2.2 C
İstanbul
18 Ocak Cumartesi, 2025
spot_img

İnancın önündeki engel AKP! Korkunun ecele faydası yok! – Feyzullah Tunç

Bir iktidar düşünün kendi çıkarları uğruna herşeyi yapmayı kendine hak gören. Bir de iktidarın en üst yöneticisi olan kişi, 16 yıllık iktidarları boyunca, ülke de yaşanmamış katliam, yaşanmamış ölüm, hırsızlamadık bir tek ağaç, bir tek hayat, satılmadık tek bir karış ülke toprağı ve işletmesi bırakmadan hala utanmadan 24 haziran seçimleri için insanlardan yüzsüzce OY isteme cüretinde bulunabiliyorlar. Bu nasıl bir aymazlıktır böyle anlayabilene aşk olsun.

Tayyip Erdoğan’ın 16 yıllık iktidarının bilançosu kan, ölüm, gözyaşı üzerine kurulu olan bu düzenin değişmesi, değiştirilmesi gerekmektedir. Halklar 24 Haziran seçimleri ile kendilerine sunulan bu fırsatı değerlendirip, herşeyi yapabileceğine inanan bu zorbaya bir an önce gerekli cevabı vermesi gerekmektedir.

Tarihe GEZİ OLAYLARI  olarak geçen bir süreç yaşadık. Bu 2 aylık dönemde dönemin hükümet yanlısı kalemşörlerden tutunda, başta Tayyip Erdoğan ve hükümeti ülkede ki bu kötü gidişata dur demek isteyenleri ve ekolojik düzeni bozmak isteyenlere karşı apız birliği yaparak hepisini teröristlikle, hainlikle suçlamaktan çekinmediler. Baş örtülü bacıma saldırdılar, üzerine işediler gibi absürt açıklamalar, görüntüleri cumaya yayınlayacağız diye oyalama taktikleri ile devam ettirdiler. Bu yetmemiş olacak ki, Camiiye ayakkabı ile girdiler, orada bira içtiler diye ülke halkının manevi duygularını kendi çıkarları için kullanmaktan çekinmedir. O tarihten bu zaman ne saldırılan ve üzerine işenen baş örtülü bacı kaldı, ne de cami de içilen bira. Bunların görüntüleri ise hiç yayınlanmadı.

Bu efendiler her fırsatta dinden, imandan, kurandan bahsede dursunlar. İşlerine geldiği  zaman kuran-ın güncellenmesi gerektiğini, söylediler. Kendi vakıfların da çocuklara tecavüz edilirken, bakanları çıkıp bir kereden Bir şey olmaz, küçüğün rızası ile oldu falan diyecek kadar ahlaksızlaştılar. Güce yalakalık yapma adına, din alimi olduğunu iddia eden Cübbeli Ahmet denen şarlatan bu tecavüzleri haklı çıkarmak için bunun Kuran da da olduğunu hatta buna islam da BADEMLEME denildiğini savundu. Daha öncesinde, hükümete ve Tayyip Erdoğana karşı açıklamalar yapan bu zat bir geceyarısı kendine yapılan bir operasyon sonrası cezaevine girince bir anda orada hidayete erdi. Ve Tayyip Erdoğan’ın en ateşli savunucu oluverdi. İslamcı ve “ilerici” olduğunu iddia eden Hürriyet Gazetesi yazarlarından Ahmet Hakan ise bir gece ansızın yediği bir yumruk sayesinde anında tornistan ederek, hükümete ve Erdoğan’a şirin görünmek için koşturmaya başladı.

16 yıllık hükümetin en büyük icraatlarından biri de yapılan mitinglerde ELDE KURAN, DİLDE ALLAH eksik etmeden topluma yön vermeye çalışmaları oldu elbette. Her fırsatta kendine göre bir rakip olarak gördüğü CHP lideri Kılıçdaroğlu’na çatan muhterem zat, CHP liderinin etnik kimliğinden tutunda, aile yaşantısına kadar her şeye karıştı.

Kendisi gibi düşünmeyeni, onun istediği gibi davranmayı BİR GECE ANSIZIN aldırıp gözaltılarla, cezaevleri ile tanıştırdı. Öğrencilerin okuma hakkına, kaç çocuk yapılması gerektiğine, evde erkeklerle kadınların birlikte oturup oturamayacağına, sigara içip içemeyeceğinize kadar her şeyinize müdahale etmek isteyen diktatör, son dönemlerde Osmanlıyı tekrar diriltme sevdasına girmiş, ecdadının yaptıklarını yapmaya çalışıyor.

Bunu yaparken ülkenin bütün milliyetçi, şovenist kesimini yanına almış Avrupa bizi kıskanıyor diyerek bunlara KEK dağıtıyor. Yine güzel ülkemin, güzide insanlarından iki kelimeyi bir araya getiremeyen mafyöz bozuntusu SEDAT PEKER oluk oluk insanların kanını içmekten bahsede dursun, ülkenin siyasetine müdahil olmak isteyen muhalif kesim dinsiz, allahsız, ateist olarak ayrıştırılıyor ve insanların dini inanışları aşağılanıyor. Hemde kim tarafından şuan kendisine BAŞKOMUTAN diyen zat-ı alileri tarafından.

İlk dönemlerde YARATILANI, YARADANDAN ÖTÜRÜ SEVERİZ diyen diktatör daha sonrasında Zerdüşt, Alevi, Allahsız diye ötekileştirmeye çalıştığı Kürtlere, Ezidilere, Alevilere karşı şimdi “onlar bizim kardeşimiz, onlarda Müslümandır” diyecek kadar alçalabilmektedir bu omurgasızlar sürüsü.

Diyanet işleri başkanlığı diye bir kurum var bu ülke de fakat ne işe yarar kimse bilmez. DİB te çalışanların ve camii imamlarının işi dinin doğru anlatılması değil, hükümete oy çalışması yapan parti çalışanları gibiler. Tabii böyle olunca da devlet kesenin ağzını açmış yıllık ödenek olarak DİB’e 8 milyar tl ödenek veriyor. Ülkenin en önemli araştırma geliştirme kurumu olan TÜBİTAK’a ise 3 milyar tl ödenek veriliyor. Gerçi artık yapılan buluşlarında bunlar için bir anlamı yok, alzeimer hastalarına akıllı çip buluşuna karşı organik hoşaf suyunu yarıştıran bir kurumdan ve hayvanat bahçesi Müdürünü TÜBİTAK gibi bir kurumun başına getiren bir zihniyetten artık ekolojik düzene zarar vermeden insan hayatını kolaylaştıracak buluşlar beklemek abesle iştigal bir durum olur.

Sağlık konusuna girmek istemiyordum ama küçük bir not düşmeden edemeyeceğim, artık doktorlara, profesörlere de ihtiyaçımız yok sağlık konusunda DEVE SİDİĞİ her hastalığın çözümü, kuran okuyan yada okuduğunu düşündüğümüz ÜFÜRÜKÇÜLERİMİZ var. Olmadı mı kendilerine HACI – HOCA diyen ne dediğini anlamadığımız kişilere gideriz veririz çantalar dolusu parayı bir MÜSKA yazar, eltinleme sorunun var, kocanla soğukmusun, çocukların geleceğini garanti altına almakmı istiyorsun, yoksa evde rahatsız olduğun bir huzursuzlukmu baş gösterdi. Hepsine bir çözüm, hepsine yazılacak bir müska muhakkak bulunur. Artık çocuklarla kavga etmenin, derslerin nasıl diye sormanın bir gereği kalmadı. Yazdır müskanı çocuklarını da seni de evini de tüm müsibetlere karşı korusun.

Zaten AKP ye yakınlığı ile bilinen profesör aynı zamanda üniversite de rektör olan Bülent Arı denen şahsiyetsiz şahıs çıkıp TV lerde “halk okudukça beni afakanlar basıyor, bize okumamış CAHİL halk lazım” diye boşuna demiyor. Dönemin bakanı Taner Yıldız ise katıldığı bir TV programında açık açık insanların okuma oranı arttıkça AKP nin oy poranı düşüyor o nedenle okumamış insanlara ihtiyacımız var demekten utanmamış ve sıkılmamıştır.

Tüm bu olanlara ve anlatamadıklarımıza rağmen insanları kandırmayı, insanları yok etmeyi kendilerine görev edinen bu insanlar yeni bir seçim arifesinde hiçbir sıkıntı, hiçbir utanma duymadan meydanlara çıkıp ellerinde kuranla hala yalan söylemekte, hala iftira atmakta, hala yaptıkları hırsızlıkları, verdikleri ölüm emirlerini haklı çıkarmak için başkalarını suçlamaktan çekinmemektedirler.

Devletin tüm olanaklarını kendisinin zanneden ve istediği gibi kullanan kendini padişah zanneden bu zatın ön göremediği şey ise; her diktatörün birgün mutlaka yıkıldığı gibi onunda artık halka hesap verme gününün geldiği idi.

24 Haziran günü tüm halklar, tüm emekçiler, tüm yoksullar diktatörün 16 yıllık bu hırsızlık düzenine son verecekleri gün olduğudur. Eyyy Diktatör sen ne kadar çalarsan çal, ne kadar katledersen katlet seninde günün geldi. 25 Haziran sabahına bu halk artık seninle uyanmak istemiyor. #Tamam mı?

Eşit koşullarda yarışmak istemediğin HDP nin tutuklu Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş senin en büyük korkulu rüyan olmaya devam edecek. O kadar imkansız içinde bile, seni rahatsız etmesi, seni bu kadar zorlaması seçim tarihi yaklaştıkça senin içinde yaşadığın huzursuzluklarının artığını görmek için psikolog olmak gerekmiyor. Sen her ortamda, her konuşmandan zaten bunu dışarı vurmaya başlamıştır. Tutuklu Cumhurbaşkanı adayımız olan Selahattin Demirtaş’ın çalışmalarının engellenmesi ve sekteye uğraması için elinde ki gücü son noktasına kadar kullanmaktan çekinmediğini her fırsatta istemeden de olsa gösteriyorsun.

FAKAT KORKUNUN ECELE FAYDASI YOK!

Bu halk yaptıklarının hesabını senden soracak.

Feyzullah Tunç

Son Haberler

ÇOK OKUNANLAR

ÖZGÜR BİR DÜNYA İÇİN!

KALDIRAÇ DERGİSİ'NİN OCAK SAYISI ÇIKTIspot_img

ARTIK TELEGRAM'DAYIZ!

spot_img

DÜNYAYI İSTİYORUZ!

İŞÇİ GAZETESİ'NİN 218. SAYISI ÇIKTI!spot_img

Bizi takip edebilirsiniz

369BeğenenlerBeğen
851TakipçilerTakip Et
14,108TakipçilerTakip Et
1,950AboneAbone Ol