Egemenlerin belki de en sevdiği yalanı, en masum gözükeni, en sık kullanılanlardan biri tarafsızlığın size cennetin kapılarını açacağıdır. Öyle ki bugün en ahlâklınız sesini çıkarmayıp olaylardan uzak durandır. Gözlerine perde çekip gerçekleri görmeyi reddedendir. Durumların artık anlık değiştiği bu dünyada “kaderine” boyun eğendir. Böyle der egemenler.
Tabii kendileriyle çelişen bir ifadedir bu. Taraf tutulmasını gerekli gördükleri noktada onların yanında olmalı, onların çıkarları doğrultusunda hareket etmelisin. Onun dışında taraf tutmak yasaktır onlar için. Bazen TOMA’larıyla, bazen yasalarıyla, bazen televizyonda bağırarak, bazen internete erişim engeli koyarak dillendirirler bunu.
Bir işçi hakkını savunuyorsa seni ilgilendirmez kendi işine bak. Üst katından çığlık sesleri mi geliyor can senin canın değilse boş ver. Yurtta alınmayan önlemlerden ve ihmalden arkadaşını mı kaybettin, onun için de ses çıkaramazsın, devlet polisiyle yanında biter. Önlemleri almak için kılını kıpırdatmayanlar sesini çıkaran halkı bastırmak için tüm gücüyle karşı koyar. Bu da devletin varlığının en büyük kanıtıdır.
Devlet, kapitalist devlettir. Sömürendir, sermayedarların çıkarlarını korur. Bunun için organize olmuştur, örgütlü bir şekilde halkın karşısındadır. Bu yüzden halkı halka kırdırmak, yalnızlaştırmak işine gelir. Birlikte hareket eden halkın gücünü bildiğinden buna da tüm gücüyle karşı koyar. Ancak biz de halkın birlikte hareket eden gücünü biliyoruz.
Kolektif hareket halkın en büyük dostudur. Sarayları deviren, yasaları değiştiren, devrimi yaratan bir gücü vardır kolektif hareketin. Bugün aşılanan tarafsızlık mavralarına kolektif bir yaşam ve devrimci irade ile karşı koymak gerekir. Bunun yapılmadığı noktalarda gerçeklerden uzaklaşmış ve bencilleşen bireyler ortaya çıkar. Gözümüzün önündeki somut şeyler soyutlaşır. Başka bir ülkede çocukların kolu koparken bu gerçeklik, tarafsızlığın yüzünden soyutlaşır. Sanki hiç yaşanmıyormuş gibi, sanki onlarca insan onlarca yıldır sömürülmüyormuş gibi, sanki çocuk işçiler yokmuş gibi, sanki kadınlar öldürülmüyormuş gibi, sanki milyonlarca insan evsiz milyonlarcası daha aç değilmiş gibi.
Bu gerçeklere ne gözümüzü kapatabiliriz ne de normalleştirebiliriz. Bunu yapmak ancak kendimizi oyalamak olur. Bugün insanca yaşamaya devam etmek istiyorsak tüm bu haksızlığa karşı bir taraf olmak zorundayız. Bireysel atılan adımların geri dönüşü ya yoktur ya da kısa vadelidir. Oysa insan toplumsal bir varlıktır. Sistemi de toplumsal hareket ve kolektif bir yaklaşımla değiştirmek mümkündür. Tarafımız, insanın insana olan kulluğunun son bulduğu zamanları yaratmaktan yanadır. Tarafımız işçi sınıfından yanadır. İnsan tarihin öznesidir; değişir, değiştirir. Seni de bu çürümüş sistemi değiştirmeye, haksızlığa karşı ses çıkarmaya, Özgür Lise’de örgütlenmeye, mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz.