Limak-İçtaş’ın Muğla Akbelen’deki termik santralin maden sahasını genişletmek için Akbelen ormanında ağaç kıyımını başlatması üzerine çadır nöbetine başlayan İkizköylüler günlerdir direniyor. Jandarma saldırılarına rağmen İkizköylüler ve direnişe destek için pek çok ilden Akbelen’e gidenler Akbelen ormanına sahip çıkmak için direnmeye devam ediyor.
Rant-yağma-savaş ekonomisi Saray’ın gerçekliğidir. Direniş de bizim gerçekliğimizdir.
Yaşamlarımız üzerinden hesaplar yapanlar, doğayı katlederek ihalelerle rant dağıtanlar, savaş kundakçılığı yapanlar bu yağma-rant-savaş ekonomisinden besleniyorlar. Bu şirketlerin ve diğer büyük tekellerin patronları, Akbelen’de direnen köylülerin karşısına jandarmayı sürerler, işçi direnişlerini saldırılarla boğmaya çalışırlar, toplu iş sözleşmesi süreçlerinde çeteler olarak karşımıza çıkarlar. Her güne yeni bir zam haberiyle uyandığımız bugünlerde, bizlere yeni vergi zamlarını planlarken bu şirketlerin vergi borçları bir gecede silinir. Karşımızdaki böyle bir çete organizasyonudur.
Direniş yol gösteriyor. Ormanını savunmak için nöbet tutan İkizköylülerin yaptığı gibi yaşamlarımız için doğrudan harekete geçmek, kurtarıcı beklemeden alana meydana, sokaklara çıkmak, direnenlerin sesini kent merkezlerinde ve yerellerde de duyurmak, onurlu bir yaşam isteyen herkes için bir zorunluluktur. Direnenler; işçiler, emekçiler, kadınlar, halklar, öğrenciler olarak birbirimizden güç almaya, direnişi büyütmeye!
Akbelen’de direnenlere güç vermeye!
Kurtuluş yok tek başına;
ya hep beraber ya hiçbirimiz!