“Coğrafyanın yarısı başka bir görüşü benimsiyor”
Fırsat eşitliğinin olmadığı ve demokratik koşulların oluşturulmadığı bir ortamda yapıldığı altının çizildiği ve bu seçimin önemli sonucunun “bir kere her şeyden önce coğrafyanın yarısı bir başka görüşü benimsediğini ortaya koyduğu” ve “bu nedenle insan hakları savunucuları olarak, iktidarın, coğrafyanın yarı çoğunluğunun demokratikleşme istediği gerçekliğini kabul etmesi gerektiğini düşünüyoruz. Gerek iç hukuka gerekse uluslararası hukuka uygun bir pratiğin sergilenmesi gerektiğini düşünüyoruz” ifadeleri kullanıldı.
“İnsan hak savunucuları ve gazeteciler serbest bırakılmalı”
Basın metninde ifade özgürlüğü önündeki tüm engeller kaldırılması gerektiği ifade edilirken, “cezaevlerinde sadece düşünceleri nedeniyle bulunan siyasetçiler, insan hakları savunucuları ve gazeteciler serbest bırakılmalıdır” denildi.
“İstanbul Sözleşmesi yeniden imzalanmalı”
Açıklamada nüfus sayısının yarı oranındaki kadınların İstanbul Sözleşmesi’nin geri gelmesini arzuladıkları ve “özellikle kadına yönelik şiddet konusunda, Avrupa Konseyi tarafından hazırlanan ve bugüne kadar hazırlanmış en yeterli sözleşme olan İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden imzalanması gerektiğini düşünüyoruz” ifade edildi.
“Ötekileştirici, nefret dili mutlak değişmeli”
İktidarın seçim sonuçlarını dikkate alması gerektiği düşüncesinin paylaşıldığı açıklamada “iktidarın muhaliflere yönelik kullandığı ötekileştirici hatta nefret dili olarak tanımlayabileceğimiz dil, mutlaka değişmelidir. İnsanların güven içinde yaşamaya ihtiyaçları vardır” denildi.
“Hasta mahpuslar için insancıl hukuk temel alınmalı”
Cezaevlerinde çok sayıda hasta mahpus bulunduğunun altı çizilerek “Adli Tıp’ın raporlarıyla maalesef ölüm derecesinde hasta olan mahpuslar, cezaevinde kalmaya mahkum edilmektedirler. Bu konuda daha insancıl hukuku temel alan yeni yaklaşımlar beklemekteyiz” açıklaması yapıldı.
“LGBTİ+ karşı ayrımcılık yasasına uygun davranılmalı”
Özellikle LGBTİ+ lara yönelik nefret dilinin değişmesi gerektiğinin ifade edildiği açıklamada “bu konuda Türkiye’nin altına imza attığı özellikle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 14’üncü maddesinde tanımlanan ayrımcılık yasağına uygun davranması gerektiğini düşünüyoruz” altı çizildi.
“Kürt halkı barış istiyor, iktidar tavrından vazgeçmeli”
Bu seçimin sonuçlarından en önemlisi de Kürt halkının güvenlikçi, şiddet politikalarına karşı ne kadar büyük bir tavır içinde olduğuna kanaat getirildiği açıklamada, “Kürt halkı barış istemektedir. Artık savaşın tüm yorgunluğunu üzerinden atmak ve çocuklarını güvenli ve barışçıl ortamda yetiştirmek istemektedirler; iktidarın Kürt meselesi konusundaki tavrından bir an önce vazgeçmesi, demokratik açılımlar yapması gerektiğini düşünüyoruz” vurgusu yapıldı.
“İşçi ve emekçilerin hakları güvence altına alınmalı”
Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik durumun ne kadar kötü olduğu, toplumun tüm kesimlerince bilinmekte olduğu belirtilerek, “İşçi ve emekçilerin haklarının güvence altına alınması, daha güvenli bir çalışma ortamı içinde yaşamalarının sağlanması gerekmektedir. Bu durumdan Türkiye’nin altına imza attığı birçok sözleşme bulunmaktadır. Bu sözleşmelerin bir an önce hayata geçirilmesi gerekmektedir” denildi.
