- Bugün İstanbul Sözleşmesi’nin feshi iddiaları, devletin failleri koruması, yargının işlevsizliği konularıyla kadınlar kapsamları bir saldırıyla karşı karşıya fakat bir yandan da tüm bunlara karşı sokaklara çıkıp hakları ve hayatları için mücadele ediyorlar. Bu tablo içinde siz yaşananları nasıl değerlendiriyorsunuz ve sizce bugün kadınların ruh hali nedir?
Evet, öncelikle siyasal iktidar ve ortaklarının sıkışıklığını, devletin içeride düşman seçme politikalarından biri olarak kadın/feminist hareketi seçtiğini görüyoruz. Mevcut iktidarın herhangi bir kadın politikası olmadığı gibi kadınları kendi içinde ayrıştırmaya yönelik politikalar izlediğini görmekteyiz. Bir topluluğun içerisinde zayıf halka olarak seçtiğini -lgbt+’lar, fakirler, feministler, Ermeniler, Kürtler…- teşhir edip hedef haline getiriyor, yaşam tarzlarını, inançlarını ve dillerini ön plana çıkarıp değerler -sünni türklük değerleri- üzerinden linç politikasını örgütlüyor, kadın/feminist hareketin mücadele ederek kazandığı İstanbul Sözleşmesi’ni bir seçim stratejisi olarak görüyor. Kendi yarattıkları örgütlü kötülüğü konsolide etme çabasındalar. Elbette bu örgütlü kötülük hali kadınlarda güvensizlik yaratmış durumda. Sokakta, evde, iş yerinde… yaşamın tüm alanlarında.
- Devletin ve erkeklerin kapsamlı saldırıları karşısında kadınlar bir arada olmaktan, yan yana mücadele etmekten, birbirlerinden güç alıyorlar. Sizce bugün kadınların örgütlülüğünün durumu nedir? Bir kadın örgütü olarak kadınların örgütlenme biçimlerine ve yaklaşımlarına ilişkin fikirleriniz, politikalarınız nelerdir?
Erkek devletin, son olarak elini uzattığı İstanbul Sözleşmesi’nin feshi tartışmalarından, daha önce göremediği bir kadın örgütlülüğünü gördüğünü düşünüyoruz. Kadın dayanışmasının her dönemden daha güçlü olduğunun farkındayız. Siyasi parti kadın örgütlenmesi karma ve özgün olmak üzere kadınlar olarak karar aşamalarında, kadın ilkelerinden taviz vermeden yürüyoruz. İlkeli kadın politikalarımızla; radikal değişimler hedefliyoruz. Esasında erkek iktidarın anlayamadığı ve kabul edemediği de budur. Bizlerin hayatlarımız hakkında söz söylememiz, yaratmaya çalıştıkları kadın rollerini alaşağı ediyor.
- Son olarak, bugün İstanbul Sözleşmesi’nin feshine ilişkin yürütülen mücadeleyi nasıl değerlendiriyor, bu sürecin nasıl kazanımları olacağını düşünüyorsunuz? Sözleşmeye ilişkin kararnamenin geri çekilmesi ya da sözleşmenin uygulanması sizce nasıl bir yol ile mümkün?
İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesine yönelik girişimleri; erkek devletin, kadın düşmanlığı politikalarının teşhiri olarak da yorumlayabiliriz. Bunu en üst perdeden yapılan değerlendirmelerde de kadın cinayetlerine dair yaptıkları açıklamalarda da gerçek fikirlerini açıkça söylemelerinden anlıyoruz. Bir çekince ve kaygı içerisinde değiller. Fütursuzca yaşamımıza dayatılan politikalar karşısında bu iktidarı kadınların göndereceğini biliyoruz. İstanbul Sözleşmesi’ni uygulayana kadar sokakları terk etmeyeceğiz.