göstermiştir. Bu savaş ancak Ekim Devrimi gibi yeni devrimlerle engellenebilir. Baştan bunu koyalım. Yoksa ne iyi niyetlerle, ne Netahyahu gibi , ne Trump gibi, ne Biden gibi, ne Putin gibi kimi sayarsak sayalım savaş bunların çılgınlıkları değildir. Kapitalist-emperyalist sistemin işleyiş yasalarıyla birlikte var olur. Bugün bu savaş gittikçe derinleşiyor. Gittikçe paylaşım savaşına doğru büyüyor.
Tüm yaşananları anlamaya çalışırken önemli olan bilimsel bakış oluyor. Savaş politikalarının arka planına tekrar değinmek gerekir. Savaş kapitalist sistem içerisinde zorunludur ve barış süreçleri geçicidir ya da rekabet her zaman vardır. Bugünkü Paylaşım Savaşı’nın başlangıcını Sovyetlerin çözülüşü ve ABD hegemonyasının tekrar tartışmaya açılmasıyla başlatabiliriz. Bu savaş politikalarının baş uygulayıcısı, tetikleyicisi, kundakçısı ABD emperyalizmidir. Emperyalizm sadece pazarlara hakim olmak demek değildir. Aynı zamanda egemenlik meselesidir. Bugün bir egemenlik savaşı yaşanıyor. Daha öncede belirtmiştik. Ukrayna savaşıyla beraber ABD’nin hegemonyası diğer emperyalist rakipler( İngiltere, Fransa, Almanya, Japonya) tarafından tekrar tartışmaya başladı. Bugün öne çıkan kavga şudur. İki tane eski sosyalist ülkenin Çin ve Rusya’nın yeni bir pazar olarak rakiplerine teklif edildiği ve bunun karşısında diğer emperyalist ülkeleri arkasına alarak bir savaşın organize edildiği söylenebilir.” dedi
“İçeride ve dışarıda işçi-emekçilere yönelik savaş yürümektedir”
”Mecburen Filistin mücadelesinin yanında gibi görünen Arap rejimleri İsrail’le anlaşmalar yapmaya başlamıştı. Ve İsrail’in en güçlü olduğu dönem 7 Ekim Aksa Tufanı’nın öncesi dönemdir. İsrail’in gücü nedir? 50.000 insan öldürdü. Bunların %70’i kadın ve çocuk. İsrail’in gücü nedir burada? Karşılığında tüm dünya halkları tarafından soykırımcı olduğu tescillendi.
İçeride ve dışarıda bir savaştan söz ediyoruz. Tüm dünyada bu böyle. Sanmayın ki çalışma ve yaşam koşullarımız sadece bize özgü. Dünyanın en gelişmiş kapitalist ülkelerinde bile işçi emekçiler için nezdinde benzer sorunlar yaşanıyor. Ödenmeyen ücretler için, yükseltilmeyen maaşlar için, ağır çalışma koşulları için, yetersiz personel vb. vb. Biz ne yaşıyorsak dünyada işçi- emekçiler aynı şeyi yaşıyor. Dolayısıyla kapitalizm hem içeride işçi emekçilere yönelik bir savaş yürütüyor hem de dışarıda paylaşım savaşını yaymaya, derinleştirmeye çalışıyor. 7 Ekim Aksa Tufanı’ndan sonra dünyadaki tüm ezilenler Filistin halkının yanında saf tuttu.
İran’a yönelik bir savaş hazırlığı var ve Türkiye’nin de bu savaşta bir pozisyon alması gibi bir tartışma var. Bu sebeple de Kürt hareketine yönelik ciddi bir hamle var. İran meselesinde Kürt Hareketi’nin ABD’yle beraber hareket etmesi yönünde bir basınç uygulandığını görmek gerekir. Savaş politikaları aynı zamanda içerde milliyetçiliğin yükseltilmesi, asgari ücrete zam yapalım susun, vergileri arttıralım susun demektir. Çünkü mermiye, bombaya ihtiyacımız var. Bu yetmeyecek sonra hep beraber memleketimiz uğruna savaşa girelim diyecekler. Ne uğruna? ABD uğruna. Ne uğruna ? Uluslararası tekeller ve onun yerli işbirlikçileri adına. Hem malımızdan hem canımızdan olmamız istenecek. Bugün yaşanan ve planlanan, örgütlenen budur. Buna karşı biz ne yapmalıyız? Aslında bir tartışma konusu da budur. Nasıl engel olunur en başta söylediğimizi tekrar söyleyelim. Durduracak tek şey sosyalist devrimdir. Bugün herkese devrim ve sosyalizm hayal geliyor. Malesef başka bir kurtuluş yok. Yeni Bolşevik partinin işleyişine ihtiyaç vardır. Yeni Ekim Devrimleri’ne ihtiyaç vardır.” dedi.
Soru cevaplarla son bulan panelde, sosyalistlerin görevinin devrim ve sosyalizm saflarını örgütlemek olduğu vurgusu yapıldı.