İliç faciası davası duruşmasında avukatlar, sorumluların ‘bilinçli taksirle ölüme sebebiyet verme’ suçundan yargılanması gerektiğini belirterek “Anagold aklanırsa yeni facialar yaşanır” diye uyardı.
İliç’te SSR Mining ve Çalık Holding ortaklığındaki Anagold altın madeninde gerçekleşen katliamın ilk duruşmasına 4. günde de devam edildi. 9 işçinin toprak altında kalarak yaşamını yitirdiği ve büyük bir çevre felaketine neden olan heyelana ilişkin 5’i tutuklu 43 sanık, “Taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olmak” ve “Çevreyi taksirle kirletmek” suçlarından Erzincan 1. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanıyor.
“Tedbirler göstermelikti”
Duruşmanın 4. gününde söz alan müşteki avukatı Mustafa Baydar, hızlı bir bilirkişi raporu ile adeta Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkililerinin tamamının aklandığını söyledi. “Hiç kimse suçlu değil, işi kadere bağlayıp kapatabilir miyiz?” diye soran Baydar, koca bir dağın yığıldığını hatırlatarak “Sanık savunmalarında da gördük borularla ve solisyonlarla dışarı yığılanı atıyorlar. Anagold firması bir yerlerden bir şey alıyor, belli bir denetim sağlanmış, tedbirler alınmış ancak bunlar göstermelik” dedi. Tarihsel bir dava görüldüğünün altını çizen Baydar “Bugün burada hesap sorulmazsa yarın başka facialar yaşanacak” uyarısını yaparak sanıkların ‘taksirle öldürmeden’ değil ‘bilinçli taksirle öldürmeden’ ceza almasını istediklerini söyledi.
“Facia tarihi hariç biliniyordu”
Avukat Serdar Doğan ise İliç faciasına ilişkin soruşturma ve kovuşturmanın yüzeysel kaldığına vurgu yaparak “Yargılanması gereken tüm sanıklar sanık sandalyesinde yok. Basit bir iş kazası üzerinden bir yargılama yapılmaktadır. Tarih hariç, olacak bir facia şirket tarafından her şeyiyle biliniyor. Burada gerçek sorumluların ortaya koyulması gerekir. Şirketin sürekli işçi aldığını ve alırken de ‘Herhangi bir kusurumuz yok, iş verdiğimiz firmalar işimizi yapmadı’ gibi zekamızla alay eder bir tavır içindeler” tepkisini gösterdi. Kazadan 1 buçuk ay önce bir rapor verildiğini, raporun dosyada da olduğunu ancak yabancı dilde olduğu için bilirkişilerin dikkatini çekmediğini aktaran Doğan “Raporda eksik talimat verildiği ve iletişim halinde olunması gereken yerle verilerin paylaşılmadığı söyleniyor. Liçe su basılması (siyanür içeren tehlikeli bir madde), biriken cevher için önlen alınmaması hepsi gözler önünde. Bu bir cinayet mi, taksir mi buna bakmak lazım. Şimdi buradan şirketi aklayalım, seneye yine bu salonda buluşalım başka bir facia ile. Sanıklar taksirle yargılanmayı bekliyor bir de başka sorumlular arıyorlar” dedi.
“Daha fazla altın için öldüler”
Yaşananın bir cinayet olduğunu belirten ve üretim politikasını eleştiren Doğan, nitelikli personellerin işten ayrılmaya zorlandığını söyleyerek “Çünkü bu personeller işi niteliğine, tekniğine uygun yaptıkları için üretim artmıyordu. Yüksek ücretler bahane edildi, işten ayrılmaya zorladılar, onların yerine stajyer diyeceğimiz, daha az maaş alan ama en önemlisi laf dinleyen çalışanlar aldılar. Üretimi artırma ve giderleri kısma politikasının bir diğer örneği de radar makinesi. Üretim baskısı had safhada. Haftada bir altın alınırken haftada üçe çıkarılıyor bu. Bu dava iş kazası basit bir iş cinayeti değildir. Bilinçli taksir hatta toplu cinayetten bahsetmeliyiz, bu hususlar mahkemece de dikkate alınladır” dedi.
“Hedef tutturmak için okside yüklendiler”
Madende can veren Ramazan Çimen’in kardeşi Yakup Çimen, gelen tazminat taleplerini kabul etmediklerini, kamu davasından önemli bir kararın çıkacağını düşündüklerini söyledi. Facia sonrası muhatap bulamadıklarını krizi kendilerinin yönetmek zorunda kaldıklarını anlatan Çimen “Şirket hedef tutturabilmek, açığı kapatmak için okside yüklendi. Adeta altını topraktan son damlasına kadar almak istediler… Bir yılda 75 tane beyaz yaka işten ayrılmak zorunda kaldı. Kalan mühendislerin de karar verme yetkisi yoktu” dedi.
Üretim hırsından, baskısından bahseden Çimen, kaçan kimi sanıkların ya da mahkeme salonunda olan sanıkların dışında başka sorumluların da sanık sandalyesinde yargılanması gerektiğine vurgu yaparak “Bu suçluları getirip yargının önüne çıkaracaksınız ki vicdanımız rahat olsun. Delil karartmaların olduğunu düşünüyorum, mailler silindi mi, kimi maillere erişilemedi, neden erişilemedi bütün bunlar aydınlığa çıksın” çağrısını yaptı. Gerçek açığa çıkana kadar mücadele etmeye devam edeceğini ekledi.
Kendisiyle ilgili olarak ‘Hem çalıştı hem de Anagold’dan şikayetçi’ diye konuşulduğunu belirten Çimen “Benim koyunumu ver, toprağımı ver, geçmiş yaşamımı ver o zaman. Orası artık kanlı toprak, o toprağın sahibi benim, orada abimin kanı var, babamın ailemin mezarı var. Gelecek nesiller için de buradan adil bir karar çıkması çok önemli” ifadelerini kullanarak bunun başka maden patronlarına da ders olacağını söyledi.