Kaldıraç Hareketi 1 Mayıs ve deprem gündemli etkinlik düzenledi. Etkinlikte deprem bölgesinde gönüllü çalışan işçi-emekçilerin örgütlü güç ile iktidarı alabileceği vurgulanarak 1 Mayıs’ta Tandoğan Meydanı’na çağrı yapıldı.
Kaldıraç Hareketi, Ankara Yeni Sahne’de “Kurulacak bir yaşam, sorulacak bir hesap var!” şiarıyla 1 Mayıs ve deprem gündemli etkinlik düzenledi.
Etkinliğe Birleşik Devrimci Parti Genel Başkanı Elif Torun Öneren, Ali İsmail Korkmaz Akdeniz Armutlu Koordinasyon Merkezi, Üniversiversitelerarası Deprem Dayanışma Koordinasyonu, Batıkent Deprem Dayanışma Koordinasyonu, Ankara Deprem Dayanışma Koordinasyonu, Kocaeli Deprem Dayanışma Koordinasyonu, deprem bölgesinde gönüllü çalışan doktorlar, aşçılar, AGAFED üyeleri, veterinerler, inşaat işçileri, avukatlar, doğaseverler katıldı.
Depremde hayatını kaybedenler için saygı duruşuyla başlayan etkinlikte birçok konuşmacı yer aldı. Gönüllü veteriner Nidal Nur ilk sözü alarak deprem anında ve sonrasında yaşadıklarını anlattı. Nur, “Devletin resmi kurumlarından yiyecek ve su istediğimizde bize biz de depremzedeyiz dediler. Kişilerin depremzede olması anlaşılabilir ama kurumların anlaşılamaz.” dedi.
Sosyalist Kadın Hareketi (SKH) adına konuşma yapan Aliye Özkan, “Unutmak yok, affetmek yok. Ancak örgütlenerek hesap sorabiliriz.” diyerek tüm kadınları 1 Mayıs’ta Sosyalist Kadın Hareketi (SKH) kortejine çağırdı.
“Ancak örgütlenerek kazanırız”
Üniversite Deprem Dayanışma Koordinasyonu adına konuşma yapan Özge Tuğran, “Sadece üniversiteliler olarak değil aynı zamanda bulunduğumuz mahallelerde mahalleliler ile beraber dayanışmada bulunarak deprem bölgesindeki ihtiyaçları toparladık ve bunların oraya ulaştırılması için organizasyonlar yaptık. Biz biliyoruz ki bizi ancak yine biz kurtarırız. Birimizden birine bir şey olsa yine ilk biz koşarız. Bu yüzden ancak örgütlenerek kazanırız.” şeklinde konuştu.
“Herkes o amacı sahiplendi”
6 Şubat depreminin ikinci gününden itibaren Hatay bölgesindeki yiyecek ihtiyacını organize eden ve gönüllü aşçılık yapan Rafet Erden söz aldı. Yaptığı konuşmada dayanışmaya vurgu yapan Erden “Sıcak yemek çıkarmak özellikle insan psikolojisini göz önünde bulundurduğumuzda çok önemlidir. Herkesin yapacağı bir şey vardır. Ben ne yapabilirim ki dememeliyiz. Benim olmadığım yerde kimse yoktur ilkesini esas edinirsek dünyayı daha yaşanabilir kılabiliriz.” dedi.
Bir diğer gönüllü aşçı ve Kaldıraç Dergisi okuru Ateş Samatlıoğlu ise “Orada herkesin bir amacı vardı, herkes o amacı sahiplendi.” dedi.
“Bu etkinliğe beni çağırdıklarında düşünmeden gidelim dedim. Biz ordayken, burada sahneye çıktığımız gibi önlüklerimizle gitmedik. Biz isimsiz kahramanlardık.” diyen bir diğer gönüllü şef Kerem Çolban dayanışmayı büyüten herkese teşekkür etti.
“Örgütlü hareket etmek lazım”
Deprem bölgesinde 23 gün kalan ve Ali İsmail Korkmaz Armutlu-Akdeniz Koordinasyon Merkezi’ne duş inşa eden inşaat işçisi Yunus Topaloğlu söz aldı. Konuşmasında örgütlülüğün zorunluluğuna vurgu yapan Topaloğlu Ali İsmail Korkmaz Armutlu-Akdeniz Koordinasyon Merkezi’ni anlattı:
“Herkes atom gibi çalışıyordu. Ben pimaş taşırken bir bakıyordum 4-5 tane genç peşimden dolanıyor, ‘Ortak biz de ucundan tutalım’ diyorlardı. Orada komün bir yaşamımız vardı. İstediğimiz de bu değil mi zaten? Ben ne yapabilirim dememek lazım, biz ne yapabiliriz demek bir adım öne taşımak lazım. Örgütlü hareket etmek lazım. Hiç tanımadığımız insanlarla ekmek bölüştük, aile olduk. Herkesin yapabileceği bir şeyler vardır.” dedi.
“Özgür dünyayı kurana dek mücadeleye devam edeceğiz”
Gönüllü doktor ve Kocaeli Deprem Dayanışma Koordinasyonu adına konuşan Aslıhan Hot, Hatay’a ilk gittiğinde sadece hastanelerin değil doktorların da enkaz altında kaldığını hatırlatarak “Binlerce hatta yüz binlerce yaralısı olan şehirde doğru düzgün çalışan bir hastane bile yoktu. Defne ilçesi Akdeniz Mahallesi’nde kurduğumuz Ali İsmail Korkmaz Armutlu-Akdeniz Koordinasyon Merkezi’nde bir arkadaşımızın yıkılan kliniğinden çıkardığımız malzemelerle küçük bir acil kurduk ve yüzlerce kişinin tedavisini yaptık. Bir süre sonra dayanışmayla acilimiz küçük bir hastaneye dönüştü ve kapıda hazır bekleyen acil servis gönüllülerimizle bir ambulansımız bile vardı. Neler gördük Antakya’da? İnsanların yardım çığlıklarına kayıtsız kalındığını gördük. Gelen yardımların cihatçı çetelere kaçırılmasından vinçlerin engellenmesine kadar… Biz mücadelemize sadece bu depremin değil yaşanan tüm katliamların hesabını sorana dek, özgür dünyayı kurana dek devam edeceğiz. 1 Mayıs alanlarında görüşmek üzere.” şeklinde konuştu.
“Dayanışma yaşatır rant öldürür”
Ankara Deprem Dayanışma Platformu (ADDP) adına konuşma yapan Mete Elçi ise “Biz çok politik bir iş yaptık çünkü dayanışma politik bir iştir. Koordineli bir çalışmaya ihtiyaç vardı. Deprem bölgesinde de burada da. Eğer örgütlenmezsek afetler yine katliama dönüşecek. Ankara Deprem Dayanışma Platformu’nun mahalle mahalle birimlerinin olması ve insanların kendi sokaklarını, mahallelerini yönetmesi lazım. Dayanışma yaşatır rant öldürür diyerek konuşmamı sonlandıracağım.” şeklinde konuştu.
Ankara Avukat Dayanışması üyesi Barış Altınsoy deprem bölgesinde Gezi Direnişi’ndeki dayanışmanın olduğunu kaydederek şunları söyledi:
“Ciddi bir kira ve konut sorunu var şu an Ankara’da. 450.000’ü geçkin insanın deprem bölgesinden buraya geldiği söyleniyor. 1 Mayıs’ta Deprem korteji kurma gibi bir hedefimiz var. Deprem aslolan gündemimizdir. Hepsinin hesabını soracağız.”
“Çürümüş iktidarın kokusu”
Birleşik Devrimci Parti Genel Başkanı Elif Torun Öneren etkinliği düzenleyen Kaldıraç Hareketi’ne teşekkür ederek sözlerine başladı. Öneren, “Katliamlarla dolu bir tarihimiz var. Suruç, 10 Ekim, Amed, 6 Şubat depremi… Kızını ve 47 kişi 1. dereceden akrabasını kaybetmiş bir anne olarak konuşuyorum. Vinçlerin, yardımların engellendiğine şahit oldum. Kızımın enkazdan çıkarılmasını beklerken İHH gelip elime kuran tutuşturdu. Hatay hala ceset kokuyor ama o koku sadece cesetlerin değil aynı zamanda çürümüş iktidarın kokusudur. Asıl biz onları enkazın altında bırakacağız. Saraylarından kan damlayan bu iktidarı birleşik mücadele ile yıkacağız.” şeklinde konuştu.
“Bu sistemi enkaz altında bırakmalıyız”
Makine Mühendisleri Odası Ankara Şube’den Mehmet Erşat Akyazılı ise konuşmasında depremi duyar duymaz yola çıkan maden işçilerinin çalışmalarından bahsetti. Akyazılı “Sistem bizi eziyorsa bizde tıpkı madenciler gibi, karıncalar gibi çalışmalı ve bu sistemi enkaz altında bırakmalıyız. Küçük anlaşmazlıkları göz ardı edip birleşmeliyiz ve hep beraber dayanışmayla bunu yapmalıyız. Herkesi selamlarım…” dedi.
Kaldıraç Hareketi: “Bu pisliği devrim temizler”
Kaldıraç Hareketi adına Yusuf Özkan konuşma yaptı. Bizleri mezarlarımız olacak binalarda oturmaya zorlayan bu sistemin 6 Şubat’ta gerçekleşen yıkımın suçlusu olduğunu vurgulayan Özkan ilk günden itibaren çalışmaların gönüllülerle birlikte yürütüldüğünü, devletin üç gün yüzünü herkesten sakladığını belirtti.
Özkan, konuşmasına şöyle devam etti:
“Utandıklarından falan değil, yanlış anlaşılmasın, yeni rantın hesabını yaparken, bölgeye çeteleri nasıl yerleştireceklerini planlarken, yeni nüfus politikalarını oluştururken geçen zaman budur belki. Ya da belki satacakları çadırların fiyatlarını belirleyememişlerdir. Devlet, bizce budur. Saraylardakiler tarihleri boyunca hiçbir zaman işçilerden, emekçilerden yana olmamışlardır. Bugün burada toplanan herkes, bizle beraber çalışmalara katılmış olan herkes, eminiz ki Saray’ın halk düşmanlarıyla dolu olduğunu biliyordur. Madem bunu biliyoruz, öyleyse ona göre tutum almalıyız. Onlar, halk düşmanları, bizlere enkazın altındaki canlarımızın bir bir ölmelerini izlettirdiler. Yardım tırlarına el koydular, IŞİD’e gönderdiler. Döve döve insanları öldürdüler. Kanları, çadırları, yardım malzemelerini sattılar. Çalışma yürüten devrimcileri ‘Sizi kaybederiz’ diye tehdit ettiler. Daha aklıma gelmeyen bir ton pislik…”
“Bu pisliği ancak devrim temizler” diyen Özkan artık hesap sorulmadan yaşanabilecek onurlu bir yaşam olmadığının altını çizdi. Deprem bölgesinde gönüllü çalışan işçilerin, emekçilerin, öğrencilerin, kadınların, doktorların, mühendislerin, avukatların, aydınların, sanatçıların ülkeyi yönetebileceğini söyleyen Özkan “Biz yöneteceğiz, diyebilelim, buna inanabilelim ve örgütlü mücadelemizi büyütebilelim.” dedi.
Herkesin canını yakan böylesi büyük bir katliamın üzerinin seçimle kapatıldığını kaydeden Özkan şunları ekledi:
“Onlar istedikleri kadar, istedikleri gündemle medyayı karartsınlar, insanların odağını başka yere çekmeye çalışsınlar. Bizler, yüzbinleri kaybetmiş olan bizler, acımızı öfkemize katmaya devam ettiğimiz sürece, bu mevzu kapanmaz. Görülecek bir hesabımız var. Bunu yüz tane seçim yapsalar, bize unutturamazlar. Kitleler, seçimlerle bir şeylerin değişebileceğine inandırılabiliyor. Bizce seçimler düpedüz bir düzmecedir.”
“Devrim için ileri ya sosyalizm ya ölüm”
Önümüzde 1 Mayıs’ın olduğunu ve 1 Mayıs’ın sınıfın tüm kesimine ait olduğunu hatırlatan Özkan şu çağrıyı yaptı:
“İşçi katliamlarında ölmek istemeyen işçileri, yaşamları yok sayılan kadınları, rüzgar tersten esse üniversiteleri kapatılan, zapt edilemeyen öğrencileri, deresine, hayvanlarına, ağaçlarına sahip çıkan doğa koruyucularını, emperyalist politikalarla birbirine kırdırılması planlanan halkları, ve en önemlisi, tüm depremzedeleri ve deprem gönüllülerini, 1 Mayıs alanlarını kendi gündemleriyle doldurmaya davet ediyoruz.
Her birinizi devrimci saflarda örgütlenmeye, Kaldıraç saflarında örgütlenmeye çağırıyoruz. Devrim için ileri, ya sosyalizm ya ölüm!”
“Her gün 1 Mayıs her gün kavga”
Konuşmaların ardından deprem bölgesinden gelen müzisyen Sabahattin Sel’in ve Grup Günyüzü ezgilerini söyledi; şair, fotoğrafçı Mehmet Özer şiirlerini okudu. İnşaat işçisi Yunus Topaloğlu da Bekir Kilerci’nin Fırtına Kopanda şiirini okudu.
Etkinlik 1 Mayıs marşının okunması ve “Her gün 1 Mayıs her gün kavga” sloganlarıyla sona erdi, 1 Mayıs’ta Tandoğan Meydanı’na çağrı yapıldı.
Dün gerçekleşen etkinliğimizi hep beraber 1 Mayıs Marşı'nı söyleyerek ve 1 Mayıs'ta alanlarda görüşmek üzere diyerek sonlandırdık.
"Kurulacak bir yaşam, sorulacak bir hesap var.
Çözüm ellerimizde, sosyalizmde." pic.twitter.com/9l0lFiYWIz— Kaldıraç Ankara (@KaldiracAnkara) April 26, 2023