14.3 C
İstanbul
22 Kasım Cuma, 2024
spot_img

İHD: İktidar “doğal afet” diyerek sorumluluğunu örtmeye çalıştı

İnsan Hakları Derneği(İHD) İstanbul Şubesi, 6 Şubat depremlerinin birinci yıldönümünde basın toplantısı düzenledi. Yapılan açıklamada depremin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen sorunların devam ettiğine dikkat çekildi, acilen yapılması gerekenler sıralandı.

Maraş’ta 6 Şubat 2023’de peş peşe meydana gelen ve 10 kentte büyük bir yıkıma neden olan 7,7 ile 7,6 büyüklüğündeki depremlerin üzerinden bir yıl geçti. Depremde resmi olarak 50 bin 783 yurttaşın yaşamını yitirdi, 107 bin 204 yurttaşın ise yaralandı. Depremin yıldönümünde İHD İstanbul Şubesi’nin yaptığı açıklamayı İHD İstanbul Şube Sekreteri Oya Ersoy okudu. Açıklamada, Kuzey Anadolu, Doğu Anadolu ve Batı Anadolu fay hatları sebebiyle ülkenin büyük bölümü deprem riski taşırken hem yerel hem de merkezi düzeyde bugüne kadar deprem konusunda gerekli hazırlıkların yapılmadığının 6 Şubat depremleriyle bir kez daha ortaya çıktığı söylendi.

“İmar aflarıyla depremin yıkıcı etkisi daha da arttırıldı”

Bilim insanlarının, uzmanların, meslek odalarının uyardığını dile getiren Ersoy, depremin göz göre göre felakete dönüştürüldüğü anlattı. Ersoy, uyarılara kulağını kapatan iktidarın ‘yüzyılın felaketi’, ‘doğal afet’ diyerek sorumluluğunu örtmeye çalıştığını ifade etti. Ersoy, şehirleri deprem dirençli hale getirmek yerine 21 yılda 7 kez çıkarılan imar aflarıyla depremin yıkıcı etkisi daha da artırıldığına dikkat çekti. Ersoy, 6 Şubat depremlerinden etkilenen 10 ilde 294 bin kaçak yapının imar affı ile affedildiği ortaya çıktığını dile getirdi.

 “1 yıllık binaların çöktüğüne tanıklık ettik”

İzmir depremi sonrasında kurulan Meclis Araştırma Komisyonu’na; Adıyaman için yüzde  94,95, Hatay için yüzde 85,32, Kahramanmaraş için yüzde 93,09 oranında riskli yapıların yıkılarak depreme karşı önlem alındığını iddia edildiğini söyleyen Ersoy, “Ancak 6 Şubat depremlerinde biz, dayanıksız yapı stokunun dönüştürülmediği gibi, yeni yapılan 1 yıllık binaların bile çöktüğüne tanıklık ettik. Yine en yetkili bakanlık olan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği bakanlığı aynı komisyona; Malatya ilçeleri için, afete maruz kalacak ve risk oluşturtabilecek bir yerleşim yeri bulunmadığını, kentsel dönüşüme gerek olmadığı ya da kentsel dönüşüme alınacağı söylenen alanlar için önceliklendirme işlemi yapılmadığı bilgisini veriyordu. Oysa, 6 Şubat depreminde Malatya’da ne oldu? 4000 bina yıkıldı, 24 bin bina ağır hasarlı hale geldi” dedi.

“Yıkımın değerlendirilmesi yapılmadan inşaatlara başlandı”

Ersoy, afet sonrasında kamu binalarının, havalimanlarının zarar görmesi depremin yarattığı yıkımın artmasına yol açtığını söyledi. 6 Şubat depremlerinin ardından orman, mera ve tarım alanlarının konut yapımı için talan edilmesine ilişkin 126 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi çıkarıldığını söyleyen Ersoy, “Bölgede yaşanan yıkımın bilimsel değerlendirilmesi yapılmadan, halen artçılar sürerken, imar planı olmadan, vaziyet planları ile inşaatlara başlanılmasının önü açıldı” diye konuştu. Ersoy, afet öncesine dair önlemler alınmadığı gibi afet sonrasına dair de ülkede bir planlamanın olmadığını söyledi.

“Çocuklar yanarak can veriyor”

Ayrıca deprem bölgesinde kadınları şiddetten uzak tutacak önlemler alınmadığı gibi, şiddete uğrayan kadınların başvuracağı mekanizmalar etkili hale getirilmediğini söyleyen Ersoy, “Örneğin Hatay’da Aile Mahkemesi aktif olmadığı için 6284 sayılı yasa kapsamında alınan kararlar onaylatılamadı” dedi. Deprem bölgesinde yaşayan insanların sorunları devam ettiğine dikkat çeken Ersoy şunları söyledi: “Barınma sorunu devam ediyor. Eğitim, sağlık hizmetlerine erişim kısıtlı. Çocuklar yanarak can veriyor.”

Acilen yapılması gerekenleri Ersoy şöyle sıraladı:

  • Yaşam hakkını önceleyen, insan, doğa ve tüm canlıları odağına alan bir kent planı için yerel yönetimler ve başta emek meslek örgütleri olmak üzere demokratik kitle örgütleriyle birlikte kent koordinasyonları kurulmalıdır.
  • Halkın güvenli konutlarda oturma ve temiz bir çevrede insanca yaşama hakkı vardır. Halkın kendi yaşam alanları ile ilgili söz ve karar hakkına sahip olduğu mekanizmalar yaratılmalıdır.
  • Kamu binalarının depreme karşı güvenli oluşu tartışılmaz bir gerçek olmalı, başta hastaneler, okullar deprem sonrası işlevini yerine getirebilmelidir.
  • Kentlerde altyapı, toplu ulaşım, yangından korunma gibi sistemler, deprem riski öngörüsüyle inşa edilmelidir.
  • Deprem sonrası kullanılmak üzere yeterli, insanların asgari düzeyde yaşamlarını devam ettirecekleri toplanma alanları belirlenmelidir.
  • Eğitim, sağlık, barınma, beslenme ve ulaşım gibi en temel hizmetlerin eşit, nitelikli güvenli ve ulaşılabilir olmaları her koşulda güvence altına alınmalıdır.
  • Afet bilinci ve kültürünün gelişmesi için ilköğretimden itibaren coğrafya ve jeoloji dersleri müfredata alınmalı; afet öncesi, afet anı ve sonrası için eğitimler verilmeli, afet esnası ve sonrasında yapılacaklara dair eğitimler ilkokul seviyesinden başlatılmalıdır.
  • Afet yönetiminde toplumsal cinsiyet eşitliği temel alınmalıdır. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin hayata geçirilmesi kamu politikası olarak kabul edilmeli ve afet yönetiminin tüm süreçleri bu politika üzerinden yapılandırılmalıdır.
  • AFAD ve Kızılay yeniden yapılandırılmalı, iktidardan bağımsızlaştırılmalıdır. İllerde AFAD danışma kurulları oluşturulmalı, ilgili demokratik kitle örgütleri ve yerel yönetimler bu kurullarda yer almalıdır.
KaynakEvrensel

Son Haberler

ÇOK OKUNANLAR

ÖZGÜR BİR DÜNYA İÇİN!

KALDIRAÇ DERGİSİ'NİN KASIM SAYISI ÇIKTIspot_img

ARTIK TELEGRAM'DAYIZ!

spot_img

DÜNYAYI İSTİYORUZ!

İŞÇİ GAZETESİ'NİN 218. SAYISI ÇIKTI!spot_img

Bizi takip edebilirsiniz

369BeğenenlerBeğen
851TakipçilerTakip Et
14,108TakipçilerTakip Et
1,920AboneAbone Ol