Karar alındığı günden beri HDP’nin ‘Demokrasi Yürüyüşü’ hamlesinin, bugünkü koşullarda iyi bir irade olduğunu düşünmüştüm ve Hakkari, Van, Edirne süreçlerini izledikçe de hep şöyle demiştim: Sayı önemli değil, önemli olan bu saldırıya karşı zor koşullarda da olsa ortaya bir karşılık koymak. Öyle de oldu üç gündür; bütün baskılara karşın program kararlılıkla uygulanırken, insanlar ne kadar engellenirlerse engellensinler bir biçimde yürüyüşçülere olan sevgilerini ortaya koymayı başardılar. Ama Kadıköy önceki akşam başka bir şey yaptı. Tuttu iradenin üstüne bir de kitlesel güç koydu ve herkesi çok keyiflendirdi. Henüz tam kendi ‘normalini’ sahaya yansıtamadı belki ama bu kadarı bile çok büyük moral yarattı.
Sonuçta, HDP, faydasını daha sonra yeniden anlayacağımız bir işe kalkıştı ve her şeye rağmen programını aksatmadan uygulayarak ortaya sağlam bir irade koyuyor. Faydasını daha sonra göreceğiz derken, kastettiğim şey şu: Bazı şeyler zamanında yapılırsa yapılır, yapılmazsa daha sonra yapma iradesi de zayıflamaya başlar. Yürüyüş, böylesi bir sürece ‘dur’ demenin iradesini ortaya koydu. O yüzden, sayılar önemli değil, bu doğru bir iradedir diye düşünmüştüm. Ama Kadıköy, işi bu kadarla bırakmadı. Bir kez daha iyi öncülük edilirse insanların her şeye hazır olduğunun işaretini verdi.
Gerisini düşünmek “HDP tükendi bitti” hayalleri kuranların işi. Varsın düşünsünler, HDP’yi düşünmedikleri bir tek gün yok ki zaten!