İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi Hapishane Komisyonu, Ege Bölgesi hapishanelerinde 2022’nin ilk 6 ayında 572 hak ihlalini kaydetti. Hazırlanan raporda tecritin arttığı, hasta tutsakların tedavilerinin engellendiği, tutsakların ifade ve itirafçılığa zorlandığı, sağlıklı yaşama koşullarının olmadığı yer aldı.
İHD İzmir Şubesi Hapishane Komisyonu, ilgili kurum ve derneklerle yapılan görüşmeler, mahpusların aileleri ve avukatları tarafından yapılan başvurular, hapishanelere yapılan avukat ziyaretleri ve mahpuslar tarafından yapılan başvurularla sorunların aktarılması ve basın taramaları sonucunda Ege Bölgesi Hapishanelerinde yaşanan hak ihlalleri raporunu açıkladı.
Basın metnini İHD Şubesi Hapishane Komisyonu Sözcüsü Ahmet Çiçek okudu. Hapishanelerde baskıcı ve insanlık onuru ile bağdaşmayan yöntemlerin benimsendiğinin altını çizen Çiçek, bölge hapishanelerinde 572 hak ihlali görüldüğünü kaydetti. Bu ihlallerin en çok sağlığa erişim engeli, tecrit uygulaması, infaz yakma/denetimli serbestlik hakkının kullandırılmaması, sosyal faaliyet/ sohbet / spor hakkının engellenmesi, sağlıksız ve yetersiz beslenme, kitap/mektup/ gazete engeli, iletişim engeli… gibi hak ihlalleri olduğu belirtildi.
Tutsakların birbirleri ile sohbetinin ve birlikte spora çıkmalarının yasaklanması, aile ile görüşme sürelerinin kısıtlanması gibi pandemi nedeniyle getirilen uygulamaların hala devam etmekte olduğu belirtildi. Çiçek, koğuşlarda kapasitenin üstünde mahpus bulunduğunu, yemeklerin yetersiz verildiğini, mahpusların hijyenik olmayan koşullarda yaşadığını ve kimi zaman yerde yatmak zorunda kaldıklarını, hasta mahpus sayısının arttığını ifade etti.
“Kürtçe mektuplar verilmiyor”
Kürtçe yazılan mektupların “anlaşılmayan dil denilerek” verilmediğini ve gönderilmediğinin haberleşme özgürlüğü ihlali olduğunun altını çizen Çiçek, “Türkçe yazılı mektupların ise mahpusların eline geç ulaşması söz konusudur. Haberleşme özgürlüğünün içinde zamanında bilgi ve habere erişim hakkı da dahildir. İdare mektupları zamanında teslim etmek ile yükümlüdür. Belirsiz ve tanımsız bir süre ile sınırsız hak ve yetkiye sahip değildir. Ayrıca mahpusların yazdığı kitaplar kendilerine verilmemektedir. Yine Kürtçe yazılan kitaplar alınıp yok edilmektedir. Mahpusların beyanlarına göre gazete, kitap gibi yayınlardan faydalanmaları engellenmektedir. Ceza İnfaz Kurumunda bulunan tutuklu ve hükümlülerin yayınlardan yararlanmasına ilişkin esaslar 5275 sayılı Kanun’un ilgili hükümleri de gözetilerek Anayasa Mahkemesi tarafından belirlenmiştir. Bu sebeple mahpuslara yasaklanmamış, birçok yayınevi, bayii ve kitapçıda satılan, resmi abonelik yaptırılan gazete ve basılı yayınların verilmemesi ifade ve haber alma özgürlüğünün ihlalidir.” dedi.
“Disiplin cezalarında artış gözlenmiştir”
6 ayda disiplin cezalarında artış yaşandığını vurgulayan Çiçek, “Hücre cezalarının sayısının artması, hapishane idaresi bilgisi dahilinde olan veya olmayan mahpuslara yönelik gardiyanlar tarafından gerçekleştirilen ağır darp, kötü muamele ve işkence olaylarının kimi doktor raporlarında yer alıyor. Kiminde ise hapishane doktorunun bu durumlarda rapor vermediği şeklinde gerçekleştirilen mahpus beyanları üzerine yetkililere Birleşmiş Milletler Mahpusların İşkenceye Karşı Korunmasında Sağlık Personeli Tıbbi Etik İlkeleri’nin 4. Ve 5. Maddelerini hatırlatmak isteriz. Yine hapishane idaresinin keyfi tutum ve davranışlarını önlemek mahpusların koşullu salıverilme haklarından yararlandırılmamasının önüne geçmek yerine aksine bu duruma yasal zemin hazırlamıştır. Bunun sonucu olarak birçok mahpusun infazı yakılmış/ geciktirilmiştir” ifadelerini kullandı.
Hasta mahpusların tedavileri engelleniyor
Özellikle hasta mahpusların tedavilerinde sıkıntılar yaşandığını belirten Çiçek, “Rutin, belli zaman aralıkları ile kontrole götürülmeleri gereken hastalar götürülmemekte, değişik gerekçeler ileri sürülmektedir. Hastaneye gidiş gelişlerde çıplak arama, ağız içi araması gibi uygulamalar yapılmaktadır. Zaten hasta olan kişilerin sağlıksız bir yapısı olan ring araçları ile götürülmeleri enfeksiyon hastalıklarına yakalanmalarına da neden olmaktadır. Engelli, yaşlı ve ağır hasta mahpusların tekli hücrelerde tutulması neyi anlatmaktadır? Adli Tıp Kurumunun verdiği kararların yanlılığı ve bilimsellikten uzak yorumları ile güvenirliği yok edilmiştir. Bizler Tam teşekküllü diğer hastanelerin verdiği raporların da kabul edilmesini istiyoruz. Hapishanelere bağımsız sağlık kurumlarının girmesine ve inceleme yapmasına izin verilmelidir. Hapishanelerin denetiminde başta bağımsız meslek kuruluşları ve insan hakları örgütleri olmak üzere ilgili kuruluşların yer alacakları şekilde yasal düzenlemeler yapılarak, incelemeye açılması sağlanmalıdır.” diyerek hasta mahpuslara dikkat çekti.
Bölge hapishanelerinde 8 tutsak ölümünün yaşandığını belirten Çiçek, “Odaların basılması, eşyaların dağıtılması, eşyalara el koyma işkence, kötü muamele, darp, tehdit, hakaret, ayakta sayım uygulamaları görülmektedir. 2 adli mahpus hasımlarının yanına konarak can güvenliği korkusu yaşatılmaktadır. Bazı mahpuslar polis/ MİT’le görüşmeye zorlanmakta itirafçılığa zorlanmaktadır.” şeklinde sözlerine devam etti.
“Koşulların düzeltilmesini ve hak ihlallerinin ortadan kaldırılmasını istiyoruz”
Her ne konumda ve durumda olurlarsa olsunlar insanların insan onuruna yakışır bir şekilde yaşam haklarını savunacaklarının altını çizen Çiçek, “Tüm bu hak ihlalleri göz önüne alındığında mahpusu insan saymayan zihniyet gerek yasal düzenlemeler, gerek uygulamadaki keyfiyet, etik olmayan yaklaşımlar ve bürokratik engeller mahpuslar için insani olmayan bir tablonun ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Yetkililerden hapishanelerdeki mahpusların da insan onuruna yakışır bir şekilde yaşama hakları olduğunu hatırlatır; bu kadar hak ihlalinin olduğu bir ortamda insanca yaşamanın mümkün olamayacağından dolayı hapishanelerin koşullarının hemen düzeltilmesini ve hak ihlallerinin ortadan kaldırılmasını istiyoruz.” dedi.