- Bugün İstanbul Sözleşmesi’nin feshi iddiaları, devletin failleri koruması, yargının işlevsizliği konularıyla kadınlar kapsamları bir saldırıyla karşı karşıya fakat bir yandan da tüm bunlara karşı sokaklara çıkıp hakları ve hayatları için mücadele ediyorlar. Bu tablo içinde siz yaşananları nasıl değerlendiriyorsunuz ve sizce bugün kadınların ruh hali nedir?
Çoklu krizler içinde debelenen bir toplumun içindeyiz. Sağlık boyutunda yaşadığımız krizden tutalım da, ekonomik kriz, siyasal kriz kadınların hayatını doğrudan etkilemiş durumda. Erkek egemenliğinin salgın döneminde nasıl kadınlara karşı güç kazandığını hepimiz deneyimliyoruz. Bakım emeğimizin artmasında, çalışma yaşamındaki eşitsizliğin derinleşmesinde, daha da yoksullaşmamızda, ev içinde artan erkek şiddetinde…
Bu krizli ortamı derinleştiren siyasal iktidar ise kendi tahtı sallandıkça giderek otoriterliğini artırıyor. İnşa etmek istediği düzene geçişi, baskılarla yasaklamalarla gerçekleştirmekten başka yolu kalmamış durumda. Baskılarını giderek arttırıyor ama kendi krizi, sancıları içinde debeleniyor. Düzeninin çürümesinin bütün yükünü ve acılarını da ezilenlere çektirmek istiyor. En başta kadınlara…
İstanbul Sözleşmesi’nin feshi kararı alınmasının en büyük nedeni ise iktidarın kendisine karşı en direnişçi kesim olan kadınları pasifleştirmek, aynı zamanda erkekleri güçlendirmek.
Mafya düzeni üzerinde yükselen, keyfi, baskıcı, talancı, kendinden başka herkese yasak uygulayan kadın düşmanı bir iktidarın aldığı bu kararı biz kadınlar tanımıyoruz ve kazandığımız haklarımızdan vazgeçmiyoruz.
Kadınlar olarak haklarımıza yapılan bu saldırıya karşı olan öfkemizin içimize dökülmesi yerine sokağa taşması gerektiğini biliyoruz. Gerçekten en dinamik, en kararlı ve direnişçi güç olma potansiyelini taşıyoruz.
- Devletin ve erkeklerin kapsamlı saldırıları karşısında kadınlar bir arada olmaktan, yan yana mücadele etmekten, birbirlerinden güç alıyorlar. Sizce bugün kadınların örgütlülüğünün durumu nedir? Bir kadın örgütü olarak kadınların örgütlenme biçimlerine ve yaklaşımlarına ilişkin fikirleriniz, politikalarınız nelerdir?
Kadın hareketi ve örgütlülüğü açısından tarihsel diyebileceğimiz günleri yaşıyoruz. Dünyada ve bizde yükselen radikal nitelik de taşıyan bir mücadelemiz var. “Patriyarkal kapitalizmin eseri olan doğal-insani yıkımın eşiğindeki bir dünyada, yeryüzünün kurtuluşunun öncü gücü neredeyse kadınlar oldu” tespitleri yapılıyor.
Yükselen bir kadın mücadelesi içinde etkinliğini arttırma, kendini güçlendirme çabasında olan farklı ideolojik politik eğilimlerin var olduğu bir dönemdeyiz. En uçta eleştirel bir örnek verirsek, “Türk Feminizmi” diye bir şey de ortaya çıkardılar.
Bizce erkeklerden bağımsız bir çizgiye; örgütsel, ideolojik bir ayrılığa sahip olması gerekiyor kadın kurtuluş hareketinin. Devletten, sistemden, erkeklerden bağımsız kadın hareketini savunuyoruz. Kadın olmaktan kaynaklı ezilme biçimleriyle mücadele eden, ezilen bir toplumsal grup olan bütün kadınların çıkarını savunan bağımsız bir mücadele hattını savunuyoruz. Kadın hareketinin bağımsız olmadığı pek çok örgütlülük biçimi kadın kolları tarzına ya da alt bir mücadele başlığı ile ele alınan edilgin bir konuma sürükleniyor.
Biz Kırkyama Kadın Dayanışması olarak bağımsız kadın hareketini savunuyoruz. Feminist mücadeleyi büyütmek, kadın dayanışmasını ve örgütlülüğünü güçlendirmek temel amacımız.
- Son olarak, bugün İstanbul Sözleşmesi’nin feshine ilişkin yürütülen mücadeleyi nasıl değerlendiriyor, bu sürecin nasıl kazanımları olacağını düşünüyorsunuz? Sözleşmeye ilişkin kararnamenin geri çekilmesi ya da sözleşmenin uygulanması sizce nasıl bir yol ile mümkün?
Şiddetten uzak, eşit, özgür, güvenli bir yaşamı kurma mücadelesi için İstanbul Sözleşmesi’nin feshine yönelik alınan karara karşı direnmeyi çok önemli görüyoruz. Çok farklı perspektiflere sahip kadın örgütleri, bağımsız kadınlar, genç kadınlar, çeşitli alanlarda mücadele yürüten kadınlar İstanbul Sözleşmesi’nin hedefe konulmasına büyük bir tepki oluşturdu. İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik bu saldırıların kazanılmış diğer haklarımıza yönelik devam edecek saldırıların da önemli bir adımı olarak değerlendiriliyor. Pek çok kadın çok farklı kanallardan, farklı biçimlerle sözleşmeyi savunan eylem ve etkinliklerde bulunuyor. Biz de Kırkyama Kadın Dayanışması olarak İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmeme kararlılığının bütün kadınlarla, bütün kadın örgütleriyle birlikte ortaya konulmasını çok önemli görüyoruz. Kadınların yan yana gelmeleri seslerini ve güçlerini birleştirmeleri sözleşmeye ilişkin kararnameyi yapanları güçsüzleştirecektir. Bu gittikçe otoriter hale gelen, yağmacı, talancı, mafyatik, kadın düşmanı düzen bizim mücadele birikimimizle direnişimizle kararlılığımızla sarsılacaktır.