İşçi Emekçi Birliği’nin saat 19:00’da Mecidiyeköy Cevahir AVM önünde “Deprem değil kapitalizm öldürür” eylemine polis saldırdı. Çok sayıda kişi gözaltına alınırken çevreden insanlar “bu halk sizden hesap soracak” diyerek tepki gösterdi.
“Öldüren deprem değil kapitalizmdir! Dayanışmayı ve mücadeleyi büyütelim” pankartıyla yürüyen kitle “Deprem değil Saray öldürür” ve “deprem değil bu bir katliam” sloganlarını attılar.
Eyleme katılan HDP Miletvekili Musa Piroğlu: “Herkes bilsin eğer Maraş’ın, Adıyaman’ın, Antep’in sorumlusunu arıyorsanız? İşte buradalar. Oradaki ölümlerin sebebi buraya yığınak yapanlar. Suçlarını örtmeye çalışıyorlar. Katiller kendi suçlarının üstünü örtmeye çalışıyorlar. İnsanları ölüme mahkum ettiler.” dedi.
İşçi Emekçi Birliği’nin Cevahir AVM önünde yapmak istediği açıklamanın tamamı:
“DEPREM DEĞİL KAPİTALİZM ÖLDÜRÜR!
Depremden etkilenen tüm insanlarımızın acısını paylaşıyoruz.
Şiddeti 7,7 ve 7,6 büyüklüğünde yaşanan iki deprem ve yüzlerce artçı ile birlikte 10 kentte büyük bir yıkım yaşandı. Tüm ülke depremden doğrudan ve dolaylı olarak etkilendi. Maraş merkezli gerçekleşen deprem Suriye başta olmak üzere yakın bölgelerde de ciddi yıkımlar yarattı.
Bizler biliyoruz ki bu kadar büyük yıkıma tek başına deprem neden olmamıştır. Yaşanan yıkım rant, yağma, savaş, sömürü ve daha fazla kazanma hırsı üzerine kurulu düzenin insanı ve tüm canlı yaşamını yok sayan tablosunun sonucudur. Konutlar, hastaneler, havaalanları başta olmak üzere 10 binlerce yapı yıkılmış yada ağır hasar görmüştür. İlk anda boyutu görülen tüm bu yıkıma rağmen bir bütün olarak devlet mekanizmasının bölgeye müdahalesi geç olmuştur. Olduğu kadarıyla da başta koordinasyonu sağlamak olmak üzere ciddi sorunlar yaşanmış, enkaz altında kurtarılmayı bekleyen insanlarımız ölüme terk edilmiştir. Gönüllü gruplarda AFAD tarafından organize edilmediği gibi ilk andan itibaren bürokratik ve keyfi engellere takılmışlardır. Kendi çabalarıyla alanda arama kurtarma çalışması yapan gönüllülerin ise bırakalım koordinasyonlarının sağlanmasını, eksik araç gereçleri dahi giderilmemiştir. Tüm bunlar ve daha fazlası açığa çıkan yıkımın daha ağır sonuçlar doğurmasına neden olmuştur. Bu tablo bir kere daha sermaye devletinin gerçek misyonunu ortaya koymuştur. Sermaye devleti egemen sınıfların, emeğiyle tüm zenginlikleri yaratan milyonların üstündeki baskı ve zor aygıtı olduğu gerçeğini bir kere daha göstermiştir. Gelinen aşamada ise bankaların kasalarını enkaz altında çıkarmayı öncelikli görerek bu misyonunu saklama ihtiyacı dahi duymamaktadırlar.
Bölgeye giden Erdoğan ve diğer yetkililer ise bırakalım çalışmaları hızlandıracak adımlar atılmasını sağlamayı, engelleyici tutum sergilemişlerdir. Konvoyları iş makinalarının, arama ekiplerinin, yardım malzemelerinin, ambulansların vb. bölgeye ulaşmasını engellemiştir. Koruma ordusuyla deprem bölgesindeki yolları felç edenler burada Ohal ilan ederek, gerçekleri haberleştiren, bölgedeki yaraları sarmak için seferber olan kişi ve kurumlara parmak sallamışlardır. Almadıkları önlemlerin, yapmadıkları denetimlerin, rant ve yağma politikalarının sonucu yaşanan ciddi yıkım ve can kaybını ise utanmadan “kader” olarak açıklamışlardır. Her şeyi “kader”, “fıtrat” diyerek açıklayanlara soruyoruz, o zaman sizler neden koruma ordusuyla geziyorsunuz, yüksek güvenlikli konutlarda yaşıyorsunuz, araçlar kullanıyorsunuz. Neden kaderin ellerine kendinizi bırakmıyorsunuz. “Kader” anlayışınız neden sizin içinde geçerli olmuyor da milyonlar için geçerli oluyor…
Yanıt vermeyecekleri açık. Çünkü bu kadar insanımızın ölümüne neden olanın izledikleri politikalar olduğunu çok iyi biliyorlar. Bunun için hala attıkları her adımlarında, her sözlerinde temsil ettikleri sınıfın çıkarlarını korumak için davranıyorlar.
Şimdi dayanışmayı ve mücadeleyi daha fazla büyütme zamanı
Sermaye iktidarı AKP yaşanan ciddi yıkıma rağmen bölgeler, kentler, mahalleler arasında ayrımcı tutum sergileyerek gerici yüzünü bir kere daha göstermiştir. Yapılması gereken bir an önce yaşanan yıkımın yol açtığı sonuçları en aza indirecek adımları daha fazla gecikmeden hayata geçirmektir. Bunun için kamu ve özel sektörün tüm imkânları seferber edilmelidir.
Başta depremden etkilenen bölgeler ve çevre kentler olmak üzere acil ve zorunlu ihtiyaçları karşılayan alanlar dışında tüm üretim durdurulmalıdır. Bölge ve çevre kentlerde depremin yarattığı fiziki ve psikolojik yıkım giderilene kadar tüm çalışanlar ücretli izinli sayılmalıdır.
Kapitalizmin kâr hırsı kentlerin yıkımının baş sorumlusudur. Yaşanan yıkımı ve açığa çıkan krizi düzenin parçası olan siyasi iktidar aşamaz. Onlar milyonların karşı karşıya kaldığı yıkımı siyasi ranta çevirmenin hesabı içindeler. Meslek odaları, sendikalar, sağlık örgütleri, demokratik kitle örgütleri vb. kurum ve dayanışma organizasyonlarının yıkımın etkilerini azaltmak için ortaya koydukları çabalar fazlasıyla anlamlı ve önemlidir. Fakat bu çabaların daha güçlü sonuçlar vermesi, daha etkin ve inisiyatifli olunmasıyla mümkündür.
Tüm işçi ve emekçiler devletin ve ilgili kurumların engelleyici, hedef gösteren, tehdit eden, toplumu kışkırtarak göçmen düşmanlığını körükleyen, gerçeklerin üzerini örten çabalarının karşısında durmalıdır. Yandaş ve güdümlü medya üzerinden, ırkçı faşist çeteler tarafından yaratılmak istenen ayrıştırıcı algıyı boşa düşürmek için gerçekleri ortaya koyan eylemli tepkiyi yaygınlaştırmalı ve büyütmelidir.
Hem ‘99 depreminde hem sonrasında yaşanan yüzlerce örnekte görüldüğü gibi milyonlarca insanın bölgelere gönderdiği yardımlar, tarikat vakıflarının, Kızılay’ın, AFAD’ın eliyle asıl ihtiyaç sahiplerine değil yine ranta peşkeş çekilmektedir. Kuşkusuz bu durumun sorumlusu AFAD çalışanları yada gönüllüleri değil, rant ve yağmacı yöneticilerdir. Deprem bölgesine yapılan yardımların amacına uygun kullanımının sağlanması için tüm sürecin demokratik kitle örgütlerinin katılımına, halkın denetimine açılarak şeffaf yürütülmesi için mücadele edilmelidir.
Depremlerin milyonları yıkıma sürükleyen sonuçları önlenebilirdir. Fakat rant ve yağmaya dayalı kapitalist düzende bu mümkün değildir. Tüm duyarlı kurumları depremin hem kendi bölgemizde hem de komşu ülkelerde yarattığı yıkımı en aza indirmek, dayanışmayı daha güçlü ve amaca uygun hale getirmek için hızla yukarıdaki adımları atmaya, sorumluluk almaya davet ediyoruz. Yeni yıkımlar ve ölümlerin önüne geçmek için insanlığın ve tüm canlı hayatının düşmanı kapitalist barbarlık düzenine karşı mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz.”
#Canlı | İşçi Emekçi Birliği: “Deprem değil kapitalizm öldürür” / Cevahir önü https://t.co/b2ooTENUCk
— direnişteyiz (@direnisteyizorg) February 13, 2023