OHAL kararnamesiyle meslekten ihraç edilen akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça’nın “İşimi istiyorum” talebiyle başlattıkları açlık grevi bugün 234’üncü gününe girdi. Geçen hafta tahliye edilen Semih Özakça, “Başladığımızda da sadece işimizi istiyorduk şimdi de sadece işimizi istiyoruz” dedi. Özakça şunları söyledi:
GÜNLERİ HİÇ SAYMADIM
“Hapishane sürecinde günleri hiç saymadım. Üç kişilik bir hücrede kalıyordum. Yüksel’de de olduğu gibi basın açıklamalarının yapıldığı 13.30 ve 18.00 saatlerinde hapishanede slogan attım. İlk günlerde bir ses daha geldi uzaklardan. Nuriye abla ile birbirimizi görmeden ama aynı taleple ‘İşimizi geri istiyoruz’, ‘Emekçiyiz, haklıyız, kazanacağız’ diyerek seslerimizden destek aldık. Orada onun sesini duymak beni çok mutlu etmişti.
‘ZAMAN GELDİ’ DEDİM
Gece baskınları yorucuydu. Cezaevi hastanesine de bir gece götürülmüştük zorla. Hep teyakkuzda olduğum için üstüm giyinikti ancak ayağımda terlik kalmış, onu hastaneye götürüldüğümde fark ettim. Adalet ve Sağlık Bakanlıklarından birileri gelmiş ve yapılanları izlemişler. Tahliye olup eve geldiğimde bir gece tuvalette gözüm kararmaya başladı. Birçok kez de cezaevinde yaşamıştım ancak bu fazlasıyla sarsıcı oldu. İlk kez ‘Zaman geldi galiba’ dedim. Annem uzun süre tuvaletten çıkmadığımı fark edip geldi. Açlık grevine başladığımızda da işimizi istiyorduk şimdi de işimizi istiyoruz. İşimizi hangi yöntemle verirlerse versinler. Komisyon, KHK ya da ferman mı çıkarılır bu benim konumum itibarıyla konum değil.
Vücudumda olan şeyleri geri planda tutmaya çalışıyorum. Nasıl mıyız? Velev ki çok iyi gözüküyoruz, velev ki hiç ağrımız yok. Ancak açlık grevindeki her insanın ani ölüm riski var. Bizim için her an ölüm olabilir. İşini isteyen iki eğitimciye sen istersen terörist de, istersen başka bir şey. Bunlar bir insanın öldüğü ya da sakat kaldığı gerçeğini değiştirmez. Bizim talebimiz sadece işimize dönmek. İşimiz verildiğinde açlık grevimiz bitecek. Bu çok kolay bir şey.”
AİHM SONRASI İYİLEŞTİRME
PSİKOLOJİK olarak en çok kitap konusu etkiledi. Dışarıdan 3, kütüphaneden 2 kitap hakkımız vardı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi süreci başladığında hücrede iyileştirmeler yaptılar. Koğuşta üst kattaki yatağım alt kata indirildi, hastaneye götürülmeden 1 hafta önce klozet ile havalı yatak getirildi, havalandırmaya rampa yapıldı. Bunlar olurken, Esra ile bir telefon görüşmemizde ‘emekçi’ kelimesi geçtiği için telefonu kestiler.
36 KİLO KAYBETTİ
Semih Özakça, 86 kiloyla başladığı açlık grevinde 50 kiloya düştü. Özakça 150 günlük tutukluluğun ardından geçen hafta, kendisi gibi açlık grevinde olan eşi Esra Özakça’ya ve ailesine kavuştu.
Kaynak: Hürriyet / Gamze KOLCU