İş Cinayetlerine Karşı Mücadele Günü’nde Kadıköy’de eyleme geçen İşçi Emekçi Birliği, “Bu sömürü düzeni bizlerin hayatlarını tehdit ediyor. İş cinayetlerini durduracak olan güç işçi sınıfının örgütlü mücadelesindedir, işçi sınıfının iktidarı almasındadır” ifadelerini kullandı.
İşçi Emekçi Birliği, 3 Mart İş Cinayetlerine Karşı Mücadele Günü vesilesiyle Kadıköy’de bulunan Süreyya Operası önünde yan yana geldi. Eylemde, “İş cinayetlerine son! Emeğine, geleceğine sahip çık! Örgütlen” pankartı açıldı.
‘2024 yılında 1897 işçi iş cinayetlerinde katledildi’
Basın açıklamasını okuyan Aydın Yiğit, bugünün aynı zamanda bundan tam 33 yıl önce 1992’de Zonguldak Kozlu’da kömür maden ocağında grizu patlaması 263 işçinin katledildiği gün olduğunu hatırlattı. Bu topraklarda her ay ortalama 150 işçinin iş cinayetlerinde katledildiğini belirten Yiğit, İSİG Meclisi verilerine göre 2024 yılında 1897 işçinin iş cinayetlerinde katledildiğini, bu işçilerden 74’ünün çocuk, 94’ünün ise mülteci ya da göçmen olduğunu hatırlattı.
“İşçilerin, emekçilerin alın teri, kanı, gözyaşı üzerine kurulu bu sistem 3 Mart 2016’da da Duran Baysal’ı aramızdan aldı. Devrimci işçi Duran Baysal Diyarbakır’da çalıştığı cami inşaatında bir halatın kopması sonucu beton bloğun üzerine düşmesiyle hayatını kaybetti” diyen Yiğit, devrimci işçi Duran Baysal’ın Kaldıraç okuru, Direnişteyiz.org muhabiri ve İnşaat-İş’in kurucularından olduğunu kaydetti.
‘En iyi öğretmen direniştir’
“Bir tarafta ölüm var. Bir tarafta açlık, yoksulluk. Kötü çalışma koşulları var. Ama bir tarafta da bu kötü çalışma koşullarına, bu sefalet karşı direnişe geçenler var” ifadelerini kullanan Yiğit, Fernas, Antep Başpınar, Polonez ve metal direnişlerini hatırlattı. En iyi öğretmenin işçi sınıfının direnişi olduğunu kaydeden Yiğit, “Grev, en etkili silahıdır. Grev çadırına sabah bir tas çorba getiren yine işçi emekçidir. Polise, jandarmaya karşı savunan yine kendisidir. Eğer, bizler bir sınıf olarak yan yana gelemezsek kaybetmeye mahkumuz. Bu yüzden direnişleri birleştirmek, birleşik ve güçlü bir mücadele örmek en temel sorumluluğumuzdur” dedi.
İşçi sınıfının kendi gücüne ve sınıf kardeşine güvenmesi gerektiğini dile getiren Yiğit, işçi ve emekçilerin bu direnişlerle birlikte hareket etmeyi, fabrika, atölye ve iş yerlerinde komiteler kurmanın önemini öğrendiğini söyledi.
‘İş cinayetlerinde can vermeye mahkum değiliz’
Yoksulluk ve kötü çalışma koşullarının tüm işçi ve emekçileri ilgilendirdiğini kaydeden Yiğit, şöyle devam etti: “Açlığa, yoksulluğa bu sefalet koşullarına mahkum olmak zorunda değiliz. İş cinayetlerinde can vermeye mahkum değiliz. Hayatlarımızı hiçe sayan bu ücretli kölelik düzenine mahkum değiliz. Emeğimize, geleceğimize sahip çıkmak istiyorsak harekete geçeceğiz. Devrimci, birleşik, siyasal bir sınıf hareketi için çıktığımız bu yolda güçlerimizi birleştireceğiz. Alınmayan tedbirler, yapılmayan denetimler, fazla maliyet olarak görülen güvenlik önlemleri, bu sömürü düzeni bizlerin hayatlarını tehdit ediyor. İş cinayetlerini durduracak olan güç işçi sınıfının örgütlü mücadelesindedir, işçi sınıfının iktidarı almasındadır. Bu olanaklıdır.”
‘İnsanca yaşamın yolunu devrimci işçiler açacak’
İnsanca yaşamın yolunu işçilerin açacağını vurgulayan İşçi Emekçi Birliği temsilcisi Kutay Soybil, “Diyarbakır’daki cami inşaatında beton blok altında kaldığı için ölen devrimci işçi Duran Baysal’ın yolu açacak bunu. Galataport şantiyesinde pandemi döneminde çalıştırıldığı için kalp krizi geçiren Hasan Oğuz’un yolu açacak bunu. Devrimci, sosyalist, öncü işçiler açacak yolu ve ancak onların omzunda yükselecek devrimci, siyasal, birleşik bir sınıf hareketi eliyle, işçi sınıfı iktidarıyla, sosyalizmle insanca yaşayacağız. Herkesi bu mücadeleye katılmaya davet ediyoruz” ifadelerini kullandı.
Eylem boyunca, “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek”, “Kahrolsun ücretli kölelik düzeni”, “İnsanca bir yaşam sosyalizmde”, “Kölece değil insanca yaşam”, “Yaşasın örgütlü mücadelemiz”, “İş kazası değil cinayettir” sloganları atıldı.
