Rize’nin İkizdere ilçesinde bulunan İşkencedere Vadisi’ne yapılmak istenen taş ocağına karşı, bölge halkının doğa nöbeti 100’üncü gününde. Kadınlar öncülüğünde gerçekleştirilen eylemde zafere kadar direnişe devam edileceği vurgulandı
Rize’nin İkizdere ilçesinde bulunan İşkencedere Vadisi’ne yapılmak istenen taş ocağına karşı, bölge halkının doğa nöbeti 100’üncü gününe girdi. 21 Nisan tarihinde iş makinelerinin bölgeye girmesiyle birlikte fiili mücadeleye başlayan köylüler, o tarihten itibaren zaman zaman asker, bürokrat ve bakanlarla karşı karşıya kalsa da direnişten vazgeçmedi. Bu süre boyunca askerler tarafından yolları kesilen, gözaltına alınan köylüler, tüm engellemelere rağmen Gürdere köyünün girişinde kurdukları çadırda nöbetlerini sürdürüyor.
Direnişin 100’üncü gününde Gürdere Köyü girişinde kurulan direniş çadırında bir araya gelen yüzlerce köylü ve ekolojist, burada yapılan açıklamaların ardından taş ocağının yapıldığı bölgeye doğru yürüyüşe geçti. Direnişçilere çok sayıda ekoloji örgütü ve sivil toplum örgütü temsilci üyeleri ile Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Mehmet Bekaroğlu ile Fındıklı Belediye Başkanı Ercüment Çervatoğlu da katılarak destek verdi.
‘Vicdanı olanın buna dur demesi gerekiyor’
Köylüler adına konuşan Osman Baş, her türlü hukuksal ve haklı talepler ile mücadeleye başladıklarını ifade ederek, bu mücadeleyi sürdüren her kesin zafer elde edene kadar elinden geleni ardına koymayacağına yemin ettiğini dile getirdi. Baş, direnişin 100’üncü gününde dimdik ayakta olduklarını vurgulayarak, “Dosta düşmana kararlılığımızı gösteriyoruz. İstediğimiz gayet basittir. Suyumuza, toprağımıza, ekosistemimize sahip çıkıyoruz. Başka bir şey istemiyoruz. Buradaki taş ocağı göstermiştir ki daha yol açımında insanların toprağı, suyu kirlenmiştir, havası kirlenmiştir. İnsanların psikolojisi bozulmuştur. Demek ki burada yanlış giden bir şeyler var. Buna dur demeliyiz. Vicdanı olanın buna dur demesi gerekiyor. Biz buradayız. Atalarımızın dedelerimizin toprağı. Sonuna kadar sahip çıkacağız. Biz haklıyız ve kazanan biz olacağız” diye konuştu.
Dozerin hızlı yargı yavaş
Köylülerin avukatlarından Yakup Memişoğlu, 100 gündür yaşananların ortada olduğunu belirterek, kadınların ormanlardan, dikenliklerden girerek çalışmaları durdurmaya, yaşam alanlarının yok edilmesini engellemeye çalıştığını söyledi. Köylülerin direnişlerine rağmen süreci engelleyemediklerini belirten Memişoğlu, “Maalesef önümüzde tanımlayamadığımız güçler var. Bu tanıyamadığımız güçler sürekli karşımızdalar. Vatandaşın değil ama üstünlerin hukukunu korumakla uğraşıyorlar. Bizim aradığımız şey hukukun üstünlüğü, üstünlerin hukuku değil. Orada bir mahkeme var, burada bir çalışma var. Bu çalışmalar bütün dünyanın gözü önünde yapılıyor ama halen bilirkişi incelemesi yapılacak, halen yürütmeyi durdurma kararı verilecek. Bu çalışma bittikten sonra bu yürütmeyi durdurma kararını biz ne yapalım. Ne işimize yarar. Dozerin hızlı, yargının yavaş olduğu bir sistemden bahsediyoruz. Bu sistemin mutlaka değişmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.
‘Burada küçük bir alev var ya kimsenin şüphesi olmasın daha da büyüyecektir’
CHP Milletvekili Mehmet Bekaroğlu, Karadeniz bölgesinde artan su taşkınları ve selleri hatırlatarak, “Yüzyıllardan beri Karadeniz dağlarından su geliyor ve denize karışıyor. Ama bugünlerde insan müdahaleleriyle ama özellikle de bu Karadeniz sahil yolu nedeniyle su denize gidemedi, geri döndü ve bütün Arhavi’yi su bastı. Eğer o sel olayı gece olsaydı çok sayıda kayıp verecektik, Allaha şükür gündüz oldu. Yaşamlarımızı daha kolaylaştıracağız diye tabiata müdahale ediyoruz ve tabiat daha sonra seller, heyelanlar şeklinde cevap veriyor. Bunların tamamı insan eliyle oluyor. İnsan hırsı adına kapitalizm denilen toplumsal ve siyasal bir sisteme dönüştü. Kardan başka bir şey düşünmüyor. Burada ne yapıyorsunuz diye sorduk. ‘taş alacağız dediler.” Niye diye sorduk :’İyidere’de lojistik merkez yapıyoruz, liman yapıyoruz, onun için taş alıyoruz. Onun için sesinizi çıkarmayın. Bu limanda 8 bin kişi çalışacak’ dediler. Yalana bakın. Türkiye’nin en büyük limanlarında 4 bin – 4 bin 500 civarı kişi çalışıyor. İnsanları ezdiler, kimine rüşvet teklif ettiler, kimine oğlunu, kızını atarız dediler, birçok yerde yalan söylediler. Eze eze elimizden aldılar. En büyük bizim iktidarımız dediler ama öyle değil. Burada küçük bir alev var ya kimsenin şüphesi olmasın daha da büyüyecektir” diye belirtti.
Kayınvalidenin direniş vasiyeti
Direnişe destek için gelen Validebağ gönüllülerinden Aslı Kahraman Eren, 30 yıllık İkizdere gelini olduğunu söyleyerek, “Kayınvalidem 10 yıl önce bana ‘kızım ben ölürsem buraya sahip çık’ dedi. Burada yaşanan bu olaydan sonra burada olmanın ne kadar önemli olduğunu, atalarımızın, ceddimizin bu topraklar adına verdiği mücadelenin ne kadar önemli olduğunu gördük. Sizlerle omuz omuza nöbet tutmaya çalıştım. Doğa kardeşliğinde buluşuyoruz. Birleşe birleşe kazanacağız diyoruz. Ormanlarımız yakılıyor, talan ediliyor. Bizler gelecek nesillere bırakacağımız bir doğa için mücadele ediyoruz. Direniş varsa umut da vardır diyorum” dedi.
Daha sonra konuşan fındıklı Belediye Başkanı Ercüment Çervatoğlu, doğa direnişin önemine dikkat çekerek, doğa talanına karşı çıkan köylüleri mücadeleleri için kutladı. Çervatoğlu, direnişin başından bu yana olduğu gibi bundan sonra da mücadeleye destek olmaya devam edeceklerini söyledi.
Taş ocağına yürüyüş
Konuşmaların ardından kitle “Birleşe Birleşe kazanacağız”, “Dereler özgürdür özgür akacak” sloganları eşliğinde taş ocağına doğru yürüyüşe geçti. Kitlenin önü taş ocağının bulunduğu alanda askerler ve bariyerler ile kapatıldı. Askerlere tepki gösteren yurttaşlar sloganlar atarken, bir grup kadının bariyerlere dayanarak şarkı söylemesi duygulu anlar yaşattı. Kitle sloganlar eşliğinde dönerken yolun kenarında konuşlanan askerlere tepki göstererek, “Cengiz’in değil halkın jandarması” sloganları ile tepki gösterdi.
Kitle daha sonra direniş çadırlarına geçerek, nöbete devam etti.