5.5 C
İstanbul
15 Ocak Çarşamba, 2025
spot_img

İncel kavramı ve “erkeklik krizi” üzerine – Hengâme Fanzin

"... İncel’leri erkekosfer ve erkeklik krizinden ayrı düşünmek mümkün değil; ancak bu hareketlerin temelini sadece feminizm ve kadın karşıtlığına indirgemek de yeterli olmaz. Bu noktada, Graff ve Korolczuk tarafından ortaya atılan şu önemli soruya dikkat çekmek gerekir: Eğer bu gruplar yalnızca feminizme karşı bir tepki hareketi ise, neden Polonya veya Türkiye gibi feminizmin kazanımlarının görece daha az olduğu ülkelerde, feminizmin daha güçlü olduğu ülkelere kıyasla daha fazla görünürlük kazanıyorlar? Bu soruya verdikleri cevap oldukça çarpıcıdır: Bu hareketler, aslında sadece feminizme bir karşı çıkış değil, aynı zamanda neoliberalizmin yarattığı sosyal ve ekonomik güvencesizliklere aşırı sağdan bir eleştiri olarak da anlaşılmalıdır...."

Günümüzde “incel” terimi, dijital dünyada sıkça karşılaşılan ve zaman zaman “toksik” olarak adlandırılan erkekleri tanımlamak için kullanılan bir etiket haline geldi. Yurtdışında fiziksel şiddet olaylarıyla, Türkiye’de ise daha çok sözel ve psikolojik saldırılarla gündeme gelen bu erkek grubuna ilişkin tanımlamalar, çoğu zaman haber içeriklerinde karşımıza çıkıyor. Öte yandan, geçtiğimiz günlerde Eskişehir’de yaşanan bir fiziksel şiddet olayının incel saldırısı olarak tanımlanması, bu söylemsel şiddetin fiziksel şiddete ne kadar kolaylıkla dönüşebileceğini gösteriyor. Başlangıçta toplumsal cinsiyet rolleri ve feminizme karşı bir tutum sergilediklerini düşündüğüm bu grup hakkında derinlemesine bir inceleme yaptıkça, aşırı sağ ideolojiler ve göçmen karşıtı, ırkçı söylemlerle iç içe geçmiş karmaşık bir yapı ile karşılaştım. Neoliberal ekonomik şartların yarattığı belirsizliklerin etkisi altında şekillenen bu söylem, mağduriyeti kolektif bir nefret ve şiddet unsuru olarak silahlandırmayı hedefliyor. Bu düşünce yapısı, incel’lerin hem kendi kimliklerini tanımlarken hem de birbirleriyle kurdukları bağlarda önemli bir rol oynuyor.

“Incel” kelimesi, İngilizce “involuntary” (istem dışı) ve “celibate” (bekar) kelimelerinin birleşiminden türetilmiş bir terimdir. İlk olarak 1990’ların sonunda Kanadalı bir kadın olan Alana tarafından icat edilen bu kavram, günümüzde kadınlarla romantik ya da cinsel ilişki kuramayan ve bu konuda hiçbir umudu kalmamış erkekleri tanımlamak için kullanılıyor. Bu erkeklerin umutsuzluklarını açıklarken sıklıkla öne sürdükleri iki temel unsur var: yoksulluk ve fiziksel çekicilikten yoksun olmak. İncel’lerin bakış açısına göre, kadınların partner seçiminde ya maddi durum ya da dış görünüş belirleyici oluyor. Bu topluluklar, heteroseksüel ilişkilenme üzerine kurulu bir dünya görüşüne sahip. Ayrıca, incel’ler “erkekosfer” olarak bilinen çevrimiçi erkek hakları gruplarının önemli bir parçası haline gelmiş durumda.

Erkekosfer, çevrimiçi platformlarda erkeklikle ilgili tartışmaların yürütüldüğü bir kavram olarak ortaya çıkmıştır. Dijital dünyada etkileşim kurmanın kolaylığı sayesinde, bu platformlar erkeklerin birbirleriyle iletişim kurdukları ve kendilerine ait bir dünya oluşturdukları yerler haline gelmiştir. Erkekosferi oluşturan ideolojiler, yer yer benzerlikler taşısa da zaman zaman farklılıklar göstermektedir. Bu oluşumların temelinde ise, genellikle “erkeklik krizi” olarak adlandırılan bir süreç yatmaktadır. Erkekler, değişen toplumsal ve ekonomik şartlar altında – kadın ve LGBTİ+ hareketlerinin yükselişinin de doğrudan bir sonucu olarak – erkekliklerini eskisi kadar değerli görmemektedir.

Erkeklik krizi, 1960’ların sonlarından itibaren gündeme gelen ve erkeklerin toplumsal ve ekonomik rollerinin değişmesiyle kendilerini eski gücünde hissetmemelerini tanımlayan bir kavramdır. Geçmişte erkeklere atfedilen ve toplumsal cinsiyet rollerini belirleyen özellikler, bugün eski anlamlarını yitirmiştir. Özellikle erkekler, bir zamanlar sahip oldukları ayrıcalıkları kaybettiklerine inandıklarında bu duruma öfkeyle tepki verir hale gelmiştir. Erkeklik krizinin doğurduğu bu öfke, doğrudan kadınlara yöneltilmektedir. Kadınların feminizm etkisiyle “fazla özgürleştiğini” düşünen bu gruplar, kadın düşmanlığı ve toplumsal cinsiyet karşıtı söylemler etrafında birleşmektedir.

İncel’leri erkekosfer ve erkeklik krizinden ayrı düşünmek mümkün değil; ancak bu hareketlerin temelini sadece feminizm ve kadın karşıtlığına indirgemek de yeterli olmaz. Bu noktada, Graff ve Korolczuk tarafından ortaya atılan şu önemli soruya dikkat çekmek gerekir: Eğer bu gruplar yalnızca feminizme karşı bir tepki hareketi ise, neden Polonya veya Türkiye gibi feminizmin kazanımlarının görece daha az olduğu ülkelerde, feminizmin daha güçlü olduğu ülkelere kıyasla daha fazla görünürlük kazanıyorlar? Bu soruya verdikleri cevap oldukça çarpıcıdır: Bu hareketler, aslında sadece feminizme bir karşı çıkış değil, aynı zamanda neoliberalizmin yarattığı sosyal ve ekonomik güvencesizliklere aşırı sağdan bir eleştiri olarak da anlaşılmalıdır. Bu noktada aşırı sağcı devlet aygıtlarının erkeklikle yaptığı üstü kapalı ittifakın da altını çizmek gerekmektedir. Hatta geçtiğimiz günlerde bir Twitch yayıncısının “incel sohbet odalarında” söyledikleri nedeniyle sansasyonel biçimde tutuklanması da benzer bir yerden okunabilir. Bu olaya dikkatle baktığımızda, devletin yayıncıya atfettiği “müstehcenlik” suçunun ataerkil bir namus anlayışı ile uyumlu olarak “baldıza küfretmek” kaynaklı olduğunu görebiliyoruz. Öte yandan, devletin suç atfedilen kişiye yönelik tutumları ve kısa sürede tutuksuz yargılamaya karar vermesi de olayı ne kadar ciddiye aldığının bir nişanesi gibidir.

İncelliğin sosyoekonomik durumuna döndüğümüzde, incel hareketi ve ona benzer diğer grupların, neoliberal ekonominin neden olduğu işsizlik, sosyal güvencesizlik ve hatta orta sınıfın kriziyle yakından ilişkili olduğunu görebiliyoruz. Bu bağlamda, incel’ler, sadece kadın karşıtlığıyla değil, aynı zamanda mevcut ekonomik düzenin eleştirisiyle de şekillenmiş bir hareket olarak karşımıza çıkıyor. Neoliberalizmin yarattığı bu güvensizlik duygusu, incel’lerin yalnızca kişisel hayal kırıklıkları ve toplumsal izolasyonlarıyla değil, aynı zamanda daha geniş bir ekonomik ve politik çerçeve içinde anlam kazanıyor.

Erkekosferde bir araya gelen bu gruplar, toplumsal cinsiyet ve erkeklik krizinin yarattığı öfkeyi, bir yandan ataerkil ideallere bağlı kalarak, diğer yandan da neoliberal düzenin dayattığı sıkıntılara tepki olarak ifade etmektedirler. Bu grupların öne sürdüğü düşünceler, kadınların “hadlerini bilmeleri” gerektiği ve feminist kazanımların aşırıya kaçtığı yönündedir. Ancak bu söylemler, temelde ekonomik ve toplumsal değişimlerin erkekler üzerinde yarattığı etkilerin bir yansıması olarak da okunabilir. Sonuç olarak, incel ve benzeri grupların hareketlerini sadece toplumsal cinsiyet çatışmasıyla açıklamak yetersiz kalacak; bu hareketleri, neoliberalizmin yarattığı sosyal ve ekonomik sorunlar bağlamında da değerlendirmek gerekecektir.

Zerzevat

Son Haberler

ÇOK OKUNANLAR

ÖZGÜR BİR DÜNYA İÇİN!

KALDIRAÇ DERGİSİ'NİN OCAK SAYISI ÇIKTIspot_img

ARTIK TELEGRAM'DAYIZ!

spot_img

DÜNYAYI İSTİYORUZ!

İŞÇİ GAZETESİ'NİN 218. SAYISI ÇIKTI!spot_img

Bizi takip edebilirsiniz

369BeğenenlerBeğen
851TakipçilerTakip Et
14,108TakipçilerTakip Et
1,950AboneAbone Ol