Kadıköy Dayanışma Ağı ile çığ gibi büyüyen sorunlara karşı dayanışmanın önemini konuştuk: Bir kar topu gibi büyümeye başladık. Herkes kendi mahallesindeki ihtiyacı olan kişilere ulaştı. Maske ve siperlik yaptık. Evsizlere sıcak yemek yapıyoruz. Öğrencilerle ve yaşlılarla dayanışıyoruz
Tüm dünyaya yayılan koronavirüs salgını (Kovid-19) ile birlikte pek çok insan çaresiz kaldı. Ekonomisi iyi olan ve sosyal devlet anlayışını benimseyen ülkeler yurttaşları için pek çok sosyal paket, mali yardım yaparak yurttaşlarını kısmen de olsa salgına karşı korudu. Türkiye’de ise AKP iktidarı yoksullar, ezilen kesimler, sokakta yaşayan insanlar, günü birlik çalışarak geçimini sağlamaya çalışan yurttaşlar için herhangi bir sosyal paket, herhangi bir ciddi destek açıklamadı. Paketler daha çok sadaka düzeyinde kaldı. Yurttaşlar kaderine terk edildi. Dayanışma ağları da iktidarı rahatsız etti, dayanışma faaliyetleri engellenmeye çalışıldı. Salgın döneminde yurttaşların ihtiyaçlarını karşılayabilmek için yerelde çok sayıda dayanışma ağı kuruldu. Kadıköy Dayanışma Ağı (KDA) da bunlardan biri. Kadıköy Dayanışma Ağı, bugüne kadar pek çok kampanya gerçekleştirdi. Gerçekleştirilen kampanyaları KDA üyesi Melis Akyürek gazetemize anlattı.
‘İnsanlar çaresiz bırakıldı’
Kadıköy Dayanışma Ağı üyesi Melis Akyürek, Kovid-19 salgınının ilk başladığı mart ayında gelen yasaklarla birlikte herkesin bir şekilde evine kapanmak zorunda kaldığını hatırlattı. Eve kapanmayla birlikte insanların yaşadığı çaresizlikten dolayı Kadıköy Dayanışma Ağı’nın kurulduğunu söyledi. İktidarın herhangi bir sosyal paket veya plan açıklamadığına dikkat çeken Akyürek, “Özellikle ani gelen yasakla 65 yaş üzeri eve kapanmak zorunda kaldı. Birçok insan bu yasaklarla birlikte çaresiz kaldı. Herhangi bir sosyal destek ya da bir plan açıklamamıştı o süreçte. Birçok insanın ne yapacağını, nasıl davranacağını, nasıl organize olacağı hakkında pek bir bilgisi de yoktu. Biz yerellerde ve kendi yaşadığımız yerlerde, mahallelerde, semtimizde harekete geçmemiz gerektiğini düşündük. İnsanları, bu çaresizliğe karşı kendi başlarına terk etmemek açısından neler yapabilirizi konuştuğumuzda, bir dayanışmayı örgütleyebilmenin tam zamanı diye düşündük. İlk olarak 65 yaş üzerindeki kişilerin market, eczane ihtiyaçlarını karşılayarak başladık. Bu çalışmaları yaptığımızda diğer insanlardan ve gönüllülerden karşılık almaya başladık” dedi.
Pek çok kampanya
Kadıköy Dayanışma Ağı, kurulduğu günden itibaren ihtiyaçlara cevap olabilmek için birçok kampanya üretti. Akyürek, gerçekleştirdikleri kampanyaları anlattı: “Bir kar topu gibi büyümeye başladık. Herkes kendi mahallesindeki ihtiyacı olan kişilere ulaştı. Sağlıkçılar, siperliklere ulaşamıyordu, yoğun ihtiyaç vardı, siperlikleri kendimiz üretmeye başladık. İstanbul ve şehir dışındaki hastanelere 8 bin siperlik gönderdik. Maskelerin insanlara ulaştırılmadığı zamanlarda maske yapımına başladık. Salgından dolayı esnaflar kepenk indirmeye başladı, sokağa çıkma yasaklarıyla tüm sektörlerden esnaflar kepenk indirdi. Temiz gıdaya ulaşmak için kent bostanları yapabilir miyiz diye konuştuk. ‘Kent Tarımı Projesi’ ile kimyasallardan arınmış tohumları gönüllülerimizden ulaşıp Kadıköy’deki bostanlara, toprak bulduğumuz her yere ekmeye başladık. İnsanlar bize topraklarını açtı. Domates, biber gibi ürünler yetiştirdik. Öğrencilerin bilgisayarları olmadığı için, eğitim almadığı için ufak tefek arızaları olan bilgisayarları alıp tamir ettirip ihtiyacı olan öğrencilere ulaştırdık. Yaz aylarında hareketsiz kalan insanlar için spor meclisimizi kurduk. Fiziksel mesafeye dikkat ederek Kadıköy Yoğurtçu Parkı’nda çeşitli spor etkinlikleri yaptırmaya başladık. Spor meclisimiz soğuklardan dolayı duraksadı ama devam edeceğiz” diye belirtti.
Sıcak yemek dağıtıyorlar
Akyürek, salgında esnafların kepenk kapatması ile birlikte sokakta yaşayan insanlar için sıcak yemek kampanyası başlattıklarını söyledi. Akyürek, “Kadıköy’de çok sayıda sokakta yaşayan insan vardı. Bu insanlar esnaflar açıkken karınlarını doyabiliyordu ama kepenkler kapandığı zaman bu insanlar yalnız kaldı. Yine iktidar herhangi bir sosyal destek sağlamadı. Belediyelerin bile yardımlarına el konulduğu bir dönemdi. Biz de yerelde o süre zarfında sıcak yemek yapsak ulaştırabilir miyiz diye düşündük. Kadıköy Dayanışma Ağı’nın gönüllüsü Ada Cafe bize kapılarını açtı. Sokakta yaşayan dostlarımızı davet ettik. Porsiyonlarımız arttıkça Fikirtepe ve Roman mahalleleri gibi yoksul mahallelere her akşam iki ay boyunca sıcak yemek ulaştırdık. Açlık intiharları devam ediyor. Saat 21:00’dan sonra sokağa çıkma yasağı bizim yoksul mahallelere gitmemizi engelliyor ama vazgeçmedik; 1 aydır tekrar sokağa sıcak yemek dağıtıyoruz. BM’den sıcak yemek kampanyamız için ödül aldık” diye konuştu.
‘Bugünleri unutmayacağız’
Akyürek, AKP’nin halkı kendi kaderine terk ettiğine dikkat çekti. Dayanışmanın önemini hatırlatan ve herkesi dayanışmaya davet eden Akyürek, “Biz bir yardımlaşma yapmıyoruz. Çok eşit bir yerden birbirimizle dayanışıyoruz. Bizde olmayanı alıyoruz olanı veriyoruz. Aslında el ele tutuşmaya çalışıyoruz. Bunlar sosyal devletin yapması gereken şeyler ama yok. Yok demek dayanışmalarımızın olmayacağı anlamına gelmiyor. Gezi’de öğrendiğimiz yegane şeylerden biri dayanışmaydı. Dayanışma kültürünü unutmamak, unutturmamak gerekiyor. Dayanışma bizi ayakta tutan yegane şeylerden biri. Çaresiz değiliz. Bizi çaresiz bırakmaya çalışan bu rejime karşı elimiz kolumuz bağlı oturmayacağız. Birbirimizin omzuna, birbirimizin koluna girip aynı omuz hizasında yürümeye, örgütlenmeye ve bu çalışmalarımızı yapmaya devam edeceğiz. Evet zorlanabiliyoruz ama bu zorlukları birlikte aşacağız. Dayanışmanın iyileştirici gücünü kullanarak bu sürecin üzerinden geleceğiz. Bu süreci unutmayacağız. Halkın kendi kaderine terk edilmesini unutmayacağız. Herkesi dayanışmanın bir parçası olmaya çağırıyoruz” dedi.