8.3 C
İstanbul
25 Kasım Pazartesi, 2024
spot_img

IPPNW raporu: “Derhal daha kapsamlı bir araştırma yapılmak zorunda”

ANF, Türkiye’nin Güney Kürdistan’da kullandığı kimyasal silah görüntülerini yayınlamıştı. Görüntülerin yayınlanmasından 6 gün önce IPPNW, Türkiye’nin kimyasal silah kullanımına dair bölgede güçlü verilerin bulunduğunu işaret ederek kamuoyuna harekete geçme çağrısı yaptı.

Nükleer Savaşın Önlenmesi için Uluslararası Hekimler (IPPNW), ANF tarafından kimyasal silahın etkisindeki gerillaların görüntüleri yayınlanmadan 6 gün önce, 12 Ekim’de, Türk devletinin Güney Kürdistan’da PKK’ye yönelik kimyasal silah kullanımına ilişkin bir inceleme raporu yayınladı. IPPNW İsviçre/Almanya şubelerinden araştırmacıların yer aldığı bir heyet tarafından, 20-27 Eylül 2022 tarihlerinde gerçekleştirilen bu inceleme, Dr. Josef Savary ve Dr. Jan Van Aken tarafından raporlaştırıldı.

Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın Garê operasyonu sonrası Meclis’te yaptığı bilgilendirme konuşmasını hatırlatarak başlayan rapor, Akar’ın “Mağaranın girişinde sadece ve sadece göz yaşartıcı gaz kullanılmıştır” ifadelerine dikkat çekiyor. Göz yaşartıcı gazın çatışma bölgeleri ve savaşta kullanımı, 1997 yılında yürürlüğe giren Kimyasal Silahlar Sözleşmesi kapsamında yasaklandı. Bu beyanın Kimyasal Silahlar Konvansiyonu’nun ihlal edildiğinin itirafı olduğunu vurgulayan rapor, 20-27 Eylül tarihlerine bölgede yapılan inceleme sonucu elde ettiği verileri şöyle paylaşıyor:

“Hidroklorik asit ve gaz maskeleri bulundu”

“Türk ordusu tarafından yakın zamanda terk edilmiş bir bölgede boş hidroklorik asit ve çamaşır suyu bidonları bulundu. Bu materyaller, kimyasal savaşın temel araçlarından biri olan klorin üretmek için kullanılabilir.

Aynı bölgede, kimyasal silahlara karşı korunmak için kullanılan gaz maskeleri bulundu.

Türk askerlerinin PKK savaşçılarının kullandığı bir mağaranın yakınında gaz pompalamak için kullanılan bir aracı hazırladıklarını gösteren bir video incelendi.”

Türk ordusunun 2021 Nisan ayından bu yana PKK’ye dönük saldırılarını yoğunlaştırdığına ve bu süreçte kimyasal silah kullanımının defalarca gündeme geldiğine dikkat çeken rapor, kimyasal saldırıların PKK savaşçıları dışında bölgede yaşayan sivil halkı da etkilediğine dair haberleri hatırlattı.

Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin engellemesi sonucu saldırıların yaşandığı yerlerde doğrudan bir inceleme yapılamadığı belirtilen rapor, şu çağrıyla devam ediyor: “Her ne kadar bunların hiçbiri kimyasal silah kullanıldığına dair kesin kanıtlar olmasa da, daha kapsamlı bir inceleme gerektiğinin kesin kanıtıdır. Bizler, Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW) veya Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri’nin bölgeye ilişkin uluslararası bir inceleme seferi düzenlemesi ve bölgedeki kimyasal silah kullanılıp kullanılmadığına dair farklı beyanların netliğe kavuşturulması için çağrıda bulunuyoruz.”

Rapor, bulunan verilerin daha detaylı bir analiziyle devam ediyor. Hulusi Akar’ın ifadelerine geri dönülen raporda, Türkiye’nin daha önce de PKK’ye karşı göz yaşartıcı gaz kullandığı, 1999’da bağımsız bir Alman heyetinin yaptığı araştırmayla kanıtlandığı, 2004’te Türk ordusunun askerleri biber gazı kullanımı için eğittiğinin ortaya çıktığı hatırlatılıyor.

“Kimyasal silah sayılmayan yasaklı bombalar da kullanılıyor olabilir”

Raporda ayrıca, Werxelê tepesinde 2021 sonbaharında gerçekleşen yoğun çatışmalar sonrası Türk askerlerinin geride bıraktığı atıklar arasında toplam 30 litrelik hidroklorik asit bidonları, çamaşır suyu paketleri ve biyolojik, kimyasal silahlardan korunmak için kullanılan gaz maskeleri bulunduğunu vurgulanıyor. HPG de o dönem yaptığı açıklamalarda Türk devletinin süren çatışmalarda özellikle bu bölgede yoğun kimyasal silah kullandığına dikkat çekmiş, kimyasal silah saldırılarıyla 5 gerillanın şehit, 4 gerillanın ise esir düştüğünü belirtmişti.

PKK tarafından yayınlanan geçmişe dönük görüntüleri de inceleyen rapor, Türk askerlerinin PKK tarafından kullanılan mağaralara çeşitli hortumlar sarkıttığını kaydederek, bu tarz araçların kimyasal gaz salımı dışında pek bir kullanımı olmadığının altını çiziyor. PKK’nin Nisan 2021’den bu yana bin 300’e yakın kimyasal silah saldırısı yapıldığı yönündeki verileri işaret eden rapor, kimyasal silah saldırılarına ilişkin pek çok görüntüde mağaraların siyah, yoğun bir dumana boğulduğunu kaydediyor.

Türk devletinin bu bağlamda Kimyasal Silahlar Konvansiyonu’nca yasaklanmamış ancak kimyasal silahlarla eşit, hatta daha ağır etkiler gösteren saldırılar da düzenliyor olabileceğine vurgu yapan rapor, beyaz fosfor gazının da yapısı nedeniyle teknik olarak “kimyasal silah” sayılmadığını hatırlatıyor.

Olayın üstünü kapatma çabası

Raporda ayrıca, inceleme heyetinin Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne bağlı Hirure köyünde, tarlasını ekerken kimyasal silah saldırısına uğrayan Abdullah Hirure’yle görüşmek istediğini ancak Amediye Valisi’yle yapılan görüşme sonucu heyetin bölgeye gidişinin yasaklandığı, heyetin bu olayı daha fazla araştırmaması yönünde baskı yapıldığı aktarıldı.

IPPNW raporu, bu bulgular ışığında OPCW, Birleşmiş Milletler, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve tüm uluslararası kamuoyuna, bağımsız, uluslararası bir heyetin bölgeye giderek daha kapsamlı bir araştırma yapması yönünde acil bir çağrıyla sona eriyor.

Raporun tamamına erişmek için tıklayınız.

KaynakETHA

Son Haberler

ÇOK OKUNANLAR

ÖZGÜR BİR DÜNYA İÇİN!

KALDIRAÇ DERGİSİ'NİN KASIM SAYISI ÇIKTIspot_img

ARTIK TELEGRAM'DAYIZ!

spot_img

DÜNYAYI İSTİYORUZ!

İŞÇİ GAZETESİ'NİN 218. SAYISI ÇIKTI!spot_img

Bizi takip edebilirsiniz

369BeğenenlerBeğen
851TakipçilerTakip Et
14,108TakipçilerTakip Et
1,920AboneAbone Ol