Kadıköy Belediyesi’nde çeşitli iş kollarında sendika temsilciliği görevi yürüten Nazan Gevher Çam, Ayşecan Ay, Ali Rıza Akan, Başak Aslan, Binali Ağar, Cemal Sevdasız, Hakan Dinç, Metin Kılıç, Meryem Mercan Erboğa isimli temsilciler DİSK’i eleştiren tutumları nedeniyle görevden alındılar.
Sendika temsilcileri 16 Şubat Çarşamba günü saat 12.30’da DİSK’in Kadıköy’de yaptığı eylemde hayat şartlarını protesto eden ve temsilcisi oldukları sendikayı göreve çağıran dövizler taşımışlardı. Belediye işçilerinin karşı karşıya kaldıkları zorlukları belirtmek için “EK PROTOKOL ŞART” pankartı arkasında işçilerle bir araya gelen temsilciler birkaç gün içinde temsilcilik görevinden alındılar.
DİSK/Genel-İş İstanbul Anadolu Yakası 1 Nolu yönetiminin sendika genel merkeziyle birlikte davranarak aldığı bu karar işçiler tarafından da tepkiyle karşılandı. Sendika temsilcisi işçilere görevden alındıkları mesaj yoluyla bildirildi. Genel-İş Anadolu Yakası 1 Nolu Şube yönetimi Ataşehir Belediyesi çalışanı 4 temsilciyi yine yakın zamanda genel merkez onayı ile gerekçesiz şekilde görevden almıştı.
Temsilcilik görevleri ellerinden alınan temsilciler “ifşa ediyoruz” başlığıyla yaptıkları açıklamada “Bugüne dek temsil etmekten onur duyduğumuz işçiler arkamızdadır, bizler her koşulda işçi hakları için mücadele etmeye devam edeceğiz.“ dediler.
Açıklamanın tamamı şu şekilde:
“İFŞA EDİYORUZ
Biz Kadıköy Belediyesi çalışanı, DİSK/Genel-İş Sendikası Anadolu Yakası 1 No’lu Şube’ye bağlı 9 işçi temsilcisi olarak 18.02.2022 günü saat 13.43’te, temsilcilerden oluşan Whatsapp grubuna sendika şube sekreteri tarafından atılan bir mesaj ile görevden alındığımızı öğrendik. Bu tepeden inme kararın hiçbir gerekçe gösterilmeksizin tebliğ edilmesinden kısa bir süre sonra da gruptan çıkarıldık. Her şeyden önce biz, kendi müdürlüklerinin işçileri tarafından seçilerek göreve gelmiş temsilciler olarak, muhalif sesleri bastırmak için siyasi iktidarla aynı yönteme başvurmaktan çekinmeyen şube yönetimi adına derin bir utanç duyuyoruz.
Yönetime geldiği günden itibaren hızla güç zehirlenmesi yaşayarak her türlü politik eleştiriyi kişisel tehdit veya saldırı addeden, %115 oranındaki enflasyona %8 ücret zammıyla direnecek gücü kalmamış işçinin eylemsellik çağrısına kulak vermek yerine işverenin eylemselliğe karşılık uygulayabileceği yaptırımları sayarak işçiye gözdağı veren, toplu iş sözleşmesine 1 yıldan az kalmış belediyelerde ek protokol yapılmaması yönünde karar almış sendika genel merkezinin bu kararını temsilcilerden saklayarak işçiyi aylarca oyalayan ve genel merkez yöneticisi bu kararı temsilcilere bildirirken sessizce yanında hizalanan, eleştiri kültüründen ve sendika içi demokrasiden bihaber şube yönetimini ifşa ediyoruz.
Tam da bugün, astığım astık kestiğim kestik bir yöntemle görevden alınmamız çok anlamlıdır. Geçen yıl tam da bugünlerde Kadıköy Belediyesi işçileri olarak gittiğimiz grevde DİSK ve Genel-İş grev fonu sağlama sorumluluğunu yerine getirmek şöyle dursun, grevdeki 2.300 işçisine bir selam dahi göndermemiş, grevi yok saymıştır. İlk gün yaratılan dezenformasyonun açıklığa kavuşturulmasıyla birlikte hızla toplumsal destek kazanmakta olan grev üçüncü günün sonunda kapalı kapılar ardında yapılan anlaşmalarla alelacele sonlandırılmış, işçinin sendikaya ve konfederasyona duyduğu inanç ve güven onarılmaz bir yara almıştır.
Konfederasyonumuz DİSK’in 16.02.2022 tarihinde 12.30’da Kadıköy İskele Meydanı’nda zamlara ve pahalılığa karşı düzenlediği eylem çağrısı işçi tabanında yalnızca öfke ve daha çok hayal kırıklığı yaratmış, bu nedenle katılım son derece düşük ve coşkusuz olmuştur. Birbirine çıkar ilişkileriyle değil sınıf bilinciyle bağlı biz temsilciler de, enflasyonun sorumlusu iktidara yüklenmekle yetinip işçisine sefalet zammını reva gören işverenlere sırf parti aidiyetinden dolayı söz söyleyemeyen bir eylemin parçası olmayı politik olarak kabul edemezdik. Bu nedenle ‘Geçinemiyoruz’ ve ’Zamlar geri alınsın’ demenin ötesine geçen, yaşadığımız yoksullaşmanın hiçbir sorumlusunu kayırmadan hesap soran, ek protokol talep etmek yerine TİS’e kadar dişimizi sıkmamızı söyleyen sendikamızı da eleştiren dövizlerimizle alanda yerimizi aldık. Yazık ki DİSK o mesafede dahi bizi görmemeyi, duymamayı seçti.
Biz, sıfatı ‘devrimci’ olan bir işçi konfederasyonuna üye olmaktan gurur duyan, çeşitli politik görüşlere sahip ve görüş ayrılıklarını konuşup tartışarak çözümleyebilen, sınıf bilinci gelişmiş, işçi arkadaşlarının sorunlarını işveren karşısında dile getirmeyi ve mevcut haklarını ilerletmeyi görev edinmiş işçileriz. Bugüne dek temsil etmekten onur duyduğumuz işçiler arkamızdadır, biz de her koşulda işçi hakları için mücadele etmeye devam edeceğiz. ‘Devrimci’ ve ‘sosyal demokrat’ olmak iddiasındaki örgüt ve kurumlardan eylemlerinde tutarlı olmayı beklemeye ve olmadığında hesap sormaya devam edeceğiz. Asla koşulsuz biat etmeyen, kırılan kolların yen içinde kalmasına müsaade etmeyen ve her ne pahasına olursa olsun doğru bildiğini savunmaktan çekinmeyen seslerin zor kullanarak bastırılamayacağını en iyi kendine ‘solcu’, ‘sosyalist’, ‘ilerici’, ‘sosyal demokrat’, ‘devrimci’ diyenlerin bilmesi gerekir.
Kamuoyuna saygıyla arz ederiz.”