İstismarcı babanın tutuksuz yargılanması böyle sonuç verdi: Tehditlerden sonra 15 yaşındaki kız çocuğu avukatına ‘babam söz verdi artık yatağıma girmeyecek’ demişti.
sol.org.tr’nin davanın avukatı Müjde Tözbet Erden ile yaptığı röportaj-haber şöyle;
Konya’da 15 yaşındaki kız çocuğuna cinsel istismarda bulunduğu gerekçesiyle tutuklu yargılanırken ilk duruşmada tahliye edilen baba, anne ve kızının “mecburuz” diyerek şikayetlerinden vazgeçmesinin ardından 3 Şubat’ta görülen duruşmada beraat etti.
Davanın ilk aşamasında anne ve çocuğun avukatlığını üstlenen Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği Başkanı Avukat Müjde Tozbey Erden ise istismarcı babanın “iftira” iddiasıyla şikayeti üzerine ifade vermeye çağrıldı.
‘Babam söz verdi artık yatağıma girmeyecek’
Müjde Tozbey Erden sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada “Konya’da cinsel istismar mağduru çocuğumuz beni arayarak ‘Babam artık yatağıma girmeyecek, söz verdi’ diyerek şikayetini geri çekti. Anne ve baba barıştı. İstismarcı baba tahliye edilir edilmez, hakkımda ‘iftira atmaktan’ dolayı şikayetçi olmuş. Nur topu gibi soruşturma, maşallah” ifadelerini kullandı.
Erden istismarcı babanın nasıl tahliye edildiğini, anne ve kız çocuğunun şikayeti geri çekmesi için nasıl baskıya uğradıklarını ve verilen kararın çocuklar açısından ne anlama geldiğini soL’a anlattı.
Davadan biraz bahsedebilir misiniz?
Dosyada 6 kız çocuğundan en büyüklerine cinsel istismarda bulunan bir baba var. İkinci celsede mütalaa veren savcı sanığın basit cinsel istismardan cezalandırılmasını istedi, taleplerin ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti babanın tutuksuz yargılanmasına karar verdi. Karara itiraz ettik, babanın tahliyesinin feci sonuçlar doğuracağını söyledik. Babanın nitelikli cinsel istismardan yargılanması gerektiğini söyledik.
Çocukların annesi karara tepki göstererek, “Kızım bana günlerce olayı anlatmadı. Yoksuluz, yalnızız. Beklemediğimiz bir karardı. Koruma talebinde bulunacağız. Karşımdaki insanın ne yapacağını bilemiyoruz. Kızlarımın arkasındayım. Hakkımızı aramaya devam edeceğiz” diye konuşmuştu.
Annenin istismar mağduru 15 yaşındaki kızı ile 13, 11, 8, 5 ve 3 yaşlarında toplamda 6 kız çocuğu var. Biz yalnızca en büyük kızlarının istismarını ispatlayıp savcının iddianame hazırlamasını sağlayabilmiştik. İstismarcı baba 15 yaşındaki kızına 2 yıl boyunca istismar eylemlerine devam etmiş. Üstelik anne ve çocukları küçük bir evde yaşamakta. Evde çocuklar için ayrı bir oda bulunmuyor.
‘Anne ve çocukları üzerinde inanılmaz baskı kuruldu’
Babanın ilk celsede tahliye edilmesi bizleri şoke etmişti. Anne ve çocukları üzerinde inanılmaz bir baskı kuruldu. Can güvenliğinden şüphe ettiğimiz için hemen uzaklaştırma kararı alınması için karakola başvuru yaptık. Mahkemenin verdiği tahliye kararı ile istismar suçlamasıyla karşı karşıya olan bir sanığın, diğer çocuklar için tehlike arz ettiği açıktır diyerek sanığın tahliyesine itiraz ettik. Sanık hakkında aile mahkemesinden müştekiler ve diğer 5 kız çocuk için 3 ay süreliğine uzaklaştırma kararı alınmasını sağladık.
Babanın tahliye edilmesi şikayetçi annenin üzerinde kurduğu baskıdan kaynaklanıyordu. Tahliye kararının verildiği duruşmada “kız çocuğu ile babanın araları çok iyidir, bunlar annenin boşanmak için uydurduğu yalanlardır” şeklinde savunma yapılmıştı.
‘Başka çaremiz yok’ dedi, şikayeti geri çekti
Anne şikayetinden nasıl vazgeçti?
Beni arayarak “Mecburuz Müjde hanım, uyuyakaldığında yanlışlıkla birkaç kez kızıma dokunduğunu kabul etti, bir daha dokunmayacak, yanlışlıkla olmuş, başka çaremiz yok, kızım duruşmaya gidip iftira attığını söyleyecek, yoksa bizi öldürürler, rahat bırakmıyorlar” diyerek dosyadan çekilmemizi istedi. Benimle konuşurken arkadan “Kapat artık telefonu, uzatma, seni kandırmaya çalışıyor” diyen bir erkek sesi duyuluyordu. “Yaşadıkların konusunda yalan mı söyledin peki” diye sorduğumda “Hayır yalan söylemedim ama başka çaremiz yok” dedi. Kız çocuğunu telefona vermesini istedim, o da bana “Babam bir daha yapmayacak, bana söz verdi, yatağıma girmeyecek” dedi.
Tanıklık yapan sanığın kardeşleri de katılan mağdur çocuk ile annesini baskı altında tutmaktaydı. Devamında olanlarsa belli. Babanın baskıları sonucunda anne bizi davadan azletti, biz de mahkemeye istifa dilekçemizi sunarak “Artık istismarcı baba, mağdur çocuk ile birlikte aynı evde yaşamaya başlamıştır. Çocuğumuzun bu tarihten itibaren yaşadıklarından ve yaşayacaklarından mahkemeniz sorumludur. Mahkemenizin tahliye kararı bu sonuçlara yol açmıştır! Sorumluluğunuzu göz önünde bulundurmanızı ve koruyamadığınız çocuğumuzun toplumsal şartlar altında babasına iftira atması için hiçbir sebebinin olmadığını göz önünde bulundurmanızı talep ederiz” dedik. Zaten hemen birkaç hafta sonrasında sanık istismarcı baba beraat ettirildi.
‘Kadın ve çocuklar devlet eliyle korunmalıydı’
Bu durumda mahkemenin beraat kararı vermesi ve size yönelik şikayetin kabul edilerek soruşturma açılması nasıl değerlendirilmeli?
Maalesef bu olayda da gördüğümüz gibi sürdürdüğümüz mücadelenin daha sağlam ayakları olmalı. Görüyorsunuz çok ciddi suçlamalarla karşı karşıya kalsa da istismarcı bir babanın 6 kız çocuğuyla küçücük bir evde yaşayan annenin yanına, sırf “ailenin direği” diye gönderilmesi söz konusu olabiliyor. Kadını ve çocuğu güçsüzleştiren bu tarz uygulamalar onları savunmasız hale getiriyor.
Olması gereken burada babanın serbest bırakılması değil, çocukların ve kadının devlet eliyle korunmasıydı. Maalesef böyle bir korumacı anlayış güdülmediği sürece mevcut feodal yapı korunuyor ve erkeğin gücünü pekiştiriliyor. “Aile kurumunu parçalamak” üzerinden anlaşılan hak mücadelemiz ise bu anlayış karşısında güç bulmaya çalışıyor. Bu nedenle hakkımda iftiracı denilerek şikayetçi olunduğunu düşünüyorum.