İzmir Kadınlar Birlikte Güçlü, Konak-Karşıyaka vapurunda kadınların taleplerini dile getirdikten sonra Karşıyaka Vapur İskelesi’nden Karşıyaka İzban’a yürüdü. Burada mumlar, bahhur ve defne yaprakları ile açıklama yapıldı.
Yapılan açıklama şu şekilde:
6 Şubat 04.17’de Maraş merkezli yaşanan depreminin üzerinden bir yıl geçti. Sermayeye açılan kentlerde, güvenli diye satılan evler mezarımız oldu. Deprem bir katliama dönüşürken her afet bir felakete dönüştü. Yaşanan yıkımın ardından sorumluları, gerçekleri biliyoruz; acımızla, öfkemizle, isyanımızla buradayız. Unutmuyoruz, affetmiyoruz, hesap soruyoruz!
6 Şubat depreminde bir ses yükseldi enkazların altından “Devlet nerede?” Bu ülkenin en büyük kamu kuruluşu Kızılay halka çadır satarken, insanlar sosyal medya üzerinden hayatta kalmaya çalıştığı zamanda internete kısıtlama getirirken, acil kamusal seferberlik yerine televizyonlarda şov yapıp para toplarken, Erdoğan televizyondan halkı tehdit ederken, bugüne kadar toplanan deprem vergilerine ne olduğunu açıklayamazken, birkaç ay sonra çadırlara “kaçak elektrik kullanıyorsunuz” diyerek elektrik sayacı bağlarken karşımıza çıktı.
“En temel ihtiyaçlar halkın dayanışması ile karşılanıyor”
Deprem bölgelerinde özellikle Hatay’da “hayat normale döndü” açıklamaları yapılıyor, hastane açılışı bir şova dönüştürülüyor. Çadırda yaşanan vatandaşımız kalmamıştır yalanları söylenirken bir yıl sonra Erdoğan Hatay’a gittiğinde çadırda kalanlar görünmesin diye çadırlar kaymakamlık talimatı ile sökülüyor. Açılan hastane de yeterli ekipman olmadığı için hastalar tedavi edilemiyor, ulaşım olmadığı için hastaneye ulaşım sağlanamıyor, yeterli sayıda personel olmadığı için sağlığa erişim mümkün olmuyor. Her yağmur yağdığında hastaneyi su basıyor. En temel ihtiyaçlar halkın dayanışması ile karşılanmaya devam ediyor. Barınma, beslenme, eğitim, sağlık, ulaşım gibi en temel kamu hizmetlerine erişim sağlanamıyor.
“Enkazların başında rant kavgası”
Erdoğan’ın talimatı ile çıkarılan rezerv ve acele kamulaştırma yasası ile zeytinlik alanlara, tarım arazilerine el konuluyor. Bizi enkaz altında bırakanlar özellikle Hatay’da enkazların başına geçip rant kavgasına düşüyor. Sulamasız, denetimsiz yapılan yıkımlar kentleri toza, asbeste boğuyor. Tarım alanlarını, asırlık zeytin ağaçlarını imara açan sermaye-devlet işbirliğindeki yasalar ile Dikmece’de, Gülderen’de yürütülen istimlak; Mileyha Kuş Cenneti ile Asi’nin kollarına molozlar dökülüyor.
“Kadınların can güvenliği yok”
Bir yıldır; kadınlar can güvenliği olmadan taciz ve istismar riski altında; failleri ile çadırlarda yaşamak zorunda kalıyor. Şiddeti önleyen mekanizmalar işlemediği gibi konteynıra kurulan ŞÖNİM’e rüzgarlı havada ağaç devriliyor. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ve yoksulluğun derinleştiği deprem bölgelerinde bakım emeği kadınların üzerinde artarak devam ediyor.
“Kayıp çocuklar nerede?”
Depremin ardından kayıp çocuklar cemaat ve tarikatlara teslim edildi. Kayıp çocuklar nerede sorusuna Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Manihur Özdemir Göktaş tek bir açıklama yapamıyor. Deprem bölgesindeki refakatsiz bin dokuz yüz on iki çocuk nerede? İstanbul Sözleşmesi’nin bir gece kararnamesi ile fesh edilmesinin ardından çocukları, kadınları, LGBTİ+’lar şiddetle başa başa bırakılırken deprem bölgelerinde erkek şiddeti artıyor. Yoksulluk-bakım emeği krizi ile baş başa bırakılan kadınlar, deprem bölgesinde bunun yükünü omuzlarında daha fazla taşıyor.
“Bizi enkaz altında bırakanlardan hesap soracağız”
Dönemin Şehircilik ve Çevre Bakanı; bu katliamın sorumlularından biri olan Murat Bakan, şimdi İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne AKP’nin adayı olarak gösterilirken geçtiğimiz günlerde depremde yitirdiklerimizin sayısının 130 bin olduğunu itiraf etti. Dönemin Hatay Belediye başkanı Lütfü Savaş’ın ise yeniden belediye başkanlığına adaylığı açıklandı. İmar affı çıkaranlar, binaları denetlemeyenler, izin verenler bu katliamın sorumlusudur. Aylardır halktan gerçekleri saklayanlardan bizi enkaz altında bırakanlardan hesap soracağız!
Deprem bölgesindeki kadınların “Hepiniz bilin, Sesimizi duyun, duyurun” sesine İzmir’den ses oluyoruz:
- Deprem bölgesinde, özellikle Hatay’da barınma sorunu hala çözülmedi, büyük bir krize dönüştü. Afet sonrasında sağlanması gereken geçici konutlar ortada yok; hala konteynır bulamamış, çadırda, barakada, serada; yazın sıcaktan, kışın soğuktan hafif-orta hasarlı evlerde kalan aileler var. Sağlıklı, güvenli barınma temel bir haktır; devlet depremzedelere derhal planlı, güvenli, geçici konutlar sağlamalıdır!
- Deprem bölgesinde, özellikle Hatay’da, kesintisiz temiz suya erişim hala büyük bir sorun. Derme çatma barınaklarda çamaşır yıkamak, yemek pişirmek, çocuklara düzenli banyo yaptırmak, genel temizlik büyük bir yük olarak kadınların sırtında. Şebeke suyu güvenli biçimde kullanılamıyor. Kesintisiz temiz su temel bir haktır; devlet deprem bölgelerine derhal kesintisiz temiz su sağlamalıdır.
- Deprem bölgesinde, özellikle Hatay’da genel sağlık ve kadın sağlığı koşullarında büyük bir kriz yaşanıyor. Menstrual hijyen ürünlerine erişememek kadınların sağlığını tehdit ediyor; hastaneler yetersiz, uzman hekim yok. Toplu ulaşım olmadığı için hastanelere ulaşmak mümkün değil. Depremden bu yana büyük bir travma yaşanan kentlerde ne çocuklara ne yetişkinlere yaygın psiko-terapi desteği sağlanıyor. Sağlık temel bir haktır, devlet deprem bölgelerinde derhal genel sağlık ve kadın sağlığı hakkına ilişkin sorumluluklarını yerine getirmelidir.
- Deprem bölgesinde, özellikle Hatay’da elektrik-internet şebekeleri hala sağlıklı, düzenli çalışmıyor. Elektrik sürekli ve günlerce kesiliyor; elektrik sobasıyla ısınan konteynırlar buz kesiyor; yağmur yağdığında elektrik çarpıyor, yangın çıkıyor. Kesintisiz internete ulaşmak büyük bir sorun. Eğitim hayatına yetersiz-eşitsiz koşullarda devam ederek sınavlara hazırlanan çocuklar internetten yararlanamıyor; yollar hala delik deşik. Devlet deprem bölgelerine derhal güvenli temel altyapı sağlamalıdır.
- Deprem bölgesinde, nitelikli eğitim sağlanamıyor. Çocukların okula giderken kullandığı yollarda enkaz kaldırma çalışmaları sürerken çocuklar molozların olduğu yerlerden okula gitmek zorunda kalıyor, trafik ışıklarının ya da kurallarının olmadığı yerlerden okula ulaşmaya çalışıyor. Çocukların güvenli olarak okula gitmesi sağlanmalı, depremden etkilenen çocuklara takviye dersler yapılmalı, nitelikli-güvenli şartlarda eğitim sağlanmalıdır.
- Deprem bölgesinde, özellikle Hatay’a kadınların şiddete uğradığında başvuru yapabileceği yerler hala yok. Hatay’da konteynıra kurulan ŞÖNİM’in üzerine ağaç devrildi. Şiddete karşı kadınları önleyici hiçbir yasa uygulanamıyor. Kadınlar failleri ile çadırlarda, konternırlar da yaşamaya mecbur bırakılıyor. Deprem bölgesinden 6824 sayılı yasa etkin biçimde uygulanmalıdır.
- Deprem bölgesinde kayıp çocuklara ne oldu sorusu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından cevapsız bırakılıyor. Çocukların istismara açık olduğu bölgede çocukları şiddete karşı önleyici yasalar etkin olarak uygulamalı, refakatsiz 1912 çocuğa ne olduğu açıklanmalıdır.
- Deprem bölgesinde, özellikle Hatay’da çıkarılan rezerv alanlar ile tarım alanları imara açılmakta, acil kamulaştırma ile imar planları oluşturulmakta ve talanın önü açılmaktadır. Yıkılan kentler, devletin ve sermayenin iştahını kabartırken kamusal alanlar yok edilmektedir. Bölgede acil kamusal alanlar oluşturulmalıdır.
- Deprem bölgelerinde zeytinliklere, arazilere, tarlalara istimlak adı altında el konulmasına son verilmelidir. Yıkımın yoğun olduğu bölgede asbeste karşı önlem alınmadan yapılan yıkımlar ciddi solunum yolu enfeksiyonlarına neden olmakta, ilerleyen zamanlarda ciddi sağlık sorunlarına yol açmaktadır. Asbeste karşı önlem almadan yıkımlar gerçekleştirilmemelidir. Molozlar yaşam alanlarına yakın bölgelere dökülmemelidir.
- Deprem bölgelerinde özellikle Hatay’da halkın kendi imkanları ile kurduğu yaşam alanları zorla kaldırılarak “konteynar kentler”de yaşamaya mecbur bırakılıyor. Şartları iyileştirilmeden bölge halkı zorla konteyner kentlere götürülmemeli, ortak yaşam alanları kaldırılmamalıdır.
- Deprem bölgesinde, kadınların üzerindeki bakım emeği katlanarak arttı. Deprem bölgesinde kreş, yaşlı bakım evleri ve çamaşırhaneler kurulmalıdır.
- Deprem bölgesinde özellikle Hatay’da işyerleri yıkılan kadınlara destek sağlanmalı, borçları ertelenmeli, işsiz kadınlara istihdam sağlanmalıdır.
“Eğer yangında yanmazsa 21 metrekarelik konteynar da yaşamaya çalışıyorum” diyen Hataylı Semire’nin, “Biliyor musunuz tüm bu olumsuzlukların içinde anka kuşunun küllerinden yeniden doğduğu gibi enkazlarımızdan yeniden doğup şehrimizi yeniden kuracağız” diyen kadınlar ile hesap soracak, yeni bir yaşamı inşa edeceğiz. Sadece hayatta kalmak değil, insanca bir yaşam istiyoruz! İzmir’den deprem bölgesine kızkardeşliğimiz ile ellerimizi birleştiriyor, unutmuyor, affetmiyoruz!