Emek Partisi İstanbul Milletvekili İskender Bayhan, Gebze Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan Betek Boya fabrikasında Petrol-İş Gebze Şubesinin çoğunluğu sağlayarak toplu iş sözleşmesi (TİS) için yetki kazanmasının ardından, fabrika yönetiminin itirazını Meclis gündemine taşıdı. Bayhan, “Yerli ve yabancı sermayeyi koruyup kollama politikalarınız, Japon şirketine bile yetkisiz mahkemeye dava açmayı öğretti.” dedi.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 51. ve 52. maddeleri ile çalışanların sendikal hak ve özgürlükleri yasal güvence altına alındığını hatırlatan Bayhan, “Bakanlığınızın verilerine göre, Türkiye’de 18 milyona yakın işçinin yalnızca yüzde 14,8’i sendika üyesi olup, toplu iş sözleşmesinden yararlanma oranı ise yüzde 6’nın altındadır” dedi. Toplu iş sözleşmesinden yararlanma oranının düşük olmasının en önemli nedenlerinden birinin, anti-demokratik yetki itirazı sistemi olduğunu vurguladı.
Uzun süren mahkemelerle işçiler sendikasızlaştırılıyor
Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 43. Maddesi’nin 5. Fıkrasının yarattığı hukuksuzluğa değinen Bayhan, ilgili maddede yer alan “İtiraz, karar kesinleşinceye kadar yetki işlemlerini durdurur” hükmünün yarattığı hukuksuzluğa tepki gösterdi. TİS sürecinin durması nedeniyle yetkili sendikaların, toplu iş sözleşmesi imzalayamadığını ifade eden Bayhan, “Uzun yıllar devam eden dava sürecinde ise işçiler, işten atılmakta, mobbing ve çeşitli baskılarla sendikasızlaştırılmaya çalışılmaktadır.” dedi.
Bunun bir örneğinin de birkaç yıl önce Nippon Paint Holding adlı Japonya merkezli şirkete satılan Betek Boya’da gerçekleştiğine değinen Bayhan, “Bakanlığınız, patronların uzun süren mahkeme süreçlerini kötüye kullanarak işçilerin sendikalaşma hakkını fiilen engellemelerine karşı bir düzenleme yapmayı planlamakta mıdır?” diye sordu.
Bayhan’ın Bakan Işıkhan’a sorduğu diğer sorular şu şekilde oldu:
- Patronlara tanınan yetki itiraz hakkı ile işçiler, fiilen ve yasal olarak sendikal haklarından mahrum edilmektedir. Üstelik, birçok örneği yaşandığı gibi bu süreçte işçilere yönelik baskılar artmakta, işçiler sendikadan istifaya zorlanmakta ve teminat altına alınmış bir iş güvenceleri olmadığı için hukuksuz bir şekilde işten çıkarılmaktadır. Bakanlığınız, Betek Boya’da tek bir işçinin bile sendikal haklarına sahip çıktığı için küçülme, daralma vb. bahanelerle hukuksuzca işten çıkarılmasının önüne geçmek üzere bir sorumluluk alacak mıdır?
- Sendikal örgütlenme yetkisi Bakanlığınız tarafından verilmekte; ancak itiraz süreçlerinde muhatap işçiler ve yetkili sendikalar olmaktadır. Bu durum, Bakanlığınızın süreçte yaşanan adaletsizliklere dair herhangi bir sorumluluk üstlenmemesine yol açmaktadır. İşçilerin sendikal örgütlenme ve toplu sözleşme haklarını hukuka aykırı şekilde ihlal eden, Bakanlığınızın verdiği yetkiyi yok sayan bu keyfi patron itirazları ve dava süreçlerinde, işçilerden yana tavır almak, aynı zamanda kendi verdiğiniz yetkinin arkasında durmak anlamına gelir. Bu hukuksuz yetki davalarına işçilerden ve bakanlığınızın verdiği yetkilerden yana müdahil olacak mısınız? Yaşanan hukuki garabeti ortadan kaldırmak üzere bir çalışmanız var mıdır?
- Anayasa Mahkemesi, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (DİSK) bağlı Nakliyat-İş tarafından yapılan bireysel başvuruya dair kararında, yetki itirazının 8 yıl boyunca devam etmesi nedeniyle “işyerinde çalışan işçiler, en önemli sendikal haklardan biri olan TİS haklarını kullanamamaktadır. Yargılamalarda makul sürenin aşılması, Anayasa’nın 51. maddesinin ihlaline yol açmaktadır” demektedir. Türkiye’deki sendikalaşma ve toplu iş sözleşmesi yapma hakkının fiilen ve yasal olarak ihlal edilmesiyle ilgili olarak, bu kararı dikkate alarak patronları suç işlemeye teşvik eden “itiraz hakkı”na karşı bir düzenleme yapılması için sorumluluk alacak mısınız?
- Betek Boya’nın sahibi olan Nippon Paint Holding, internet sitesinde Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Temel İlke ve Haklar Bildirgesi’ne bağlı kalarak işçilerin korunmasını, yeterli ücret sağlanmasını, çalışma saatlerinin uygun şekilde yönetilmesini ve çalışanların örgütlenme (sendikalaşma özgürlüğü ve toplu pazarlık hakkı) hakkını güvence altına aldıklarını beyan etmektedir. Oysa gelinen durumda, Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 43. Maddesi’nin 5. Fıkrasındaki itiraz hakkı hükmünden yararlanarak işçilerin toplu pazarlık hakkını reddetmiştir. Her fırsatta yerlilik ve millilikten bahsederken, yabancı bir şirketin işçilerin en temel haklarını, kendi yasanızdaki bir hükümden cesaret alarak uygulamamasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bir Japon şirketine bile yetkisiz mahkemeye dava açmayı öğreten gerçekliğiniz, yerli ve yabancı sermayeyi kollayan, cesaret ve teşvik veren politikalarınız olabilir mi?