2016 yılında başlayan Kabataş Martı projesi, iptal olmasına rağmen Kabataş İskelesi hâlâ şantiye halinde. İstanbul Kent Savunması, Kabataş İskelesi’nin akıbetini sormak, projenin yürütülmesinde şeffaf olunmasını ve eski İBB yönetiminin kent suçlarının kamu yararı adı altında sahiplenilmemesini talep etmek için Kabataş İskelesi önünde eylem yaptı
2016’da eski İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Kadir Topbaş’ın “ustalık eseri” olarak nitelediği Kabataş Martı projesiyle deniz dolgusu yapılmış, iskelelerin yenilenmesi sürecine geçilmeden de 2018 yılında gelen tepkiler sonucunda mahkemeden iptal kararı çıkartılmıştı. Ancak başlatılan çalışma dursa da kazılı devasa bir alan ve şantiye öylece kalmaya devam etti. Kabataş Meydan Düzenlemesi, meydanın ve iskelelerin kapatıldığı 2016 yılından bu yana çözümsüzlük içerisinde bitirilmeyi bekliyor.
Projenin yer altı unsurları iptal edilse de iskeleler hâlâ ulaşıma açılmamış vaziyette. İstanbul Kent Savunması (İKS), bugün (27 Mart) Kabataş İskelesi’nde bir araya gelerek “Kabataş’a ne olacak?” diye sordu. İBB’yi projenin yürütülmesi konusunda şeffaf olmaya çağıran İKS, burada bir açıklama yaptı.
“Kamuyu zarara uğratmamak adına verilen çaba yeni bir kamu zararı oluşturmayacak mı?”
Ağustos 2021 tarihinde projenin 2 No’lu Koruma Kurulu’ndan onay alındığını öğrendiklerini ifade eden İKS, İBB’yi onay alınan projenin son halinin de kamuoyuyla paylaşılmasını istedi. İKS, projenin sürecine dair İBB’ye şu soruları iletti:
- “Katılımcılık” adı altında yürütülen çalışmalarda toplanan bilgiler neden değerlendirilmemekte? Örneğin, itiraz edilmesine rağmen tek (veya yüklenici firmanın sayfasında yazdığı gibi iki) katlı yeraltı otoparkının yapımında neden ısrar ediliyor?
- Şantiye alanını gezdiğimizde gördük ki, inşaat ile ilgili ne bir tabela ne de firma adı bulunmakta! Aynı şekilde kamu kurumu İBB’nin sayfalarında da projeye dair hiç bir bilgiye ulaşamadık. Yüklenici firmanın kim olduğu, inşaatın ne kadar süreceği ya da projenin kaç liraya ihale edildiği gibi kamuoyunu ilgilendiren bilgilerin hiçbirini bilmiyoruz! Elimizde sadece, şantiye duvarlarını kaplayan üç adet temsilî resim bulunmaktadır. Bu resimlerden de projeye dair fikir edinmek mümkün değildir. Sayın yetkililer, projenin içeriği ile
ilgili bilgileri ne zaman paylaşmayı düşünüyorsunuz? - Projenin kendisine verildiğini (yakın zamanda ve resmî olmayan kanallardan) öğrendiğimiz mimar Arman Akdoğan, hangi şeffaf süreçlerden geçerek Kabataş gibi önemli ve ihtilâflı bir kamusal alanın tasarımında yetkilendirilmiştir? Belirlenme yöntemi bir yana, sürecin en başında bu bilginin kamuoyuyla, yurttaşlarla paylaşılması gerekmez miydi? Biz, önceki yönetim döneminde Kabataş için atanan mimar Hakan Kıran’ın süreciyle, mevcut yönetim döneminde atanan mimar Arman Akdoğan’ın süreci arasında herhangi bir fark göremedik. Nasıl bir yöntem farkı olduğunu açıklayabilir misiniz?
- Kamuyu zarara uğratmamak adına verilen çaba, yapılan masraf ve ayrılacak bütçe yeni bir kamu zararı oluşturmayacak mıdır? Bunun
gelecekte yaratacağı zarar neden düşünülmüyor? Ayrıca, otoparkın Kabataş’a getireceği fazladan trafik yükü, nasıl bir kamu yararı oluşturacaktır? En başından yanlış planlanan, yanlış projelendirilen bir süreç, sırf başlatıldığı için bitirilmek zorunda mıdır?
“Eski İBB yönetiminin kente karşı işlediği suçlar, ‘kamu yararı’ adına sahiplenilmesin”
İKS, ayrıca taleplerini de sıraladı. Talepler şöyle:
- Kabataş Meydan Düzenlemesi Projesi hakkında kamuoyuna düzgün bir açıklama yapılarak sürecin ne aşamada olduğunun belirtilmesini, ihale sürecinin ve kamuya maliyetinin açıklanmasını ve kurul onaylı projenin paylaşılmasını istiyoruz.
- “Katılımcılık” adı altında yürütülen çalışmaların sonuçlarına ne derece uyulduğunu ve bu çalışmaların tasarımı ne derece etkilediğini öğrenmek istiyor ve hâlâ gizli tutulan sonuç raporunun paylaşılmasını talep ediyoruz.
- Eski İBB yönetiminin kente karşı işlediği suçların, verdiği zararların ‘kamu yararı’ adına sahiplenilmemesini; önceki yönetim tarafından planlanmış ya da uygulanmaya başlanmış projelere dair itirazların, gerekçeleriyle göz önüne alınarak, bu projelerin tekrar
değerlendirilmelerini ve her proje için sorgusuz sualsiz tamamlama politikasından vazgeçilmesini istiyoruz.