İstanbul Üniversitesi kulüpleri deprem sonrası uzaktan eğitime geçilmesi kararını Beyazıt Ana Kapı önünde protesto etti. Öğrenciler, devletin “Öğrenciler nerede kalacak?” sorusuna cevap vermediğini ifade etti.
İstanbul Üniversitesi öğrencileri, her kriz döneminde eğitimin gözden çıkarıldığını belirterek, uzaktan eğitim ve yurtların boşatılması kararını protesto etti. Beyazıt Ana kapıda bir araya gelen öğrenciler karardan bir an önce vazgeçilmesi gerektiğini belirtti. “Depremzedeler için yurtlar çözüm değil. Uzaktan eğitim kararından vazgeçilsin” pankartı taşıyan öğrenciler “Yüz yüze eğitim hakkı engellenemez”, “180 bin boş konut varken neden KYK”, “Depremzedeler KYK değil boş konutlara yerleştirilsin” dövizleri taşıdı.
Kararı alkış ve slogan atmadan protesto eden öğrenciler adına açıklamayı Lisan Alayoğlu okudu. Alayoğlu, KYK yurtlarının depremzedelere açılması ve üniversitelerin uzaktan eğitime geçmesi kararını daha büyük sorunları tetikleyecek, yanlış bir adım olarak değerlendirildiğinin söyledi. Evlerini kaybetmiş insanların uzaktan eğitim ile derslere verimli bir şekilde katılmaları beklenemeyeceğine dikkat çeken Alayoğlu, “Depremzede öğrencilerin eğitim alabilmesi için sağlıklı yaşam koşullarına erişebilmesi, güvenliklerinin sağlanması gerekmektedir. Bu koşullar sağlanmadan gerçekleştirilen bir eğitim süreci, depremzede arkadaşlarımızın eğitim haklarından büyük ölçüde mahrum kalmasına neden olacaktır. Psikoloji alanında uzmanların ilk günden itibaren afet bölgesi de dahil olmak üzere okul hayatının sürdürülmesinin çocuk, genç ve ebeveynler için hayatiliğini vurguladığını gördük. İnsanların birbirine olan desteğinin hayat kurtardığı bu günlerde bu çabayı her anlamda sürdürmeliyiz” dedi.
“Öğrencilerin sosyal, psikolojik, fiziksel, ekonomik koşulları gözetilmiyor”
“Eğitimin bir parçası olan sosyalleşmenin mekanı olarak kampüslerimizden koparılmamız geçmişte de tecrübe ettiğimiz üzere büyük psikolojik yıkımlara yol açmıştır” diyen Alayoğlu, “Bunun tekrar yaşanmasını istemiyoruz. Yüz yüze eğitim hakkımızın elimizden alınmasını kabul etmiyoruz! Öğrencilerin sosyal, psikolojik, fiziksel, ekonomik koşulları gözetilmeyerek alınan bu karar OHAL Kanunu Madde 9’adayanılarak maddi gerçekliğin gözetilmemesi ve yalnızca kanunun lafzından yola çıkarak uygulanması anlamını taşır. Devletin, hukuku uygularken kamu yararını gözetmesi elzemdir. Alternatif hiçbir yola başvurmadan, yönelinen bu yol hukuka uygun değildir” diye konuştu.
“Yüksek kiralar ve tarikat yurtları arasında seçeneksiz kalacağız!”
Alınan bu kararın ardından yurt yönetimleri, öğrencileri arayarak saatler içerisinde yurtları boşaltmalarını istediğine dikkat çeken Alayoğlu, “Öğrenim gördüğü şehirde çalışmak durumunda olan, ailesinden bağımsız şekilde geçimini ve yurt ücretini karşılayarak KYK yurtlarında barınan öğrenci arkadaşlarımızın yaşayacağı mağduriyet göz ardı edilemez. Evine dönemeyecek binlerce öğrencinin ne yapacağına dair belirsizlik hala sürmekte. Bu öğrencilerin, maddi yetersizliklerinden dolayı yüksek kiralarla tarikat yurtları arasında seçeneksiz bırakılmaktadır. Bölgedeki durum hala kontrol altına alınamamışken bir haftadır canla başla depremzedelere yardımcı olmaya çalışan üniversite gençliği bir de bu problemle karşı karşıya bırakılmıştır. Depremin acısı hâlâ tazeyken depremzede öğrencilerin bir de yurttaki eşyalarını düşünmesi beklenemez” dedi.
Sadece İstanbul Üniversitesinde eğitim görüp deprem bölgesinde ikamet eden öğrenci sayısı 3.379 olduğunu aktaran Alayoğlu, “Buradan soruyoruz: Bu öğrenciler nerede barınacaklar? Devlet bu soruların hiçbirine cevap vermemektedir. Bu politikalarla hatalar zincirine yenileri eklenmeye devam etmektedir” dedi.
“İlk vazgeçilen neden eğitim?”
Devlet yurtları depremzedelere açılırken bilinçli bir tercih yapıldığını aktaran Alayoğlu, “Bu tercihle birlikte hem depremzedeler hem de öğrenciler mağdur edilecektir. Neden depremzedeler otellere, toplu konutlara değil de halihazırda fiziki açıdan öğrencilere yetersiz gelen ve yalnızca 800 bin kapasiteli yurtlara yerleştirilmektedir? Türkiye turizminin; İşletme Belgeli ve Belediye Belgeli otelleri 2021 yılı Aralık ayındaki verilere göre 1 milyon 639 bin 626 yatak sayısına sahipken. Bunun yanında, İstanbul Planlama Ajansının verilerine göre sadece İstanbul’da 1 milyon 800 bin konut boş durumdayken neden özel ve kamunun konaklama olanakları yeterli şekilde seferber edilmemektedir? Neden her kriz durumunda ilk vazgeçilen “eğitim” olmak zorundadır?” diye sordu.