İzmir’de aralarında Kaldıraç Hareketi’nin de bulunduğu İşçi-Emekçi Birliği bileşenlerinin çağrısıyla 17 Kasım’da çok sayıda devrimci-sosyalist kurum ve emek örgütleri tarafından “Krizin Faturasını ödemeyeceğiz” gündemli bir buluşma düzenlendi.
Yaklaşık bir ay boyunca işçi havzalarında ve kent merkezlerinde yürütülen çalışmada, vergi soygunu, düşük ücretler ve savaş politikalarına karşı bir araya gelinmesi vurgulandı.
Buluşma için farklı noktalarda bir araya gelen kurumlar kortejler şeklinde buluşma alanı olan Bornova Meydanı’na girdi. Bornova Meydanı’na girişlerin bitmesiyle beraber alanda bulunan tüm kurumlar tek tek söylenerek teşekkür edildi.
Buluşma devrim ve sosyalizm mücadelesinde ölümsüzleşenler için bir dakikalık saygı duruşuyla başladı.
”Fatura bir kez daha işçilerin, emekçilerin, emeklilerin sırtına yıkılmaya çalışılıyor”
İşçi ve emekliler adına açıklamayı yapan Sonay Tezcan, işçi ve emeklilerin gittikçe ağırlaşan ve yaşamı çekilmez hale getiren sorunlar yumağıyla karşı karşıya kaldığını belirterek “Kapitalist sistemin efendileri milyonlara açlık, yoksulluk, sefalet, kölece çalışma ve yaşam koşulları dayatıyor. Bir avuç para babasının sefil çıkarları için ülkenin geri kalanı koyu bir karanlığa hapsedilmek isteniyor. Ağır bir ekonomik kriz sürecinin içinden geçiyoruz. Fatura bir kez daha işçilerin, emekçilerin, emeklilerin sırtına yıkılmaya çalışılıyor. Krizi fırsata çevirmeye çalışan sermaye düzeni, AKP eliyle çalışma ve yaşam koşullarını Orta Çağ karanlığına geri götürmeye, kazanılmış hakları gasp etmeye, toplumu bir bütün olarak yoksulluk ve sefalet içine sürüklemeye çalışıyor. Adına Orta Vadeli Program dedikleri ve şu sıralar parça parça uyguladıkları ekonomik adımlar adı konulmamış bir IMF programı olmasının yanı sıra, servet-sefalet kutuplaşmasını derinleştirmeyi hedefleyen koyu bir emek düşmanı saldırıdır.” dedi.
”Birlikte direnecek, birlikte kazanacağız”
Tezcan, ”Kapitalistlerin açıkladığı kâr rekorlarının diğer yüzünü milyonların en temel insani ihtiyaçlarını dahi karşılayamaz hale gelmesi oluşturuyor. Ülkeyi ucuz işçi cenneti haline getirmeyi hedefleyen düşük ücret dayatmaları, zaten kırıntı düzeyinde kalan sosyal hakların gasbı, esnek, taşeron, güvencesiz çalışmanın yaygınlaşması, işçilerden toplanan paralarla oluşturulan fonların sermayenin yağmasına açılması, bireysel emeklilik adı altında olduğu kadarıyla sosyal güvenlik uygulamalarının özelleştirilmesi çabası, kıdem tazminatı gibi kalan kırıntı düzeyinde hakkın ortadan kaldırılması, eğitim ve sağlık gibi temel insan hakkının ticarileşmesi ve daha nicesi… Ekonomi Bakanı Mehmet Şimşek’in OVP diyerek hayata geçirmeye çalıştığı program bu. Yaygınlaşan işten atma saldırıları faturanın bir kalemini oluşturuyor, devasa şirketlerin vergileri sıfırlanırken işçi ve emekçilerin üzerindeki dolaylı-dolaysız vergi yükü ise bir diğer başlık durumunda. Bu ülkede çok kazananlar neredeyse hiç vergi ödemezken, açlık ve yoksulluk sınırının altında yaşayan milyonlar ücretleri daha ceplerine girmeden kesilen gelir vergisiyle karşı karşıya. Dolaylı vergiler ise aldığımız hemen her tüketim ürününde elimizden alınıp devlet bütçesine aktarılan, oradan da “sermaye teşvikleri” olarak kapitalistlere hibe edilen soygun anlamına geliyor. Durdurulamayan enflasyonu hayat pahalılığı olarak yaşıyor, ekmeğe, gaza, tuza hemen her şeye gelen zamlarla boğuşuyoruz. Güya kısa sürede enflasyonu düşüreceklerini iddia ediyorlar. TÜİK’in rakamları üzerinden toplumu avutmaya çalışıyorlar. TÜİK’in rakamları yalan, milyonların açlığı, yoksulluğu, sefaleti ve kölece koşullarda çalışması ise katı gerçek. Tüm bunlar yetmiyor yeni emek düşmanı saldırı yasaları ise Meclis gündeminde bekletiliyor. Biz dur demezsek ayaklarımıza takmaya çalıştıkları zincirleri daha da kalınlaştıracaklar. AKP sözcüleri bu yılı emekliler yılı ilan ettiklerini söylüyorlar. Ancak emeklilere dayattıkları açlık sınırının dahi çok altında ücretlerle yaşam mücadelesinden başka bir şey değil. Yıllarca emek harcamış, prim ödemiş milyonlarca emekli 12 bin 500 TL ile geçinmeye çalışıyor. Bir yanda hayat pahalılığıyla baş etmeye, ev kirasını ödemeye, karnını doyurmaya uğraşıyor. Diğer yanda bu düzenin hakaretlerine, insanlık dışı uygulamalarına maruz kalıyorlar. Haklı ve meşru talepleri görmezden geliniyor, örgütlenme haklarının önüne geçilmek isteniyor. Yıllardır maaş bağlama oranlarında yaptıkları düşüşler yetmiyor ücret artışlarını TÜİK’in yalan rakamları üzerinden gerçekleştirerek sefaleti derinleştiriyorlar.” ifadelerinde bulundu.
”Önümüzdeki haftalarda asgari ücret görüşmeleri başlayacak ve bugünden sefalet düzeyinde zam tartışmalarını gündeme getiriyorlar. Toplumun geniş kesimlerine dayatılan faturayı ağırlaştırmak için çalışıyorlar. Bu emek düşmanı saldırıları püskürtmek için safları sıklaştıralım. Tek ve gerçek kurtuluş için, insanca bir yaşam ve insanca ücretler için örgütlenmek ve mücadele etmek dışında bir seçenek yok. İşçileri, emekçileri, emeklileri, ezilen ve sömürülen halkları sömürü, soygun ve barbarlık düzenine karşı mücadeleyi güçlendirmeye çağırıyoruz. Birlikte direnecek, birlikte kazanacağız.”
Kaldıraç Hareketi’nin “Çözüm Birleşik Emek Cephesi” yazılı pankartla katıldığı buluşmada, direnişteki işçilerin gönderdiği mesajlar okundu. İzmir Müzisyenler Derneğinden sanatçıların katkısıyla buluşma müzik ve halaylarla sonlandırıldı.