Yerli iştiraki Çalık Holding olan SSR Mining’e ait Erzincan İliç’te bulunan Anagold Madencilik’in altın madeninde meydana gelen işçi cinayeti ve doğa katliamına ilişkin davanın ilk celsesinin 2. günü Erzincan 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görülmeye devam etti.
İlk gün tutuklu sanık Iaın Ronald Guılle’nin sorgusu yapılmıştı. Guılle, görevini yaptığını, usule aykırı hareket etmediğini öne sürerek tahliyesini ve beraatini istemişti.
Bilirkişi talebi reddedildi
Duruşmanın ikinci günü katılan vekillerin usule ilişkin itirazlarıyla başladı. Duruşma sırasında bilirkişi hazır edilmesi ve bilirkişinin görüşleri ile devam edilmesi talebi reddedildi.
Ardından Antalya Hapishanesinden SEGBİS ile bağlanan Jeoteknik Birimi Yönetici Ali Rıza Kalender’in sorgusuna geçildi.
“İki radar cihazı olaydan sonra getirildi”
Kalender, bilirkişi raporlarına göre asli kusurlu olduğu için tutuklu olduğunu ancak asli kusurlu olup da tutuksuz yargılananların olduğunu ifade etti. Kalender, “Olay gününden 12 gün önce izinliydim. O gün yasal olarak olay yerine gitmeme hakkım vardı ama gittim. Yığın liçiyle ilgili görevim yoktu” dedi. Kazanın, proje tasarımından ve uygulama hatalarından kaynaklı olduğunu, bunun da alanında uzman bilirkişiler tarafından son hazırlanan raporlarla belirlendiğini aktaran Kalender, kendisinin suçsuz olduğunu öne sürdü. Tasarımlara dahiliyeti olmadığını savunan Kalender, “Jeoradar cihazı asıl heyelan alanına yönelik olmadığı için tespitte bulunamadı. Olması gereken iki radar cihazı olaydan sonra getirtildi. Olay yerine cihazlar zamanında alınamadı. Olaydan sonra bazı cihazlar getirtildi. Mevcutta olan jeoradar cihazı yeterli değildi. Olay günü uyarı yapmasam, o gün sahada bulunan en az 50 kişi hayatını kaybedecekti. Jeoradar cihazı 5 dakika geriden bilgileri vermektedir ve belli değerlerin altındaki değerli ölçmüyor. Bu yüzden olay anında anlık değer ölçümü yapılamadı. Jeoradar cihazları önceden alınsaydı, erken önlemler alınsaydı, bu kişiler hayatını kaybetmeyecekti. İki gün önce bu cihaz alınsaydı, cihazın lokasyonu iyi ayarlansaydı, Sabırlı Deresi’ndeki ölçüm değerleri tespit edilebilirdi. Yığın liçi için jeoradar ve cihaz alınmadıysa bunun sorumlusu ben değilim. Günah keçisi gösterilen benim. Anagold kendisini suçtan kurtarmaya çalışıyor” ifadelerini kullandı.
Kalender, yığın liçin ne mühendislik faaliyetinde, ne de projelendirilmesinde dahili olmadığını ileri sürerek, “Benim yığın liçi için kritik seviye belirleme yetkimde yoktur. Bunu ilgili firma yapıyordu. Burada yığın liçte denetim hatası var. Aslında Anagold uzman kişilerle denetim yaptırmalıydı. Bildiğim kadarıyla liçte çatlaklar 10-15 gün oluşmaya başlamış. Son bir haftalık verileri kontrol ettiğimizde aslında bizim kritik dediğimiz ölçüm değerlerinde hareketlenme olmamış. Olay günü hızlı bir hareketlenme olmuş. Okuduğum raporlara göre de bunun sebebi kontrolsüz sulamayla ilgili” dedi.
“Görevim olmayan liçle ilgili sorumluluk bana dayatıldı”
Tutuklu sanık Shaun Keady Swartz, ifadesini tercüman eşliğinde verdi. Hakkındaki suçlamaları reddeden Swartz, şirkette 2021 yılında işe başladığını ve liç alanında doğrudan ve dolaylı görev yapmadığını belirtti. Şahsına atfedilen bilirkişi raporlarında büyük bir hata yapıldığını iddia eden Swartz, “Görevler benim görevimmiş gibi kabul edilmiş. Bütün hatalar proje ekibine yönlendirilmiş. Geçmişim elektrik mühendisi olmasına rağmen Anagold’da herhangi bir mühendis olarak işe başlamadım. Şirkette çalıştığım birimin yığın liçle ilgisi yoktur. Çalışma süresinde pozisyon değişimi sonunda da mühendislik görevim olmadı. Özellikle vurgulamak isterim ki 1 Kasım 2022’den itibaren tek görev ve sorumluluğum sermaye harcamaları ve sürdürülebilir yatırım projeleri üzerine olmuştur. Bilirkişi raporları, organizasyon şemasını yanlış anladığını göstermektedir. Doğrudan ve dolaylı görevimin olmadığı yığın liçle ilgili bu durumda olmam adaletsiz oldu. Bilirkişi raporunda bu sorumluluğun bana dayatılması son derece haksız bir durum. Sorumluluğumun ve uzmanlığımın olmadığı tesiste heyelan senaryosu değerlendirmem mantıksızdır. Konteynerin yerinin belirlenmesinde dahilim yok, kimseye talimat vermedim. Konteynerlerin yerleştirilmesinde rolüm ya da sorumluluğum bulunmamaktadır” dedi.
“Asıl kusurlular tutuklu değil”
Ali Rıza Kandemir ise bilirkişi raporlarına göre asli kusurlu olduğu için tutuklu olduğunu ama asli kusurlu olup da tutuksuz yargılananların bulunduğunu hatırlatarak, “Neden ben tutukluyum da onlar tutuklu değil. Öncelikle tutukluluğumun kaldırılmasını talep ediyordum. Olay gününden 12 gün önce izinliydim. Benim o gün yasal olarak olay yerine gitmeme hakkım vardı ama gittim. Yığın liçiyle ilgili görevim yoktu. Anagold’da zincirin son halkası olduğum için kim beni suçlayabilir. Adaletinize sığınıyorum. Aleyhimde somut delil yok. Kazanın proje tasarımından ve uygulama hatalarından kaynaklı olduğu, son hazırlanan alanında uzman bilirkişiler tarafından bellidir. Yığın liçin tasarımlarında hiçbir alakam olmayan benim suçsuz olmam gerekiyor” ifadelerini kullandı.
“Alanım olmadığı için tatbikata bile katılmadım”
Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) harici belgelerde imzasının olmadığı gibi yetkisinin de bulunmadığını vurgulayan Kandemir, şunları söyledi: “2023 yaz ayında tatbikat yapıldı. Yığın liç görev alanım olmadığı için bu tatbikata bile katılmadım. Nasıl olur da görev tanımında olmayan, karar verme yetkimin olmadığı bir pozisyondan sorumlu oluyorum. Yığın liç görev ve sorumluluğumda değildir. Görevim jeoradar cihazıyla ilgili sahadan aldığım değerleri ilgililere göndermektir. Olay günü cihaz sinyal vermeseydi daha büyük facia yaşanacaktı. Olay günü yaklaşık 1,5 saat öncesinde radar cihazından aldığım kritik seviyesi üstündeki değerleri yetkililere sözlü ve yazılı olarak bildirdim. Gerekli önlemler alınsaydı bir şey olmazdı. Olay günü sahada gezerken çatlakların büyüdüğünü gördüğümde bazılarını uyardım. Jeoradar cihazı asıl heyelan alanına yönelik olmadığı için tespitte bulunamadı. Olması gereken iki radar cihazı olaydan sonra getirtildi. Olay yerine önceden cihazlar zamanında alınamadı. Olaydan sonra bazı cihazlar getirtildi. Mevcutta olan jeoradar cihazı yeterli değildi. Olay günü uyarı yapmasam sahada en az 50 kişi hayatını kaybedecekti. Tüm uyarılarım dikkate alınmasına rağmen suçlanıyorum. Tekrar ediyorum yığın liçiyle ilgili yasal sorumluluğum yoktur. Bu insanlar benim hatalarım yüzünden hayatını kaybetmedi. Jeoradar cihazları ve erken önlemler alınsaydı bu kişilerin hayatını kaybetmeyecekti. İki gün önce bu cihaz alınsaydı, cihazın lokasyonu iyi ayarlansaydı Sabırlı Deresi’ndeki değerler tespit edilebilirdi. Bu önlemler alınmadıysa bunun sorumlusu ben değilim. Ama günah keçisi gösterilen benim.”
“Sonrası aşamalar uzmanlık gerektiriyor”
Dördüncü sanık olarak şirketinin iş sağlığı güvenliği müdürü Selçuk Çiftlik’in ifadesini SEGBİS aracılığı ile aldı. Yaklaşık 10 yıldır şirkette farklı pozisyonlarında görev aldığını, yaşanılan olayda İş Sağlığı Güveliği (İSG) Müdürü olduğunu ifade eden Çiftlik, “Yaşanılan olayda İSG Müdürü olduğum birimle ilgili tüm gereklilikler eksiksiz tamamlanmıştır. Yığın liç ile ilgili tamamen uzmanlık gerektiren birimde İSG’nin görevi yoktur. İSG ekibi risk değerlendirilmesinde, iş sağlığının gerekliliği konusunda katkı sağlamış, liçle ilgili uzmanlık gerektiren konuda katkı sunmamıştır. Toprak kaymasının yaşandığı liç yapısı gerekliliği ciddi mühendislik gerektiren ve sonrasındaki aşamalarda uzmanlık gerektiren bir yapıdır” ifadelerini kullandı.
Olay günü Tetikleyici Eylem Planı (TARP) dokümanı gereği ekipler tarafından görevin yerine getirilerek, yaklaşık 40 kişinin alandan uzaklaştırıldığını sözlerine ekleyen Çiftçi şunları söyledi: “Yetkili jeoteknik ekibi tarafından TARP dokümanı uyarınca kırmızı alarm ilan edilmemesi, çatlakların çimento ile kapatılması kararı verilmesi ve olaydan sadece bir saat önce çalışmaların durdurulması talimatı verilmesi sebebiyle olayın boyutu öngörülememiş olabilir. Ayrıca TARP dokümanında güvenlik birimine verilen sorumluluğun bilirkişi tarafından yanlış yorumlanarak İSG departmanına atfedildiğini düşünmekteyim. Burada üst amire bilgi vermekten sorumlu departman, güvenlik departman müdürüdür. Teknik çalışma ürünü olan TARP dokümanlarının oluşturulmasında, İSG ekibinin bir katılımı ve tasarrufu bulunmamakta olup, söz konusu doküman konusunda uzman operasyon ekipleri tarafından hazırlanmaktadır. Dolayısıyla benim ve İSG biriminin bu derece ileri düzey mühendislik bilgisi gerektiren her bir operasyonun teknik değerlendirmesini yapması beklenemez. İSG biriminin temel görevi genel iş sağlığı ve güvenliği prensipleri doğrultusunda kanunun belirlediği şekliyle rehberlik ve danışmanlık sağlamak, İSG biriminin operasyonel mühendislik analizleri konusunda alanında yetkin ekiplerin çalışmasına doğrudan müdahil olması söz konusu değil.”
“Anagold zamanında aksiyon alsaydı böyle olmazdı”
Duruşmada son tutuklu sanık olarak SEGBİS aracılığı ile INR firmasının proje koordinatörü sanık Ömer Ardıç dinlendi. Ardıç, yaklaşık 30 yıllık inşaat mühendisi olduğunu, yurt içi ve yurt dışında eğitimlere katılarak bilgi ve birikim sahibi olduğunu ifade ederek, “Bilirkişi raporu bilimsellikten ve hukuktan uzak. 276 sayfalık raporda INR firması bir yerde geçiyor. Sonuç kısmına baktığımızda bizi kusurlu bulmuş. Proje koordinatörlüğü unvanımdan dolayı bütün projeleri ben yapıyormuşum, denetlenmesi ve onaylanmasını ben yapıyormuşum gibi beni asli kusurlu buldular. Kazadan dolayı ölümler ile tasarım arasında bir illiyet bağı yoktur. Buraların statik hesaplarını yapmak ve denetlemek sorumluluk alanımızda yoktur. Deprem gibi aniden olmamış, ‘ben geliyorum’ demiştir. Çatlaklar alarm seviyesini geçmiş. Bu durum fark edilip 9 kişi kurtarılabilirdi. İhmal olduğu için 9 kişi ölmüştür. Saat farkı olduğu deniliyor ama bizim şirketimizi kimse aramadı. 43 gün önce çatlak fark edilmiş, bırakın ölümü, kazanın bile önüne geçilecek bir zaman vardı. Anagold zamanında aksiyon almış olsaydı böyle olmazdı” dedi.
Mahkeme heyeti, 5 tutuklunun ifadesini gece yarısına doğru tamamladı. Duruşma, bugün devam edecek.