22 C
İstanbul
12 Eylül Cuma, 2025
spot_img

İstanbul’da 1 Mayıs Platformu’nun eylemleri devam ediyor

İstanbul’da sendikalar meslek odaları, siyasi parti ve örgütler ve demokratik kitle örgütlerinden oluşan 1 Mayıs Platformu, ‘1 Mayıs haftası’ kapsamında eylemlerine devam ediyor. 27 ve 28 Nisan günlerinde, salgın döneminde çalışmaya zorlanan işyerleri önünde eylemler gerçekleştirildi. 27 Nisan Pazartesi sabahı, Tersane önünde başlayan eylemler, 28 Nisan Salı günü, Çapa Hastanesi önü, Kadıköy’de inşaat şantiyesi önü, Haramidere sanayi bölgesi ve Bahçelievler’de bir tekstil fabrikası önünde devam etti.

29 Nisan Çarşamba günü ise, Tuzla ve İkitelli’de bölgesel eylemler gerçekleştirilerek işçi sınıfının 1 Mayıs 2020 için belirlenen talepleri ifade edilerek, eylemler gerçekleştirildi.

Tuzla


Polis, eylem için bir araya gelen kitleyi fiziksel mesafe, salgın vb. bahanelerle engellemeye çalışsa da saldırılar boşa düşürüldü.
Sloganlar, marşlarla açıklama yapılacak alana yerleşildi. Kitlenin selamlanmasının ardından 1977 1 Mayıs’ında şehit düşenler nezdinde mücadelede ölümsüzleşenler anısına saygı duruşuna geçildi. Ardından platformun ortak açıklaması okundu. Açıklamada 2020 yılı 1 Mayıs’ının koronavirüs salgınıyla karşılandığı, işçi ve emekçilerin bu salgınla yüz yüze bırakıldığı anlatıldı. Açıklamada koronavirüs sürecinin kapitalist düzenin çarpıklığını ve kriz içinde olduğunu bütün çıplaklığı ile gözler önüne serildiği vurgulandı. Ekonominin çarklarının dönmesi için işçilerin çalışması gerektiği ve işçilere bu süreçte ölüm dayatıldığı aktarıldı. Sermayedarlara büyük bütçeler aktarılırken; işçilere ve emekçilere kolonya verildiği ve dua etmeleri telkin edildiği hatırlatıldı. Sözde işten atmanın yasaklanması ile kölece çalışma ve düşük ücretler dayatıldığı anlatıldı. İŞKUR’un sermayedarların ihtiyacına göre talan edilmesi teşhir edildi. Taleplerin sıralanması ile ortak açıklama bitirildi.
Platformun açıklamasının ardından HDP milletvekili Züleyha Gülüm bir konuşma gerçekleştirdi. Gülüm kitleyi selamlayarak, herkesin 1 Mayıs’ını kutladı ve yaptığı konuşmada şunları ifade etti:
“Gerçekten korona değil, kapitalizm öldürür. Bu kapitalizmin sömürü ve talan düzeni öldürüyor. Korona herkese bulaşıyor olsa da koşullarımız eşit olmadığı için aynı sonuçlarla çıkmıyoruz. Kimileri saraylarında, hatta adalarında korunaklı yerlerinde koronadan korunurken, işçiler-emekçiler hiçbir koruma önlemi olmaksızın fabrikalarda çalışmaya devam ettirilerek, kölece koşullarda çalışmaya devam ettirilerek aslında ölümle karşı karşıya bırakılıyor. Kadınlar bir yandan erkek şiddetiyle bir yandan yoksullukla karşı karşıya bırakıldılar. Cezaevlerinde tutsaklar koronavirüsle, ölümle baş başa bırakıldılar. Özellikle ağır hasta tutsaklar, tüm siyasi tutsaklar düşmanla savaş hukukunun bir gereği olarak iktidarın kin ve nefret politikalarının bir sonucu olarak cezaevlerinde rehin tutulmaya devam ediliyor. Onlar da aslında tüm halk gibi ölümle karşı karşıya bırakıldılar. Buradan bir kez daha sesleniyorum. Tüm siyasi tutsaklar serbest bırakılsın. Ölümle baş başa kalma politikasına son verilsin. Düşmanla savaş hukukuna son verilsin. Bu ülkede adaletin gerçekleşmesi için insanlar ölüm orucuna girmek zorunda kalıyorlar. Bu uğurda Helin ve Mustafa arkadaşımızı yitirdik. Ama İbrahim’i yitirmek istemiyoruz. Avukat arkadaşlarımız Ebru’yu, Aytaç’ı yitirmek istemiyoruz. Bir an önce talepleri kabul edilsin. Adalet yerini bulsun ve arkadaşlarımız yaşasın. Bütün önlemlerin sermayedarlar için, yandaşlar için alındığını görüyoruz. Ve aynı zamanda savaşın da sürdüğünü ve bütün olanakların savaşa ayrıldığını görüyoruz. Buradan bir kez daha sesleniyorum. Savaşa değil halka bütçe, savaşa değil emekçiye bütçe verilsin. Zengine, yandaşa değil yoksula, işçiye, emekçiye, çiftçiye, kadına bütçe verilsin. Bunun için örgütlülüğümüzü daha da büyütmek zorunda olduğumuz bir dönemden geçiyoruz. Bizi büyütecek olanın, birlikte başarıya ulaştıracak şeyin örgütlülüğümüz olduğunu bir kez daha hatırlatarak hepinize katıldığınız için teşekkür ediyorum.”
Züleyha Gülüm konuşmasını Yaşasın 1 Mayıs, Bıji Yek Gulan sözleriyle bitirdi.
Konuşmaların ardından program ortak 1 Mayıs Marşı’nın söylenmesi ile devam etti. Fiziksel mesafe korunarak halaylar çekilmeye başlandı. Polis müziğe müdahale edince kitle hep bir ağızdan halaylara ve marşlara eyleme devam etti.
Söylenen marşlarla eylem programı bitirildi. Eylemde sıklıkla “Yaşasın 1 Mayıs-Biji Yek Gulan!”, “Yaşasın 1 Mayıs, yaşasın sosyalizm!”, “Baskılar bizi yıldıramaz!” sloganları atıldı.

İkitelli


İstanbul 1 Mayıs Platformu işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs için bugün İkitelli’de de eylem gerçekleştirdi.
İkitelli’de düzenlenen eyleme HDP milletvekili Musa Piroğlu da katıldı. 1 Mayıs Marşı’yla başlayan eylemde, 1 Mayıslar başta olmak üzere devrim ve sosyalizm mücadelesinde ölümsüzleşenler için saygı duruşu gerçekleştirildi.
“Devrim şehitleri ölümsüzdür!” sloganının ardından kısa açılış konuşması yapıldı ve söz HDP vekili Musa Piroğlu’na bırakıldı. “Dünya ve ülke ağır bir salgın altında 1 Mayıs’a giriyor” diyen Piroğlu, Rosa Luxemburg’a atıfla kapitalizmin insanlığa dayattığı “ya barbarlık ya sosyalizm” ikilemine dikkat çekti ve kapitalist düzenin geleceksizliğine işaret etti.
Evde kal çağrıları yapılırken işçilerin çalışmaya zorlandığı, ölüme yollandığı üzerinde duran Piroğlu, yaratılan zenginliğe el koyan sermaye ve AKP’nin işçi-emekçileri, halkları yoksulluğa ve sefalete mahkum ettiğini belirtti. “İktidar salgına karşı politikasıyla, halklara ve işçi sınıfına düşman olduğunu bir kez daha gösterdi” diyen Piroğlu, AKP iktidarının savaşa ve talana para aktardığını dile getirerek İdlib, Libya, Kürdistan’da sürdürdüğü savaş politikalarını teşhir etti.
İşçi ve emekçileri sermayenin talanına ve iktidarın sınıf düşmanı politikalarına karşı yan yana gelme çağrısı yapan Piroğlu, 1 Mayıs’ta herkesi bulunduğu her yerde sokağa çıkmaya, sesini duyurmaya çağırarak konuşmasını noktaladı.
İstanbul 1 Mayıs Platformu’nun 1 Mayıs açıklaması okunarak devam eden eylemde, sıklıkla “Yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği!”, “Yaşasın 1 Mayıs, biji yek gulan!”, “Krizin faturası kapitalistlere!”, “Salgının faturası kapitalistlere!”, “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!”, “Yaşasın 1 Mayıs! Yaşasın sosyalizm!” sloganları haykırıldı. Eylem hep bir ağızdan söylenen Çav Bella ile son buldu.
1 Mayıs Platformu’nun eylemlerde yaptığı açıklamanın tam metni şöyle…
KAPİTALİST SÖMÜRÜ VE YAĞMA DÜZENİNE KARŞI
YAŞASIN 1 MAYIS İŞÇİ SINIFININ BİRLİK, MÜCADELE VE DAYANIŞMA GÜNÜ!
Tüm dünyaya yayılan koronavirüs salgını kapitalist sömürü ve yağma düzenini tüm çıplaklığı ile gözler önüne serdi.
Tüm dünyada, işçi-emekçilerin, hakların sömürü, yağma ve baskılara karşı büyük ve yaygın tepki ve protestoları ile sarsıldığı, kapitalizmin dünya çapında derin bir ekonomik kriz içinde olduğu, işçi-emekçilere, haklara, insanlığa hiçbir gelecek sunamadığı bir dönemde salgınla yüz yüze kaldık.
Birkaç istisna haricinde tüm kapitalist devletlerin, açık ya da gizli ‘sürü bağışıklığı’ diye tarif ettikleri, ‘ölen ölür, kalan sağlar çalışmaya devam eder’ mantığı ile insanlık dışı tutumlar aldığı gördük, görüyoruz.
Tüm yaldızlar döküldü, tüm yalanlar açığa çıktı. ‘Ekonominin çarkları’ dönmek zorundaydı! Bunun için işçiler kendilerini feda etmeli, ekonomileri ayakta tutmalıydı. Bunun için sermayeye milyarlar akıtılırken, işçilere açlıktan ya da çalışırken hastalanarak ölmek dayatıldı.
Görüldü ki, sağlık başta olmak üzere, eğitim, barınma gibi toplumun en temel ihtiyaçlarının kar güdüsü ile sermayeye açmak, ticaretin konusu yapmak toplu cinayet anlamına geldiği görüldü.
Bu ülkenin yönetenleri, Saray, salgını da bir fırsata, Allahın yeni bir lütfuna döndürmek için kolları sıvadı. Salgın öncesi, ekonomik ve siyasi kriz içinde savaş, baskı ve zor ile ayakta durmaya çalışan siyasi iktidar, salgının yarattığı puslu havayı, baskıyı, sömürüyü ve yağmayı arttırmanın bir fırsatına çevirmeye çalıştı, çalışıyor.
Ülkede emek gücüyle yaratılan tüm zenginliğin kaynağı olan işçi-emekçilere, yoksul halka reva görülen ‘sabun, abdest, kolonya’  ve bir miktar sadaka kabilinden para oldu!
Milyonlarcamız işsiz kaldık. Apar topar kepenkleri inen binlerce merdiven altı, ‘merdiven üstü’ işyerlerinden ücretsiz olarak ya da üç kuruş parayla gönderilerek evlerimize kapandık.
İşten atmaları yasaklama adı altında patronlara, işçileri üç ay ücretsiz izne ayırabilme hakkı tanındı. Ücretsiz izne çıkarılanlara, işten çıkarılan ama işsizlik ödeneğinden yararlanamayan işçilere günlük 39 lira gibi bir sadaka ücreti uygun görüldü. Tüm ödemelerin kaynağı ise İşsizlik Sigortası Fonu…
Büyük çoğunluğumuz ise “Evde Kal”ın kapsama alanı dışında; fabrikalarda, inşaatlarda, işyerlerinde her an salgına yakalanma korkusu altında çalışmaya devam ediyor, birçok emekçi kardeşimiz de yakalandığı salgından kurtulamayarak hayatını kaybetti.
Yaşanan bu süreç aynı zamanda, kadın emeğinin sömürüsünün ve kadına şiddetin arttığı, ancak görünmez kılındığı bir soncu da ortay çıkarttı.
Salgın, politik kazanç elde etme malzemesine dönüştürüldü. AKP’li belediyeler, vakıflar, cemaatler yardım toplayabilir, dağıtabilir ama HDP’li, CHP’li belediyeler, dayanışma ağları yapamaz. Halk can derdindeyken HDP belediyelerine kayyum atandı. Kanal İstanbul projesi kapsamında ihaleye çıkıldı. Salda Gölü çevresi tarumar edildi. Atatürk havalimanı, sahra hastanesi yapımı bahanesiyle ranta açıldı. Hapishanelere dönük yapılan infaz düzenlemesinde mafyacılar, çocuk istismarcıları, kadın katilleri serbest bırakılırken bir tweet attığı için tutuklanan öğrenciler, haber yapan gazeteciler, rehin tutulan Kürt siyasetçiler, devrimci sosyalistler yok sayıldı. Özgürce konser vermek isteyen Grup Yorum üyesi Helin Bölek, sadece adil yargılanmak isteyen Mustafa Koçak’ın talepleri görmezden gelinerek ölüm oruçlarında hayatlarını kaybetmelerine neden olundu. Bu ölümlere karşı oluşan tepkiye rağmen Grup Yorum üyesi İbrahim Gökçek için de hiçbir adım atılmamakta ısrar ediliyor. Ve bu arada milliyetçilik daha da yükseltilerek, Suriye’de, Libya’da ve Kürt halkına yönelik savaş politikaları sürdürüldü.
Böylesi koşullarda 2020 1 Mayıs’ını karşılıyoruz. Salgın kapitalist sömürü ve yağma düzenini tüm çıplaklığı ile ortaya koyarken işçi sınıfının, emekçilerin hayatı var eden gücünü de ortaya koydu.
İşçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü’nde başta çalışmak zorunda bırakıldığımız işyerleri olmak üzere, bulunduğumuz her yerde, meydanda, mahallede, sokakta, balkonda, 1 Mayıs’ta taleplerimizi güçlü bir şekilde seslendirmeye çağırıyoruz.

  • Tüm kaynaklar halk sağlığı için seferber edilmelidir.
  • İşten çıkartmalar, ücretsiz izinler yasaklanmalı, tüm çalışanlar ücretli izine çıkarılmalıdır.
  • Çalışmanın zorunlu olduğu sektörlerde, işçilerin salgına karşı korunması için hekimler ve işçilerin denetiminde önlemler alınmalıdır.
  • Salgın süresince tüm faturalar devlet tarafında karşılanmalıdır.
  • Kayıt dışı çalışan ve şu anda hiçbir geliri olmayan, ücretsiz izine ayrılan işçi-emekçiler, yoksul halka en az asgari ücret tutarında doğrudan gelir desteği sağlanmalıdır.
  • Tüm hastaneler kamulaştırılmalıdır.
  • Salgına karşı toplumun korunması için gerekli kaynak, sermaye sınıfı ve rantiyeye konacak servet vergisi ile karşılanmalıdır. Bu kaynağın kullanımı toplumun denetimine açık olarak organize edilmelidir.
  • ‘İnfaz yasası’ndaki ayrımcılık, devam eden kayyum politikaları ve belediyelerin çalışmalarının engellenmesi üzerinden sürdürülen siyasi baskılar son bulmalıdır.

Virüs değil kapitalizm öldürür!
Krizin de salgının da faturası sermeye sınıfına!
Yaşasın 1 Mayıs! Biji Yek Gulan!
Yaşasın sosyalizm!

İstanbul 1 Mayıs Platformu

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Son Haberler

ÇOK OKUNANLAR

ÖZGÜR BİR DÜNYA İÇİN!

KALDIRAÇ DERGİSİ'NİN ŞUBAT SAYISI ÇIKTIspot_img

DÜNYAYI İSTİYORUZ!

İŞÇİ GAZETESİ'NİN 222. SAYISI ÇIKTI!spot_img

ARTIK TELEGRAM'DAYIZ!

spot_img

Bizi takip edebilirsiniz

369BeğenenlerBeğen
851TakipçilerTakip Et
14,108TakipçilerTakip Et
1,960AboneAbone Ol