2011 yılının Eylül ayından beri düzenli olarak aylık iş cinayetleri raporunu çıkardıklarını hatırlatan İSİG Meclisi, koronavirüs salgını ve Soma katliamı dışında 200 işçi ölümünün aşıldığı ayların sayısının beş olduğunu belirtti. Raporda, “Ağustos 2023 ile birlikte altı oldu. Bu tablo ‘Türkiye Yüzyılı’ olarak ifade edilen sürecin işçilere vaat ettiği gerçekliği göstermesi açısından okunmalıdır. İşçi sağlığı ve iş güvenliği alanında ölümler, yaralanmalar, sakat kalmalar ve meslek hastalıkları” denildi.

“İnşaat, tarım ve taşımacılık kollarında yaygınlaşan iş cinayetleri” 

Raporda, ağustos ayında iş cinayetlerinin işkollarına göre dağılımı şöyle: “İnşaat, Yol işkolunda 53 işçi; Tarım, Orman işkolunda 52 emekçi (31 işçi ve 21 çiftçi); Taşımacılık işkolunda 25 işçi; Metal işkolunda 11 işçi; Gıda, Şeker işkolunda 8 işçi; Ticaret, Büro, Eğitim, Sinema işkolunda 8 emekçi; Enerji işkolunda 8 işçi; Çimento, Toprak, Cam işkolunda 5 işçi; Konaklama, Eğlence işkolunda 5 işçi; Madencilik işkolunda 3 işçi; Tekstil, Deri işkolunda 3 işçi; Sağlık, Sosyal Hizmetler işkolunda 3 işçi; Savunma, Güvenlik işkolunda 2 işçi; Belediye, Genel İşler işkolunda 2 işçi; Ağaç, Kâğıt işkolunda 1 işçi; İletişim işkolunda 1 işçi; Basın, Gazetecilik İşkolunda 1 işçi; Gemi, Tersane, Deniz, Liman işkolunda 1 işçi; elimizdeki veriler ışığında çalıştığı işkolunu belirleyemediğimiz 9 işçi hayatını kaybetti… Bu ay inşaatlarda, tarımda (özellikle mevsimlik tarım ve orman işçileri) ve taşımacılık işkolunda ölümler öne çıkarken iş cinayetlerinin sektörel yaygınlaşması da dikkat çekici…”

İş cinayetlerinin nedenlerine göre dağılımları ise şöyle açıklandı: “Trafik, servis kazası nedeniyle 52 işçi; yüksekten düşme nedeniyle 25 işçi; elektrik çarpması nedeniyle 25 işçi; ezilme, göçük nedeniyle 24 işçi; kalp krizi, beyin kanaması nedeniyle 24 işçi; patlama, yanma nedeniyle 10 işçi; şiddet nedeniyle 10 işçi; zehirlenme, boğulma nedeniyle 6 işçi; intihar nedeniyle 5 işçi; nesne çarpması,düşmesi nedeniyle 3 işçi; kesilme, kopma nedeniyle 3 işçi; diğer nedenlerden dolayı 14 işçi hayatını kaybetti…Özellikle taşımacılık ve tarımda trafik/servis kazaları, inşaatta yüksekten düşmeler, enerji ve inşaatta elektrik çarpmaları, çalışma koşulları kaynaklı (sıcakta çalıştırma, aşırı, yoğun ve fazla çalıştırma) her işkolunda görülen kalp krizleri ve beyin kanamaları ve yine tarımda traktör kullanımına bağlı ezilmeler öne çıkıyor…”

“Katletilen çocuk işçiler”

Rapora göre ağustos ayında 14 yaş ve altı 4 çocuk işçi, 15-17 yaş arası 6 çocuk/genç işçi, 18-29 yaş arası 39 işçi, 30-49 yaş arası 82 işçi, 50-64 yaş arası 49 işçi, 65 yaş ve üstü 9 işçi, yaşını bilmediğimiz 12 işçi hayatını kaybetti. Bu yıl 18’i 14 yaş ve altı olmak üzere en az 40 çocuk işçi hayatını kaybetti. Tarım, inşaat ve taşımacılık başta olmak üzere 60 yaş üstü işçi ölümlerinde artış meydana geldi.

“Yurtdışı kaynaklı çalışan işçiler”

Raporda, son olarak şu veriler aktarıldı: “Ağustos ayında 60 şehirde ve yurtdışında üç ülkede (kısa vadeli çalışmak için gidilen veya Türkiye menşeili şirketlerde çalışan) iş cinayeti tespit etmiş durumdayız:. 30 ölüm İstanbul’da; 11 ölüm Bursa’da; 9 ölüm Kocaeli’nde; 8 ölüm Manisa’da; 7 ölüm İzmir’de; 6’şar ölüm Ankara, Aydın, Giresun, Malatya, Mersin ve Samsun’da; 5’er ölüm Gaziantep, Tekirdağ ve Zonguldak’ta; 4’er ölüm Hatay, Ordu ve Sakarya’da; 3’er ölüm Adana, Antalya, Balıkesir, Denizli, Eskişehir, Isparta, Konya, Nevşehir ve Şanlıurfa’da; 2’şer ölüm Elazığ, Kahramanmaraş, Karaman, Kayseri, Mardin, Muğla, Sinop, Trabzon ve Yalova’da; 1’er ölüm Adıyaman, Afyon, Aksaray, Amasya, Artvin, Bartın, Batman, Bolu, Burdur, Çanakkale, Çankırı, Diyarbakır, Düzce, Edirne, Karabük, Kırıkkale, Kütahya, Muş, Niğde, Osmaniye, Siirt, Şırnak, Tokat, Van, Yozgat, Karadağ, Moritanya ve Polonya’da meydana geldi.”

Bu dönemde İSİG mücadelesi neler yapacak?

2018 yılında başlayan ancak 2021 yılının sonbaharından beri halkın iliklerine kadar hissettiği bir yoksullaştırma süreci yaşandığını belirten İSİG, “Başta gıda fiyatları olmak üzere kira, ulaşım, doğalgaz-elektrik-su-telefon-internet faturaları, eğitim ve sağlık giderleri vd. aldığımız maaşın çok üstünde artıyor.” denildi. Bu süreçte devlet, TÜİK’i baz alarak asgari ücreti açıkladığı ve bu da genel ücretleri belirlediğine dikkat çekilerek, “Ancak TÜİK uzun bir süredir aynı SGK’nın işçi ölümlerini gerçeğin çok altında göstermesi gibi bir tahribat yaptığı için maaşlarımız gün be gün eriyor. Geçinemiyoruz!” çağrısı yapıldı.

Diğer yandan geçinmek için her evde çalışan ücretli sayısının arttığının altı çizilerek, “Erkek ve kadının yanında çocukların çalışmaya başlamasıyla, aile dayanışmalarıyla (aynı evde, semtte oturma, köyle ilişkiler), yan gelirlerle ayakta kalmaya çalışıyoruz. Tüm toplum işçileşiyor ve yeniden işçileşiyor!” denildi.

İSİG yoksullaştırma, işçileştirme, iş cinayetleri rejimi kıskacındaki mücadelenin önümüzdeki dönem başlıklarını sıraladı:

“1- Başta iş cinayetlerinin önlenmesi olmak üzere işçi sağlığı ve iş güvenliğinin sağlanması,
2- İnsanca yaşanabilir bir ücret,
3- Aşırı, yoğun, fazla, taşeron ve her türlü esnek çalıştırmaya ve işten atma saldırısına karşı güvenceli iş,
4- Beslenme, barınma, ulaşım ve yaşanabilir kent-çevre hakkı,
5- Çocuk, kadın, yaşlı ve göçmen emeğinin korunması…

gibi başlıkları ulusal, bölgesel, işkolu vb. düzeylerinde öne çıkarmalı, taleplerini ve araçlarını mücadele içinde yeniden oluşturmalıdır…”

Mücadele başlıklarını içeren raporun devamında şu ifadelere yer verildi:

“Bu noktada mücadele alanımız olan işçi sağlığı ve iş güvenliği (İSİG/emeğin korunması) sorunları giderek artıyor. İş cinayetleri, yaralanmalar, sakat kalmalar, meslek hastalıkları, çocuk-kadın-yaşlı-göçmen emeğinin kuralsız sömürüsü derinleşiyor. Adeta bir iş cinayetleri rejiminde yaşıyoruz!

Diğer yandan işçiler kentsel yaşamdan dışlanıyor, doğanın tahribatı-talanı yaygınlaşırken su, gıda vd. yeni krizler kapımızda bekliyor.

Bugün asgari ücret Türkiye işçi sınıfının çoğunluğunun ortalama maaşı haline gelmiştir. Şirket ciro ve karları ise rekor kırmaktadır. Her işkolunda ve şehirde patronlar karlarına kar katmakta bu durum da yoksullaştırma, işçileştirme ve güvencesiz çalıştırma ekseni üzerinden olmaktadır. Devlet ve sermaye bu süreci çocuk yaştan itibaren gerek okulda gerek işyerlerinde dinsel kurallarla, diyanet-tarikat ilişkileriyle ve gerektiğinde de baskıyla, zorla yönetiyor. Tam da bu noktada İSİG mücadelesi, işçi sınıfının birliğini, direnç noktalarını güçlendirmenin temel bir aracı olabilir.”


CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz