Dün akşam saatlerinde Ankara Altındağ’da Suriyelilere ait birçok ev ve iş yeri saldırıya uğradı. Son günlerde her gündemin içinde adım adım yükseltilen ırkçılık ikliminde polisin müdahale etmeyip yer yer yönlendirdiği saldırılara ilişkin Kaldıraç Hareketi de bir açıklama yayınladı.
Açıklamanın tamamı şu şekilde;
“Emperyalistler adına bölgede yaptığınız tetikçiliğin sonuçlarını ırkçılıkla halklara ödetemeyeceksiniz!
TC devleti, emperyalist efendilerinin 3. paylaşım savaşındaki hamlelerine uygun olarak Saray Rejimi olarak örgütlenmiştir.
Ve Saray Rejimi çözülmektedir. Bunu Saray’ın dostları da düşmanları da biliyor.
Dostları diyoruz; liberal solcular, burjuva demokratlar, hepsi birden TC’nin tetikçiliğinin sonuçlarını gizlemek için hezeyan hâlindedir. Hepsi, kendine “aydın” demekten hoşlanan bu okur-yazar takımının hepsi, yağma-rant ve savaşın yarattığı açlığın, yoksulluğun, öfkenin, devlete yönelmemesi için özel çabalar içindedir. Suriye, Libya, Kıbrıs, Azerbaycan… Hiçbiri, “bu savaşa karşıyız” diyemiyor.
Oysa kuraldır, önce kendi ülkene bakacaksın. Egemenlerin giriştikleri savaş, kendi halkının kanı da dâhil gerçekte başka halkların kanını akıtmak için girişilen savaşın bir parçasıdır. Ve her paylaşım savaşında işçiler, emekçiler, halklar egemenlerin savaşında taraf olmak yerine kendi ülkelerinin egemenlerinden başlayarak bu savaşın yaratıcılarına karşı çıkmak zorundadırlar.
CHP, son iki ayda peş peşe yapılan ve planlı olduğu görülen ırkçı saldırıların, yükseltilen milliyetçilik dalgasının, rant ve yağmanın sonuçlarının ağır biçimde yansıdığı afetlerin bu saldırılara zemin olarak kullanılmasında Saray Rejimi’nin bir parçası olarak aktif rol almıştır.
“Suriyelileri bir yılda evlerine göndereceğiz” açıklamaları yapana kadar hangi tezkereye hayır oyu verdiniz? Siz bu tablonun dışında mısınız? Güya muhalefet ettiğiniz iktidar, milyonlarca insanı açlık-hastalık cenderesinde sıkıştırırken büyüyen öfkeyi “aman sokağa çıkmayın”larla siz bastırmaya çalışmadınız mı? Su gibi en temel ihtiyaca insanlık dışı açıklamalar yapan Tanju Özcan’a “partiyi bağlamaz” dışında ne yaptırım uyguladınız? Ankara’daki göçmenlere saldırıların arkasından “Davul zurna ile uğurlayacağız misafirlerimizi. Lütfen sakin olun ve bize güvenin. “ diyorsunuz, ortağı olduğunuz iklimden sonra bu çağrınız saldırganlara değilse kime? Yoksa size kim, niye güvensin? Bu saldırılar, toplumsal mücadele güçlerine de gözdağı olarak sizin sayenizde kullanılmıyor mu?
Madem bu tablo Afganistan’daki savaştan oluşuyor, TC devleti Afganistan’da kimin adına bekçilik yapıyor?
Savaşın sahiplerine akıtılacak öfkeniz mi var; buyurun ABD elçiliklerinin önüne. Savaşın işbirlikçilerine, tetikçilerine mi hıncınız var; buyurun Saray’ın önüne.
Bir yanda emperyalist paylaşım savaşında tetikçilik, bir yanda asla dinmeyen içerideki direniş çizgisi, yönetememe krizini her geçen gün daha da derinleştirmektedir.
Öfke, yaratıcısına yönelmelidir. Halklara, işçilere, öğrencilere, kadınlara hiçbir gelecek sunmayan Saray Rejimi’ne bu öfkeyi kullanma fırsatı vermeyeceğiz. Savaş kundakçılığının, yağmanın, rantın ırkçılıkla saklanmasının karşısında duracağız.
Tek çıkış, halkların, işçilerin kendi kaderlerini ellerine almalarıdır. Halkların ortak mücadelesini büyütmekten, işçi sınıfının örgütlenmesinden başka çıkış yolu yoktur.”