Örgütün saldırılarının ABD’nin hakim olduğu Tenef taraflarından yapılıyor olması, SDG’nin bulunduğu bölgelerden militan taşındığı iddiaları, üzerinde durulması gereken noktalar. Örgütün destek almadan uzun bir süre etkili olabilmesi neredeyse imkansız.
Irak ve Şam (illeri) İslam Devleti (IŞİD) örgütünün Suriye ve Irak’ta son günlerde yapılan bazı eylem ve saldırıları üstlenmesi “örgüt yeniden harekete mi geçiyor?” sorusunu gündeme getirdi.
Soru IŞİD’in son olarak (Suriye savaşından önce de var olduğu) Irak’ın başkenti Bağdat’ta bir pazar yerinde gerçekleşen ikiz saldırıyı üstlenmesi sonrası yüksek sesle dile getirilmeye başlandı ancak örgüt aslında bir süredir Suriye’de hareketliydi.
Suriye’de 2011 süreci öncesinde Irak İslam Devleti olarak varlığını sürdüren ve 2013 sonlarına doğru eylem/faaliyet alanına Suriye topraklarını da kattığını ilan eden ve bundan sonra “Irak ve Şam İslam Devleti” adını kullanmaya başlayan örgüt bir dönem Irak ve Suriye’de bir hayli geniş toprakları ele geçirmiş Suriye’nin kuzeyindeki bazı noktalarda Türkiye ile komşu olmuştu.
Zaman içerisinde Suriye tarafındaki çoğu çöl olan bu topraklardan ve Irak’ta hakim olduğu, Musul’u da içine alan Ninova Eyaletinden “çıkartıldı.” Suriye’de Rusya’nın, ABD’nin, Kürtlerin, Suriye ordusunun saldırıları; Irak’ta ise Irak ordusu ve Haşdi Şabi’nin saldırıları sonucu “varlığı sona erdi.”
O dönemde binlerce elemanının olduğu göz önüne alınırsa örgütün varlığının sona erdiği, tehlikenin geçtiği açıklamaları sahadaki gerçeği yansıtmıyordu. IŞİD’in o saldırılarda çok büyük kayıplar verdiği doğruydu ancak kalan elemanları buharlaşmamıştı, sadece hücre yapılanması içinde ve fırsat bulduklarında diğer örgütlerin içinde kendilerini kaybettiler. Aslında daha o zamanlarda örgütün toparlandıktan sonra tekrar harekete geçebileceği konuşuluyordu.
Örgüt Bağdat’taki pazar saldırısını yapmadan önce, yaklaşık bir aydır Suriye içinde hareketli. Yaklaşık 20 aydır hiç eylem yapmayan IŞİD’in 30 Aralık 2020 tarihinde Deyrezzor kırsalında bir yolcu otobüsüne yaptığı saldırıda 28 kişi hayatını kaybetti, 13 kişi de yaralandı.
İkinci saldırı 3 Ocak 2021’de Hama’nın ilçesi Selemiye-Rakka yolunda yapıldı ve 6 kişi hayatını kaybetti.
Son saldırı ise 2 gün önce yine Deyrezzor kırsalında Suriye ordu konvoyuna yapıldı ve saldırıda 3 asker öldü.
Bu saldırıların ortak noktası ABD’nin bir üssünün bulunduğu Tenef’e açılan Badiye’den (çöllük bölge) yapılmasıydı.
Saldırıların Tenef’teki ABD birliğinden destek aldığı dillendiriliyor. ABD’nin son dönemlerde SDG kontrolündeki yerlerde (Guveyran Sinaa ve Şeddadi’de) bulunan IŞİD hapishanelerinden ve Irak’tan yüzlerce IŞİD militanını helikopterler ile Tenef bölgesine taşıdığı iddia ediliyor.
Bu saldırılar öncesi ve sonrasında İsrail’in Suriye-Irak saldırılarına da dikkat çekiliyor. 6 yıldan fazla bir süredir Badiye bölgesinde bulunan IŞİD militanlarının bölgeyi avucunun içi gibi bildiği ve küçük gruplar halinde mobilize olduğu, hafif silahlar ve zaman zaman da orta ağırlıkta silahlar kullandıkları da gelen bilgiler arasında.
Zamanlama açısından ise saldırıların Suriye’de “muhalefetin” toparlanmaya başlama gayretleri, devam eden Cenevre anayasa görüşmeleri, Biden yönetiminin “sahaya ısınma” süreci, İran’ın Suriye’den çıkması için öteden beri süren gayretlerin artması ve Suriye’de önümüzdeki aylarda yapılması beklenen cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesine denk gelmesine dikkat çekiliyor.
Suriye’de diğer yandan Dera taraflarında da bir süredir hareketlilik yaşanıyor. Tafas bölgesinde orduya yönelik bazı eylemler sonrasında son günlerde ordu ile militanlar arasında çatışmalar yaşandığı belirtiliyor.
İslam Devleti örgütü bu son saldırılar ile birlikte yeniden gündem olmaya başladı. Bundan sonrasını bu saldırıların örgütün kendi inisiyatifi ile mi yoksa bazı istihbarat örgütlerinin harekete geçmesi ile mi olduğu sorusunun cevabı belirleyecek.
Örgütün saldırılarının ABD’nin hakim olduğu Tenef taraflarından yapılıyor olması, SDG’nin bulunduğu bölgelerden militan taşındığı iddiaları, üzerinde durulması gereken noktalar. Örgütün destek almadan uzun bir süre etkili olabilmesi neredeyse imkansız.
Yani ABD ya da İsrail’in Suriye yönetimini Kürtler ve İran konularında sıkıştırmak istediği düşünülebilir.
Önümüzdeki dönemde IŞİD saldırılarının Suriye ve Irak’ta arttığı bir döneme girebiliriz. Örgütün eski gücünden çok uzakta olduğu hafif silahlarla saldırı yapmasından belli ancak yine de bir süre daha IŞİD’i konuşmaya devam edeceğiz gibi görünüyor.