İstanbul Cevahir AVM önünde saat 16.00’da,”Gündüzleri sömürülmediğimiz, geceleri aç yatmadığımız bir yaşam için mücadeleye!” şiarıyla kitlesel bir basın açıklaması gerçekleştirildi.
İstanbul’da birçok devrimci örgüt, sendika, kitle örgütü, siyasi partinin bir araya geldiği çalışmada; zamlara, sefalet ücretlerine, hayat pahalılığına karşı birlikte mücadele hattını ördük. Merkezlerde, yerellerde, semt pazarlarında dağıtılan bildirilerle kitlesel basın açıklamasına çağrı yapıldı. 19 Şubat günü ise Mecidiyeköy Cevahir AVM önünde bir basın açıklaması düzenlendi. Eyleme direnişçi işçiler de katıldı.
Eylemde taleplerin olduğu “Zamlar geri çekilsin”, “İşten atmalar yasaklansın”, “Maaşlar gerçek enflasyona göre her ay güncellensin”, “Doğalgaz, elektrik, su, iletişim insani ihtiyaç oranında ücretsiz karşılansın” dövizlerini taşındı. “Genel grev genel direniş”, “Direne direne kazanacağız”, “Yaşasın sınıf dayanışması”, “Kahrolsun ücretli kölelik düzeni” sloganlarını bir kez daha yükseltildi.
Eyleme direnişçi işçiler katılarak söz aldı. Yemeksepeti İşçi Komitesi adına yapılan konuşmada “Biz 2 yıldır Yemeksepeti’nde mücadele eden Yemeksepeti İşçi Komitesi işçileriyiz. 2 yıldır mücadele ederken iş kazalarında yaralandık, sakatlandık; elimiz, kolumuz koptu. İş güvenliğindeki risklere karşı uyarılarda bulunduk, ciddiye alınmadık. Üstüne üstlük sendikalaştığımız için işkolumuz değiştirildi. Ve sonrasında üyeliklerimiz düşürüldü, mücadelemizin önüne geçilmeye çalışıldı. En son bize önerdikleri 4250 TL sefalet ücretini kabul etmediğimiz için sokaklara çıktık, şirketin önünde, işyerlerinde eylemler düzenledik. Hala devam ediyoruz mücadelemize. Bizi mahkum ettikleri ücretlere karşı, bizi mahkum ettikleri çalışma koşullarına karşı taleplerimiz şunlardır: Net 5500 TL, prim ve yan haklarımızı istiyoruz, mobbinge ve tutanak baskısına son, işkolumuz derhal taşımacılığa geçirilsin. Bunların hepsini görmezden gelen şirkete de buradan direnen işçileri selamlayarak; direnmeye devam edeceğiz, sendikal yetkimiz tanınacak, örgütlenmeye devam edeceğiz, diyorum. Mücadelemizde birlikteyiz bütün işçiler olarak. Birbirimize bakalım, işçiler birbirine bakarak öğrenirler. Birlikte mücadele edersek kazanabiliriz.” denildi.
Eyleme katılan ve geçen hafta Kod-49’la işten atılan Darinda Çorap işçisi ise “Zamlardaki eşitsizliği ve orantısızlığı duyunca hepimiz bir istişare yaptık, konuştuk. Bir haksızlık vardı; biz de bizimle konuşma yapmaları için bekledik. 11 saatlik eylem sonucunda bizi Kod-49’dan işten attılar. Vazgeçmedim, buradayım, direniyorum. Bizler direnerek, örgütlenerek beraberce bu mücadelemizi kazanacağız. Buradan işçilere, emekçilere sesleniyorum; bu düzeni örgütlenerek, birleşerek yıkarız.” dedi.
Sinbo’da 1.5 yıldır çalışan ve hakkını istediği, sendikalı olduğu için işten çıkarılan işçi “Herkes şunu çok iyi biliyor: Türkiye’deki birçok fabrikada, Sinbo fabrikasında da sömürüyü, baskıyı iliklerimize kadar yaşıyoruz. Çalışma koşulları insana yakışan bir şekilde değil. Ücretler bir insanın yaşayabileceği ücret değil. Bunlardan dolayı bizler de daha iyi çalışma koşulları ve ücretler için, insan gibi yaşamak için sendikalı olduk. Fakat Sinbo’da ve diğer fabrikaların patronları bunlara tahammül edemiyor, işçilerin birliğinden korkuyorlar, sendikalı işçilere saldırıyorlar. Sadece patronlar değil; polisi de, yargısı da, medyası da patronların arkasında. Bizler, işçi emekçiler topyekün saldırılarınıza karşı tokyekün bir şekilde mücadeleyi yükselteceğiz.” diyerek Aliağa’da, Migros’ta, Gebze’de direnen işçileri selamladı.
İzmir Aliağa’da direnen gemi söküm işçileri de eyleme mesaj gönderdi: “ Gemi sökümde ağır şartlar altında çalışmaktayız, yaptığımız iş ağır bir iş. Ve yaptığımız işe göre çok düşük bir ücretle çalışmaktayız. İstediğimiz zammı alamadığımız için üretimi durdurup greve çıktık. Taleplerimiz insanca koşullarda çalışmak ve istediğimiz zamları vermeleri. Eğer bunlar olmazsa biz mücadelemizi sürdüreceğiz. İstanbul’daki bütün emekçi dostlarımıza selam olsun, her zaman yanlarındayız.”
Yapılan ortak açıklamanın tamamı:
Her gün seçimlerin bin bir türlüsüyle karşı karşıyayız işçiler, emekçiler, halklar, kadınlar, gençler olarak.
Bir seçim yap diyorlar bize egemenler, yönetenler:
İşsiz kalmayı mı seçeceksin, yoksa günde 14 saat çalışıp yine de geçinememeyi mi?
Elektriğe, doğalgaza yapılan zamları görüp “buna da şükür” demeyi mi, yoksa sıradaki zammın nereye geleceğini tahmin etmeye çalışmayı mı, yoksa aynı cümleleri ağzında sakız edip “bizi mahvettiler” deyip durmayı mı?
Çocuğunu bir okula yerleştirememeyi mi seçeceksin, yoksa güç bela yerleştirdiğin okulda evladının beyninin çöple doldurulmasını mı?
Bir kurtarıcı siyasetçi çıksın, tüm sorunlarımızı çözsün diye iki seçim beklemeyi mi, “o değil de bu kurtaracak bizi” demeyi mi, sonra bir diğerini beklemeyi mi? Bu sırada “Aman sokağa çıkmayın” sözüne uyup, dayatılan her şeye boyun eğmeyi mi?
İyi de, nereye kadar?
Kim konuşacak bizim adımıza?
“Kuru da olsa midelerine ekmek giriyorsa aç değiller” diyeni bir tarafta, üniversiteden 45 bin lira kredi borcuyla mezun olana “İlk arabalarını ÖTV’siz satacağız” diyeni bir tarafta.
“Açları da siz doyurun” diyeni bir tarafta, “hepimiz sakin olacağız, sandığı bekleyeceğiz” diyeni bir tarafta.
Bize bekleyin diyenler;Hangi zammı beklettiler? Hangi katliamı beklettiler? Hangi rant projelerini beklettiler? Hangi yaraya merhem oldular?
“Geleceğimizi kazanmak için örgütlenelim”
Yapılan zamlar, artan kiralar, değişmeyen maaşlar, bulunamayan işler, tutulamayan evler, geçinemeyen milyonlar olarak gelecek bir belirsizlik hâli olmaktan çıkıp yok oldu. Bugün artık ne devletten gelen açıklamaları, ne yapılan zamları, ne enflasyon hesaplamalarına dahil edilen pinpon topunu konuşmanın bir anlamı var. Bugün tüm bunları tekrar ve tekrar duymak yersiz; yaşananlar karşısında sadece talep etmek ise umutsuzluktur.
Ama,
Bugününden kaygılı, yarınından umutsuz yaşamaktan başka bir gelecek de var…
O gelecek, sefalet zammına karşı işaret fişeğini yakan Çimsataş işçilerinin direnişinde, Farplas işçilerinin gür sloganlarında, Trendyol emekçilerinin kapattığı kontakta, Migros işçilerinin kararlı direnişinde, Yemek Sepeti işçilerinin direnişinde, Darinda işçilerinin birliğinde, Aliağa’da, Antep’te ve birçok şehirde sefalet koşullarına karşı direnişe geçen işçilerde Sinbo işçisinin iradesinde,arkadaşlarının intiharına karşı isyan eden gençlikte, susmayan susturulamayan kadınlarda, kendini gösteriyor bizlere.
Gecelerinde aç yatmadığımız, gündüzlerinde sömürülmediğimiz bir yaşam için örgütlenmekten, mücadele etmekten başka bir yol yok. İnsanca-onurlu bir yaşam için taleplerimizi ancak mücadeleyle söküp kazanabiliriz.
Bugün artık bu düzende bir gelecek göremeyen milyonlarca insana sesleniyoruz;
Geleceğimizi kazanmak için; önce kendimiz örgütlenelim!
Krizi biz yaratmadık, bu sefalet düzenini biz kurmadık ancak bunu değiştirmek bizlerin ellerindedir.
Taleplerimiz etrafında örgütlenip mücadele ile başka bir geleceği kazanalım.
· Mevcut bütçenin %85’i bizden alınan vergilerden oluşmaktadır. Vergiler krizi yaratanlardan, serveti olanlardan alınmalıdır.Temel tüketim maddelerine ödediğimiz dolaylı-dolaysız (KDV,ÖİV vs.) tüm vergiler kaldırılmalıdır.
· Doğalgaz, elektrik, su, iletişim herkese insani ihtiyaç oranında ücretsiz karşılanmalıdır.
· Sağlık, eğitim, ulaşım en temel insan hakkıdır, ticaretin konusu olamaz. Herkese sağlık, eğitim ve ulaşım ücretsiz olarak sağlanmalıdır.
· Herkese nitelikli ve sağlıklı koşullarda barınma hakkı sağlanmalıdır.
· Maaşlar alım gücü esas alınarak gerçek enflasyona göre her ay güncellenmelidir.
· Günden güne artan işten atmalar yasaklanmalıdır. Günlük çalışma saati 6 saate, haftalık çalışma 30 saate düşürülmelidir.
· Herkese iş ve gelir güvencesi sağlanmalıdır.
Sorunları etrafında bir araya gelen, mücadele edenler insanca ve onurlu bir yaşamın da yolunu gösteriyor. Haklarımızı ve yaşamlarımızı kazanmamızın yolu direnişleri büyütüp, birleştirmekten geçiyor.
Şimdi artık başka bir gelecek isteyen herkes, devrimcilerle, sosyalistlerle yanyana gelmeli, örgütlenmelidir.
Her işyerinde, her mahallede, her yurtta, her okulda, birlikler, komiteler, rmeclisler kuralım. Mahallede, işyerinde, okulda, sokakta, eylemleri büyütüp, örgütlenelim. Bizden olanları da mücadeleye çağırarak örgütlülüğümüzü büyütelim.
Sömürü, Rant, Talan, Savaş düzenine karşı örgütlenmeyi, mücadeleyi büyütelim!
Bizleri kurtaracak olan kendi kollarımızdır.
Katılımcı kurumlar:
4. Vardiya İşçi Dayanışması, Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu, Birleşik İşçi Kurultayı, Birleşik İşçi Zemini, DEV-TEKSTİL, Dostluk ve Kültür Derneği, Emekçi Hareket partisi, İstanbul KHK’lılar Platformu, İşçi Hareketi Koordinasyonu, İşçinin Kendi partisi, Kaldıraç, Kırmızı Gazete, Proleter Devrimci Duruş, SODAP, TOMİS