Gazeteci Seyit Evran, Türkiye’nin Irak Federe Kürdistan Bölgesi’ndeki operasyonlarını değerlendirdi.
Türkiye’nin 15 Haziran’da savaş uçaklarıyla Irak Federe Kürdistan Bölgesi’ne yönelik hava harekatı eşliğinde başlattığı kara operasyonu devam ediyor. Operasyon kapsamında Silahlı İnsansız Hava Araçları (SİHA) ile 25 Haziran’da Süleymaniye kentine bağlı Şarbajer ilçesinin Kunemasî köyüne yapılan bombardımanda 2 sivil hayatını kaybetti. Devam eden hava saldırılarında şu ana kadar en az 9 sivilin hayatını kaybettiği açıklanırken, Duhok bölgesinde bulunan onlarca köy boşaltıldı. Son olarak 15 Temmuz’da TSK Kani Masi şehir merkezine top atışları yaptı.
Bölgede devam eden askeri operasyon ve yaşanan gelişmeleri yerinde takip eden gazeteci Seyit Evran Mezepotamya Ajansı’nın (MA) sorularını yanıtladı.
‘IŞİD GÜCÜNÜ PROPAGANDADAN ALIYORDU’
Türkiye’nin propaganda ağırlıklı operasyonlarına dikkati çeken Evran, “Bu adımın sonucu nasıl olacak ve ne olacak bakılmaksızın adım atıyorlar” dedi. AKP’nin propaganda yöntemini IŞİD’in yöntemine benzeten Evran, “IŞİD en güçlü olduğu dönemlerde asıl gücünü propagandadan alıyordu. Bir yere doğru gideceği zaman 2 bin 3 bin araçlık bir konvoy vardı. Bu görüntüyü dolaşıma sokuyordu ve uluslararası birçok kuruluş da o görüntüyü ‘Falan yere doğru harekete geçti’ diye veriyordu. Bu görüntü dolaşıma girince IŞİD daha oraya ulaşmadan boşaltılıyordu ve IŞİD gidip içine oturuyordu. Aslında propaganda araçlarını kullanma yöntemleri birbirine çok benzer” ifadelerini kullandı.
Türkiye medyasında 15 Haziran’da operasyona dair “Başladı” şeklinde haberlerinin servis edildiğini, ardından ise “Karadan devam ediyor” şeklinde devam ettiklerini anımsatan Evran, “Bir ay geçti üzerinden ama bir haftadan sonra sanki hiç yokmuş gibi dozajı düştü. Sonra Hulusi Akar gitmek zorunda kaldı” dedi. Akar’ın ismini bilerek verdiğini vurgulayan Evran, Akar’ın AKP içindeki NATO ve Amerika’ya yakın isimlerden olduğunu belirterek, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın NATO ve Amerika’nın ortaya koyduğu siyaseti izlemeye başladığını savundu.
‘TÜRKİYE TÜM DENEMELERİNE RAĞMEN BÖLGEYE YERLEŞEMEDİ’
Türkiye’nin şu ana kadar başarısız olduğunu, SİHA’lar ve uçaklarla bölgede operasyon yaptığını ve onun ardından bölgeye asker indirmesi yaptığını dile getiren Evran, “İstisnasız 24 saat keşif uçakları dolaşıp güvenliğini almaya çalışıyor. Ama buna rağmen gerillanın eylemleriyle karşı karşıya kalıyor” diye konuştu. Türkiye’nin tüm denemelerine rağmen bölgeye yerleşemediğine dikkat çeken Evran, asker indirmesi yapılan yerlerde geri çekilmek zorunda kalındığını söyledi. Kartal Tepesi ve Dupişk Tepesi olarak bilinen noktalarda Türkiye’nin geri çekildiğini ifade eden Evran, yapılanların günlük propaganda malzemesi olarak kullanıldığını kaydetti.
Türkiye’nin bölgede asker indirmesi yaptığı noktalarda tutunabilmesinin mümkün olmadığını da sözlerine ekleyen Evran, “Yaygara koparıldı ve istediği sonucu alamadı. İstedikleri sonuç çıkmayınca daha da saldırganlaşmaya başladı. Bunun sayısız örnekleri var” diye belirtti.
‘BÖLGEDE CİDDİ BİR İNSANSIZLAŞTIRMA POLİTİKASI VAR’
Kani Masi bölgesine dönük yapılan saldırıların planlı olduğunu ve bölgeye yönelik insansızlaştırma planlarının bir parçası olduğunun altını çizen Evran, “Heftanin’den tutalım Şemzînan (Şemdinli) sınırına kadar 300 ila 400 civarındaki köy boştur” dedi. 60’lı yıllardan bu yana bölgede birçok köyün boş olduğunu hatırlatan Evran, Rekanî Aşireti’nin KDP ile arasındaki çatışmalardan dolayı 300 köyün boşaltıldığını söyledi. Türkiye’nin saldırılarının başladığı günlerde vurulan ilk köylerin Rekanî Aşireti’ne ait olduğunu belirten Evran, “Bölgede ciddi bir insansızlaştırma politikası var” diye belirtti.
Bu politikanın uzun zamandır sürdüğünü ifade eden Evran, şöyle devam etti: “Onlar için Batufa ve aynı zamanda Dêreluk ve Kani Masi de insansızlaştırılması gereken bölge içindeki alanlardır. O nedenle bilerek hedeflenmiştir. Çünkü buradaki insanlar KDP’ye mesafelidir. Buradaki insanlar KDP’ye baş eğmeyen bir halktır. Türkiye ile işbirliği içinde boşaltılması gereken alanlar olarak görülmektedir.”
‘IRAK BM GÜNDEMİNE GÖTÜREREK TÜRKİYE’Yİ MAHKUM EDEBİLİR’
Irak hükümetinin Türkiye’ye yönelik tepkilerine de değinen Evran, Türkiye’nin suyu silah olarak kullanmasının Irak hükümeti tarafından rahatsızlıkla karşılandığını söyledi. Yine Irak hükümetinin kendi içinde yaşadığı sorunların da olduğunu anımsatan Evran, Türkiye’ye gösterilen tepkilerin arka planında “egemenlik” ve Şii grupların İran ile olan yakınlığı olduğunu ifade etti. Türkiye’nin bölgede uyguladığı politikaların Irak tarafından kabul edilmediğini ancak kendi sorunları nedeniyle Türkiye’ye güç getiremediğini belirtti. Irak hükümetinin yapması gerekenin Türkiye’yi Birleşmiş Milletler (BM) gündemine taşımak olduğunu söyleyen Evran, “Şu ana kadar yapmış değil. Tek bir kere 2014’te götürdü tartıştırdı öyle bıraktı. Halbuki BM gündemine götürürerek, Türkiye’yi mahkum edebilir. Ama şu ana kadar götürmüş değil. Neden? Bu da bir sorun” şeklinde konuştu.
‘40 KİLOMETRE ALANDA TAMPON BÖLGE’
Türkiye’nin saldırılarının planlı bir konsept olarak devam ettiğine dikkati çeken Evran, Rojava’ya yönelik saldırıları örnek gösterdi. Planın Afrin’den başlayıp Urmiye sınırına kadar 40 kilometre derinlikteki alandan Kürtleri çıkarıp, selefi grupların yerleştirildiği bir tampon bölge oluşturmak olduğunu ifade etti. AKP iktidarın bir şekilde kendisini Kürtlere saldırı üzerinden var etmeye çalıştığına vurgu yapan Evran, “Türkiye’nin gücü kalmışsa Kürtlere yine saldıracak. Bu saldırı gücünü halen kendinde görüyorsa saldıracak” dedi.
Bölgede devam eden askeri operasyon ve yaşanan gelişmeleri yerinde takip eden gazeteci Seyit Evran Mezepotamya Ajansı’nın (MA) sorularını yanıtladı.
‘IŞİD GÜCÜNÜ PROPAGANDADAN ALIYORDU’
Türkiye’nin propaganda ağırlıklı operasyonlarına dikkati çeken Evran, “Bu adımın sonucu nasıl olacak ve ne olacak bakılmaksızın adım atıyorlar” dedi. AKP’nin propaganda yöntemini IŞİD’in yöntemine benzeten Evran, “IŞİD en güçlü olduğu dönemlerde asıl gücünü propagandadan alıyordu. Bir yere doğru gideceği zaman 2 bin 3 bin araçlık bir konvoy vardı. Bu görüntüyü dolaşıma sokuyordu ve uluslararası birçok kuruluş da o görüntüyü ‘Falan yere doğru harekete geçti’ diye veriyordu. Bu görüntü dolaşıma girince IŞİD daha oraya ulaşmadan boşaltılıyordu ve IŞİD gidip içine oturuyordu. Aslında propaganda araçlarını kullanma yöntemleri birbirine çok benzer” ifadelerini kullandı.
Türkiye medyasında 15 Haziran’da operasyona dair “Başladı” şeklinde haberlerinin servis edildiğini, ardından ise “Karadan devam ediyor” şeklinde devam ettiklerini anımsatan Evran, “Bir ay geçti üzerinden ama bir haftadan sonra sanki hiç yokmuş gibi dozajı düştü. Sonra Hulusi Akar gitmek zorunda kaldı” dedi. Akar’ın ismini bilerek verdiğini vurgulayan Evran, Akar’ın AKP içindeki NATO ve Amerika’ya yakın isimlerden olduğunu belirterek, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın NATO ve Amerika’nın ortaya koyduğu siyaseti izlemeye başladığını savundu.
‘TÜRKİYE TÜM DENEMELERİNE RAĞMEN BÖLGEYE YERLEŞEMEDİ’
Türkiye’nin şu ana kadar başarısız olduğunu, SİHA’lar ve uçaklarla bölgede operasyon yaptığını ve onun ardından bölgeye asker indirmesi yaptığını dile getiren Evran, “İstisnasız 24 saat keşif uçakları dolaşıp güvenliğini almaya çalışıyor. Ama buna rağmen gerillanın eylemleriyle karşı karşıya kalıyor” diye konuştu. Türkiye’nin tüm denemelerine rağmen bölgeye yerleşemediğine dikkat çeken Evran, asker indirmesi yapılan yerlerde geri çekilmek zorunda kalındığını söyledi. Kartal Tepesi ve Dupişk Tepesi olarak bilinen noktalarda Türkiye’nin geri çekildiğini ifade eden Evran, yapılanların günlük propaganda malzemesi olarak kullanıldığını kaydetti.
Türkiye’nin bölgede asker indirmesi yaptığı noktalarda tutunabilmesinin mümkün olmadığını da sözlerine ekleyen Evran, “Yaygara koparıldı ve istediği sonucu alamadı. İstedikleri sonuç çıkmayınca daha da saldırganlaşmaya başladı. Bunun sayısız örnekleri var” diye belirtti.
‘BÖLGEDE CİDDİ BİR İNSANSIZLAŞTIRMA POLİTİKASI VAR’
Kani Masi bölgesine dönük yapılan saldırıların planlı olduğunu ve bölgeye yönelik insansızlaştırma planlarının bir parçası olduğunun altını çizen Evran, “Heftanin’den tutalım Şemzînan (Şemdinli) sınırına kadar 300 ila 400 civarındaki köy boştur” dedi. 60’lı yıllardan bu yana bölgede birçok köyün boş olduğunu hatırlatan Evran, Rekanî Aşireti’nin KDP ile arasındaki çatışmalardan dolayı 300 köyün boşaltıldığını söyledi. Türkiye’nin saldırılarının başladığı günlerde vurulan ilk köylerin Rekanî Aşireti’ne ait olduğunu belirten Evran, “Bölgede ciddi bir insansızlaştırma politikası var” diye belirtti.
Bu politikanın uzun zamandır sürdüğünü ifade eden Evran, şöyle devam etti: “Onlar için Batufa ve aynı zamanda Dêreluk ve Kani Masi de insansızlaştırılması gereken bölge içindeki alanlardır. O nedenle bilerek hedeflenmiştir. Çünkü buradaki insanlar KDP’ye mesafelidir. Buradaki insanlar KDP’ye baş eğmeyen bir halktır. Türkiye ile işbirliği içinde boşaltılması gereken alanlar olarak görülmektedir.”
‘IRAK BM GÜNDEMİNE GÖTÜREREK TÜRKİYE’Yİ MAHKUM EDEBİLİR’
Irak hükümetinin Türkiye’ye yönelik tepkilerine de değinen Evran, Türkiye’nin suyu silah olarak kullanmasının Irak hükümeti tarafından rahatsızlıkla karşılandığını söyledi. Yine Irak hükümetinin kendi içinde yaşadığı sorunların da olduğunu anımsatan Evran, Türkiye’ye gösterilen tepkilerin arka planında “egemenlik” ve Şii grupların İran ile olan yakınlığı olduğunu ifade etti. Türkiye’nin bölgede uyguladığı politikaların Irak tarafından kabul edilmediğini ancak kendi sorunları nedeniyle Türkiye’ye güç getiremediğini belirtti. Irak hükümetinin yapması gerekenin Türkiye’yi Birleşmiş Milletler (BM) gündemine taşımak olduğunu söyleyen Evran, “Şu ana kadar yapmış değil. Tek bir kere 2014’te götürdü tartıştırdı öyle bıraktı. Halbuki BM gündemine götürürerek, Türkiye’yi mahkum edebilir. Ama şu ana kadar götürmüş değil. Neden? Bu da bir sorun” şeklinde konuştu.
‘40 KİLOMETRE ALANDA TAMPON BÖLGE’
Türkiye’nin saldırılarının planlı bir konsept olarak devam ettiğine dikkati çeken Evran, Rojava’ya yönelik saldırıları örnek gösterdi. Planın Afrin’den başlayıp Urmiye sınırına kadar 40 kilometre derinlikteki alandan Kürtleri çıkarıp, selefi grupların yerleştirildiği bir tampon bölge oluşturmak olduğunu ifade etti. AKP iktidarın bir şekilde kendisini Kürtlere saldırı üzerinden var etmeye çalıştığına vurgu yapan Evran, “Türkiye’nin gücü kalmışsa Kürtlere yine saldıracak. Bu saldırı gücünü halen kendinde görüyorsa saldıracak” dedi.